RUMELİ ve BALKAN KÖKENLİ TANINMIŞ MÜBADİL, MUHACİR VE GÖÇMENLER 1912 Balkan Harbinden Günümüze kadar, Milli Mücadelemizin kazanılmasına, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna, Devrimlere ve Modern Türkiye’nin yücelmesine hizmet eden tüm Rumeli ve Balkan kökenli Mübadil, Muhacir ve Göçmenlerimize selam ve saygı olsun. Hatıraları ve hizmetleri unutulmasın. O’nlar Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşları ve mayasıdır. Onların çocukları ve torunları, Türkiye Cumhuriyeti’nin yılmaz bekçileri ve Mustafa Kemal’in askerleridir. (Alfabetik isim sırasına göre hazırlanmıştır) ADALI HALİL, Kilise Köy, Adaiçi / Yunanistan 1871-1927, Güreşçi. 18 yıl Kırkpınar Başpehlivanı oldu. Adaiçi’nde doğduğu köy bugün Yunanistan sınırlarında kalmıştır. Babası Pehlivan Kara Mehmet’tir. Kel Aliço’nun çırağıdır. Lakabı “Türk Aslanı”. Avrupa ve Amerika’da güreşler yaptı, dünya şampiyonlukları kazandı. Amerika’da, ünlü güreşçi Tom Jenkins’in güreşte kaburgalarını kırdığı için linç olmaktan zor kurtuldu. Oğlu Mustafa’da güreşçiydi ve Atatürk’ün faytonculuğunu yaptı. Mezarı Edirne Kasımpaşa Camiindedir. ADEM İBRAHİMOĞLU, Manastır. 1957. Futbolcu. 1965 yılında ailesiyle birlikte Türkiye’ye göç etti. Futbola amatör olarak başladı, pek çok amatör takımda kaleci olarak oynadıktan sonra FB Genç takımına kabul edildi. Uzun yıllar FB, Beşiktaş ve Milli Takımın kalesini korudu. Halen kaleci antrenörü olarak Türk Futboluna hizmet etmektedir. ADNAN CAHİT ÖTÜKEN, Manastır, 1911-1972. Öğretmen, yazar, kütüphaneci ve eğitimci. Türk Kütüphaneciliğinin öncüsü ve Milli Kütüphanenin kurucusudur. 7 yaşındayken babası Dr. Binbaşı Ali Naşit Bey Kafkas Cephesinde şehit oldu. Öğrenimini İstanbul Lisesi ve İstanbul Üniversitesinde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinin Türkoloji ve Fransız Dili bölümünden 1935 yılında mezun oldu. Liselerde Edebiyat öğretmenliği yaptı. Yozgat Lisesinde görev yaparken Sabiha Aybar hanımla evlendi. Kütüphanecilik eğitimi amacıyla sınavla Almanya’ya gönderildi. Berlin Üniversitesi kütüphanesinde ve Berlin Devlet Kütüphanesinde staj yaptı. Yurda dönüşte, MEB.Yayınlar Genel Müdürü oldu. 1954 de DTCF’ de (Dil, Tarih Coğrafya Fakültesi) Kütüphanecilik Kürsüsünü kurdu. Milli Kütüphane Genel Müdürlüğü ve Güzel Sanatlar Genel Müdürlükleri yaptı. AFET İNAN, Prof. Doyran / Selanik 1908-1985 Yazar ve Tarihçi, Türk Tarih Kurumu Kurucusu. Kemal Atatürk’ün manevi evladıdır. Cenevre Üniversitesi mezunudur. Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesinde Devrim Tarihi kürsüsünün kurucusudur. Tam adı Ayşe Afet İnan’dır. AHMET DERVİŞ Selanik, 1884-1932 Asker, Milli Mücadelede 7. Ve 11. Tümen Komutanlıklarında bulunmuştur. İstiklal Madalyası sahibidir. AHMET EMİN YALMAN Selanik, 1888-1972 Gazeteci, yazar, sosyolog. İlk eğitimini Selanik’te aldıktan sonra İstanbul’da Alman Lisesini ve 1910 yılında Hukuk Fakültesini bitirdi. ABD Columbia Üniversitesinde Felsefe ve Gazetecilik doktorası yaptı. 1914 Yılında Sosyoloji Asistanı olarak İstanbul Üniversitesinde Ziya Gökalp’in yanında çalıştı. Siyasal Bilgiler Fakültesinde ders verdi. 1918 Yılında İstanbul’un işgalinde İngilizler tarafından Malta Adası’na sürgüne gönderildi. Yurda dönüşte, 1923 yılında Vatan Gazetesi'ni kurdu. Muhalif yazıları üzerine 1925 yılında Çorum’a sürgün edildi. Sürgün sonrası gazetecilik ve yazarlığa devam etti. 2.nci Dünya Savaşı öncesinde Alman Nazi Karşıtı yazı ve yorumlarıyla dikkat çekti. Demokrat Parti kuruluşunun ilk zamanlarında bu partiyi destekledi. Ancak daha sonra Demokrat Parti’yi eleştirmeye başladı ve sonucunda 1959 yılında 15 ay hapis cezasına mahkum edildi. 27 Mayıs İhtilali ile serbest bırakıldı. Çeşitli gazete ve dergilerde yazarlık yapmaya devam etti. “Yakın Tarihte Gördüklerim, Geçirdiklerim” adlı 4 ciltlik hatıratını yazdı. AHMET FUAT BULCA Selanik Asker, siyasetçi 1881-1962 Milli Mücadelede 24. Tümen Komutanlığı yapmıştır. AHMET HAMDİ MARTONALTI / MANASTIRLI HAMDİ. Manastır, 1891-1945 Telgraf Memuru, Milli Mücadele Kahramanı. Soyadı Kanunu kabul edildiğinde “Martonaltı” soyadı bizzat Atatürk tarafından verilmiştir. Manastır’da “Ağalar” lakaplı varlıklı bir ailenin oğludur. Babası Ahmet Efendi, Annesi ise Hasibe Hanımdır. İlk ve orta öğrenimini Manastırda tamamladıktan sonra 1911 yılında Debre-i Bala’ da telgraf memuru olarak işe başladı. 1912 Balkan Harbinde Manastır’ın Sırplar tarafından işgali üzerine ailesiyle birlikte İstanbul’a göçtü. İstanbul Cağaloğlu’nda bulunan Büyük Postanede telgraf memuru olarak işe başladı. 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul’un İngilizler tarafından işgalini ve meydana gelen hadiseleri anında ve gizli olarak Ankara’ya Mustafa Kemal’e telgrafla iletti. İstanbul’dan düzenli olarak Ankara’ya haber aktardı. İstanbul’da onca asker, hükümet adamı ve devlet memuru varken hiç birisinin aklına İngiliz işgalini Ankara’ya bildirmek gelmemişti. Manastırlı Hamdi, hiç kimseden talimat almadan, kendisini tehlikeye atarak bu görevi son ana kadar, postane binası İngilizler tarafından işgal edilinceye kadar sürdürdü. Daha sonra gizlice Ankara’ya geçerek Kurtuluş Savaşı Boyunca Batı Cephesi Karargahı’nda telgrafçılık görevine devam etti. Atatürk 10.Yıl nedeniyle kaleme aldığı “Büyük Nutuk’ta” Manastırlı Hamdi’den övgüyle bahseder. İstiklal Madalyası ile taltif edilmiştir. Savaş sona erdikten sonra uzun yıllar Ankara, Akşehir ve Konya’da görevine devam etti ve emekli olarak Konya’ya yerleşti. AHMET NACİ ELDENİZ Manastır Asker, 1875-1948 Milli Mücadelede 7. Tümen Komutanı. AHMET NACİ TINAZ, Serfice / Manastır 1882-1940 Asker, siyasetçi ve devlet adamı. 1904 yılında Harbiye’yi 1907 yılında Harp Akademisini bitirdi. Trablusgarp, Balkan, 1.Dünya Savaşı ve Kurtuluş savaşına katıldı. Milli Mücadelede 15. Tümen Komutanlığı ve Batı Cephesi Kurmay Başkanlığı yapmıştır. Korgeneral olarak Jandarma Genel Komutanlığı görevinden emekli olduktan sonra Milletvekili ve Milli Savunma Bakanı olarak görev yapmıştır. İstiklal Madalyası sahibidir. AHMET NURİ DİRİKER Rusçuk, 1876-1951 Asker, Milli Mücadelede görev yapmıştır. Piyade Subayı olarak Harp Okulundan mezun oldu. 1897 Osmanlı Yunan Harbinde, Yemen’de tabur komutanı, Çanakkale Cephesinde Kerevizdere muharebelerinde 42.Alay Komutanı olarak görev yaptı. 42. Alay ile Medine Müdafaasına katıldı. Sakarya Savaşında ve Kurtuluş savaşında Tümen Komutanı olarak bulundu. “Cephelerde bir ömür” kitabının yazarıdır. AHMET ORHAN ARDA, Selanik 1911-2003 Mimar. 19 Mayıs 1911 günü Selanik’te dünyaya geldi. Ailesiyle birlikte geldiği İstanbul’da ilk, orta ve lise eğitimini tamamladı. 1936 yılında Yüksek Mühendis Mektebinden (İTÜ) mezun oldu. Okulunun İnşaat Şubesinde asistan olarak işe başladı. 1939 yılında doçent, 1960 yılında Mimarlık Fakültesi Profesörlüğüne getirildi. Emin Onat ile birlikte ANITKABİR mimari projesinin sahibidir. 1 Mart 1941 tarihinde Anıtkabir için açılan uluslararası projeye Emin Onat ile birlikte katıldı. Anıtkabir bitirilinceye kadar, geceli gündüzlü yapımında çalışırken aynı zamanda İTÜ Mimarlık Fakültesinde kürsü sahibi olarak ders vermeye devam etti. 1978 yılına kadar İTÜ’ de hocalığa devam ettikten sonra emekliye ayrıldı. 4 Temmuz 2003 tarihinde, arkasında Anıtkabir gibi, eşsiz bir eser bırakarak yaşama veda etti. AHMET PRİŞTİNA, Kosova, 1952 – 2004 Siyasetçi, Milletvekili, İzmir Belediye Başkanı. Annesi ve babası 2. Dünya Harbinden sonra Kosova’dan İzmir’e göç etti. Buca’da dünyaya geldi. İlköğrenimini burada gördü. Ortaokulu İzmir St. Joseph’te Liseyi İzmir Atatürk Lisesinde ve Türkay Kolejinde tamamladı. 1992 yılında Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanvekili oldu. 1995 yılında İzmir milletvekili seçildi. 1999 yılında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. İzmir Metrosu, Büyük kanal projesi ve Kordonboyu Projesi onun zamanında tamamlandı. 2004 seçimlerini de kazanarak görevini sürdürdü. 15 Haziran 2004 te ani bir kalp krizi sonucu yaşama veda etti. 1976 yılında Mine Hanımla evlendi. Bir oğlu ve bir kızı vardır. Oğlu Levent Priştina 2014 yerel seçimlerinde Buca Belediye Başkanı seçilmiştir. AHMET ZEKİ SOYDEMİR Selanik, 1883-1954 Asker. Milli Mücadelede 2. Süvari Tümen Komutanlığı yapmıştır. AKA GÜNDÜZ Ketrin (Katrin) / Alasonya 1885-1958 Gazeteci ve roman yazarı. (Katerina – Alasonya arasında bir dağ köyünde doğmuştur) Asıl Adı Enis Avni’dir. AKİF ERDEMGİL Debre 1876-1962 Asker, siyasetçi. 1896 yılında Harbiye’den Süvari subayı olarak mezun oldu. Trablusgarp, Balkan, 1.Dünya savaşı ve Milli Mücadeleye katıldı. 1919 yılında Anadolu’ya geçerek Milli Mücadelede 2.Tümen komutanı olarak görev almıştır. 1935 yılında askerlikten emekli olarak V. Ve VI Dönem Sivas Milletvekili olarak görev yaptı. İstiklal Madalyası sahibidir. ALİ DİNÇER, Razgrad 1945-2007, Siyasetçi, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, Milletvekili, Devlet Bakanı, TBMM Başkan vekili. ODTÜ Endüstri Mühendisliği mezunudur. Türkiye Belediyeler Birliği ve İslam Ülkeleri Başkentler Birliği Kurucu Başkanıdır. İki dönem Ankara bir dönem Bursa Milletvekilliği yapmıştır. Caz Müziği sanatçısı Yıldız İbrahimova’nın eşi olup bir kız çocuğu babasıdır. (Bakınız: Yıldız İbrahimova) ALİ FETHİ OKYAR, Pirlepe, 1880-1943, Asker Siyasetçi, Elçi, Başbakan. Atatürk’ün yakın silah arkadaşıdır. ALİ GALİP PEKEL, Gümülcine, 1890 - 1946, Siyasetçi, Vali, Milletvekili, Bürokrat, Yazar. 1890 yılında Gümülcine'de dünyaya geldi. Annesi Hatice Hanım, babası Kıroğlu Süleyman efendi idi. Lise tahsilini İstanbul Mercan Lisesinde tamamladı, 1910 yılında Mülkiye Mektebinden mezun oldu. Edirne Vilayet Memurluğu görevi ile meslek hayatına başladı. Edirne Sanat Okulu ve Edirne Lisesi Matematik öğretmenliği yaptı. Hayrabolu ve Çorlu Kaymakam vekilliklerinde bulundu. Dimetoka, Meriç (Kavaklı) ve Malkara Kaymakamlıkları yaptı. Mondros Mütarekesinden sonra Gümülcine'ye dönerek burada Batı Trakya Cemiyeti kurucularından birisi oldu. Batı Trakya Milli Müdafaa Hükümetinin Maliye ve Dahiliye (İç İşleri) sorumluluğunu aldı. 1918 Yılında Yunan İşgali sonrası, Trakya ve Paşaeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti kurucularından birisi oldu. Yunan İşgalinde cemiyet görev yapamaz duruma geldiğinde Sofya'ya geçti ve buradan Milli Hükümet yararına çalıştı. Kurtuluş Savaşının kazanılmasından sonra İstanbul'a dönerek bir süre tütün ticareti yaptı. 1928 yılında Recep Peker Başbakanlığında bürokratlığa geri döndü. İkinci Sınıf Mülkiye Müfettişliği, Cebel-i Bereket (Osmaniye) Valiliği yaptı, Güney Sınırımızın tesbiti amacıyla kurulan Sınır Komisyonu Başkanı olarak Beyrut'ta bulundu ve Türk Heyeti Başkanlığını yaptı. 1929 da Trabzon Valisi, 1931 de Yozgat Valisi, 1932 de Nüfus İşleri Genel Müdürü, Polis Koleji İdare Hukuku Hocası, 1935 yılından 1946 yıllarına kadarda TBMM Tokat Milletvekilliği yaptı. Fransızca ve Bulgarca Dillerini bilir, Beyaz Şeritli İstiklal Madalyası sahibidir. Türkçe ve Fransızca olarak yayınladığı "Garbi Trakya" isimli bir kitap ve "Türkçe Kelime Türetme Yolları" isminde bir kitap yazmıştır. Polis Enstitülerinde ders kitabı olarak okutulan, "İdare Hukuku" kitaplarını yazmıştır. ALİ KEMALİ AKSÜT, Yanya, 1884 – 6 Şubat 1963, Yazar, Eğitimci, Bürokrat, Babası, Babanur Lakabıyla anılan İbrahim Ağa, Annesi Nebile Hanımdır. İstanbul Mülkiye Mektebini bitirdikten sonra Yanya Maiyet Memuru olarak atandı. Filat, Mecidiye, Mucur, Haymana ve Kalecik Kaymakamlıkları yaptı. Ankara Vilayet Hukuk Müdürlüğünde bulundu. Dahiliye Vekaleti Müfettişliğinden sonra da Ordu, Erzincan, Doğubayazıt ve Bilecik Valiliklerinde bulundu. 1934 yılında emekli olduktan sonra da Robert Koleji Edebiyat öğretmenliği yaptı. Eşi Ulviye Hanımdır. Beş çocuğu vardır, Tamburi ve bestekar Sadun Aksüt’ün babasıdır. Karacaahmet kabristanına defnedilmiştir.
ALİ ŞEVKET ÖNDERSEV, Selanik 1884 – 1940 Asker, Birinci Dünya Savaşı boyunca, Kemal Atatürk ile birlikte bulundu, O’nun karargahında görev yaptı. 19 Mayıs 1919’ da O’nun la birlikte Samsun’a çıktı. Milli Mücadele ve Büyük Taarruz’ a iştirak etti, savaşın sonunda askerlik görevinden ayrılarak Bilecik’e yerleşti ve çiftçilik yaptı. Bir dönem de milletvekilliği görevinde bulundu. Pedagog, gazeteci ve yazar olan Duygu Asena’nın dedesidir. ALİ TANRIYAR, Palihor, Pravişte, Kavala, 1914-2017 Tıp Doktoru, Millet Vekili, Bakan, Spor Yöneticisi, GS Kulüp Başkanı. Mübadil olarak ailesiyle birlikte Manisa – Kırkağaç’a iskan edildi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. Dahiliye ihtisası yaptı. ANAP Kurucu üyesidir. İki dönem milletvekilliği ve İçişleri Bakanlığı yaptı. 1986 yılında GS Futbol Kulübü Başkanlığı yaptı. Kulübün mali yapısını düzeltti, UEFA Kupasını kazanan GS alt yapısını kurdu. 103 yaşında vefat etmiştir. ALİ ULVİ ELÖVE, Selanik, 1881 – 1975 Öğretmen, şair, çevirmen, yazar, dil bilimcisi, eğitimci. İlk eğitimini Selanik’te Fevziye Mektebi'nde aldı, Selanik Mülkiye İdadisine devam etti, Manastır Frerler mektebinde Fransızca eğitim gördü, Teselya Golos Telgrafhanesinde ve Serez’de posta ve telgraf memurluğu yaptı. Selanik’e dönerek Darülmuallimin-i iptidaisini bitirdi. 1898 den 1905 yılına kadar Selanik Fevziye Mektebinde öğretmenlik yaptı. 31 Mart vakasında Hareket Ordusu’na katılarak İstanbul’a gitti tekrar Selenik’e dönmedi. İstanbul’da öğretmenliğin yanı sıra La Fontaine, Victor Hugo, Lamartin’den çeviriler yaptı. Çocuk şiirleri yazdı, Selim Sırrı Tarcan’ın isteği üzerine, “Gençlik Marşı / Dağ başını duman almış” sözlerini yazdı. “Gençlik Marşı” ilk olarak İstanbul Erkek Öğretmen Okulunda söylendi, sevilerek hızla yayıldı. Selanik’in kaybedilmesi üzerine İstanbul’da yeniden kurulan Fevziye Mektebinde görev aldı. Adana, Bursa Erkek ve Bursa Kız Öğretmen okullarında öğretmenlik ve müdürlükler yaptı. Gazi Eğitim Enstitüsünde öğretmenlik yaptı. Tıp terimlerini Türkçeleştirerek, 12000 kelimelik “Tıp Terimleri Sözlüğü”nü, Dr. İbrahim Şefik İşçil ile birlikte hazırladı. Uzun yıllar Ankara’da Türk Dil Kurumunda Uzmanlık yaptı. 1956 yılında eşini ve 1963 yılında görme yetisini kaybetti, İstanbul’a döndü ve burada çocuklarının yanında 1975 yılında, 94 yaşındayken hayata veda etti. ALİ ÜLKÜ AZRAK, Prof. Resmo / Girit, 1933-2020, Duayen hukukçu ve akademisyen, 2. Kuşak Mübadildir. 1933 yılında dünyaya geldi, Vefa Lisesini birincilikle bitirdi, Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinin kurucusudur. Pek çok üniversitede ders vermiş, dekanlık yapmıştır. Eşi Hannelore Azrak' da kendisinden 15 gün önce Kovid-19 nedeniyle yaşamına veda etmişti. Çocukları Deniz ve Atilla Almanya’da yaşamaktadır. ARİF KAZIM TAŞKENT. Preveze, 27 Temmuz 1894 – 5 Mart 1991, Mühendis, sanayici, İş adamı, yönetici, siyasetçi. Babası Yanyalı Mehmet Nakyettin Bey, annesi Müzeyyen Hanımdır. Dedesi Yanyalı Mehmet Emin Efendi Yanya Belediye Başkanlığı yaptı. Amcaları Esat Paşa (Mehmet Esat Bülkat) ve Vehip Paşa (Mehmet Vehip Kaçı) Balkan Harbinde Yanya’nın savunmasında ve Çanakkale Savaşında üstün görevlerde bulundu. ( Bakınız Mehmet Esat Bülkat ve Mehmet Vehip Kaçı) Kazım Taşkent ilk eğitimini Serez Demirhisar’da (şimdiki adı Sidirkastro), orta öğrenimini İstanbul’da ve Lise Eğitimini Üsküp’te tamamladı. İstanbul Mühendis Mektebinden mezun olduktan sonra askere alındı. Çanakkale ve Kafkasya Cephelerinde askerlik görevini tamamlayarak 1919 yılında İstanbul’a döndü. Devlet bursu ile Almanya Hannover’e mühendis olarak yüksek eğitime gönderildi. Eğitimini tamamlayarak yurda döndü ve Ticaret Bakanlığında memuriyete başladı. Alpullu Şeker Fabrikasının kurucusu ve ilk müdürüdür. Daha sonra Eskişehir ve Turhal şeker fabrikalarını kurarak faaliyete geçirdi. 1928 Yılında Sanayi Bakanlığında müfettiş olarak görev yaptı, 1930 yılında Zonguldak Kömür İşletmelerine genel müdür yardımcısı oldu. 1932 Yılında Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğüne getirildi. Devlet hizmetinden ayrıldıktan sonra Yapı Kredi Bankasını ve Doğan Sigortayı kurdu, Yönetim kurulu başkanlıklarını yaptı. Siyasete atılarak Demokrat Partiden Manisa Milletvekilliğine seçildi. 1953 yılında partisinden ve milletvekilliğinden istifa ederek siyasetten çekildi. Eğitim görmesi için İsviçre’ye gönderdiği oğlu Doğan Taşkent, Alp Dağlarında çığ altında kalarak yaşamını yitirince oğlunun hatırasını yaşatmak amacıyla “Doğan Kardeş Dergisi”ni yayınlamaya başladı. Kendisi de iki kitap yazmıştır. İsimleri; “Yaşadığım Günler” ve “Atatürk’ün Aydınlığını Yaşamak” Büyük Dedeleri Özbekistan, Taşkent’ten Anadolu’ya ve oradan da Yanya’ya geldikleri için soyadı kanunu çıkınca “Taşkent” soyadını almıştır. Mezarı İstanbul Zincirlikuyu Kabristanındadır.
AZİZ BASMACI, Selanik 1912-1979 Tiyatro ve sinema oyuncusu, komedyen. Şişli Terakki Lisesinde eğitim gördü. Sahneye 12 yaşında çıkmaya başladı. “Ses Opereti” serilerinde rol aldı. Muammer Karaca Tiyatrosunda çalıştı, “Kart Horoz” oyunu aylarca kapalı gişe oynadı. 60 filmde rol aldı. Ud, bateri, piyano ve keman enstrümanlarını kusursuz çalardı. 1979 yılında ödeyemediği vergi borçları nedeniyle evine haciz geldi, haciz iptal işlemi için Ankara’ya giderken trende vefat etti. Ünlü udi ve bestekar Selanikli Ahmet Efendi, Aziz basmacının amcasıdır. (Bakınız; Selanikli Ahmet Efendi) BESİM RASİM ABDULLAH, Dr. Karağlar, Kırcaali 1935 Tıp Doktoru ve yazar. İlkokulu köyünde, ortaokulu Göklemezler Bölge Okulunda, liseyi de Mestanlı kız erkek karma Türk lisesinde okudu. Lise mezuniyetinden sonra üç yıl boyunca Karatlar ve Göklemezler Köylerinde öğretmenlik yaptı. Öğretmenlik yıllarında yerli ve merkezi gazetelere makale ve şiir denemeleri yazmıştır. 1966 yılında Filibe Akademisi Tıp Fakültesi'nden mezun olup Kırcaali sancağının köy ve şehirlerinde doktor olarak çalışmıştır. Lise eğitiminden itibaren Türk Milliyetçiliği yapmakla suçlanıp adım adım takip edilen Besim Rasim 1984 yılında Bulgarların eritme ve sindirme politikasına karşı çıktığından Türk ismini değiştirmediği gerekçesiyle Belene Esir Kampı'na kapatılmıştır. Orada bir buçuk yıl kaldıktan sonra evine getirilmeden, doğrudan Kuzey Bulgaristan'ın hiç Türk yaşamayan yerleşim yerlerinden biri olan Lehçova köyüne sürgün edilip iki buçuk yıl boyunca sürgünde tutulmuştur. Daha sonra serbest bırakılıp Stremtsi Göklemezler köyüne döndüğünde de gözaltı mahpusu olarak 1989 yılından, sınır dışı edilene kadar sabah akşam belediye makamına giderek imza atmak mecburiyetinde bırakılmıştır. 1989 yılında da sınır dışı edilmiştir. Sınır dışı edilmek üzere, Türkiye'ye yolculuğu esnasında evrakları Türk ismini taşıdığından, doktor diploması gözü önünde yırtılarak çöpe atılmıştır. Nihayet, küçüklüğünden beri özlemiyle yaşadığı Türkiye'ye yerleşerek özgürlüğüne kavuşmuştur. Halen Gebze / Kocaeli'de yaşamaktadır. BİGALI MEHMET ÇAVUŞ, Filibe, 1878 – 3 Şubat 1964, Çanakkale Gazisi. 1877 -1878 Osmanlı – Rus Harbinden sonra (93 Harbi) Ailece Biga’ya göç ettiler. 16 yıl Askerlik yaptı. Balkan Harbine katıldı. Birinci Dünya Savaşında bağlı olduğu Alay, Gelibolu Yarımadasını korumakla görevlendirildi. 4 Mart 1915 günü, İngiliz Plymouth Taburundan 60 kişilik bir keşif birliği, Çanakkale Muharebeleri öncesinde köprü başı tutmak ve Türk askerinin mukavemetini ölçmek üzere Seddülbahir’e bir çıkarma yaptı. Karaya çıkan İngiliz Birliğini, Bigalı Mehmet Çavuş komutasında, Yarım Takım Kuvvetinde, 28 kişilik bir Türk Birliği karşıladı. Mehmet Çavuş Balkan Harbinden tecrübeli bir askerdi. İngiliz askerlerinin yakın menzile kadar gelmelerini bekledi ve zamanı gelince yoğun bir baskın ateşi açtırdı. İngiliz askerlerini etkisiz hale getirince de süngü hücumu emri verdi, zaten kendi tüfeğinin de mekanizması arıza yapmıştı. Süngü taarruzu sonunda, 60 kişilik İngiliz Birliği 20 ölü, 25 yaralı bıraktıktan sonra sağ kalan 15 asker sahildeki botlarına binerek kaçtı. Bu çatışmada Bigalı Mehmet Çavuş da iki yerinden yaralandı ve müfrezesi 6 şehit verdi. Cephede bulunan Mustafa Kemal, Askeri hastanede tedavi gören Mehmet Çavuşu ziyaret ederek bilgi aldı ve Mehmet Çavuş’un ödüllendirilmesi için Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı’na bir rapor yazdı. Baş Komutan Enver Paşa da Gelibolu’ya gelince Mehmet Çavuşu ziyaret etti ve kendisine Harp Madalyası verdi. Mehmet Çavuş iyileşince tekrar cepheye döndü. 25 Nisan 1915 Günü Anzak Kuvvetlerinin Arıburnu’na yaptığı çıkarma harekatında, 27 Alay saflarında çarpıştı. Bu muharebelerde tekrar yaralandı ve iyileşince görevine döndü. 9 Ocak 1916 günü, düşmanın yarım adayı tahliye ettiği güne kadar cephedeki görevine devam etti. Birinci Dünya Harbinin sona ermesi ve Mondros Mütarekesinin imzalanmasıyla da terhis edildi ve Biga’ya köyüne döndü. Biga’nın Bahçeli Köyünde yaşadı, yaşadığı süre boyunca kendisine teklif edilen maddi yardımları geri çevirdi. “Ben para için değil ülkem için çarpıştım” dedi. 3 Şubat 1964 günü, 86 yaşında iken yaşama veda etti. Köyünde toprağa verildi. 2015 yılında köyündeki kabri üzerine bir Anıt Mezar yapıldı.
BOMBACI ALİ ÇAVUŞ, Girit, 1291 ( 1875) - 26.10.1978. Çeteci, Küçük yaşta Girit'ten ayrıldı, Birinci Dünya Harbine gönüllü olarak katıldı, İzmir'in Yunanlılar tarafından işgali üzerine çete savaşlarına katıldı, Akıncı Müfreze Komutanlığı'na kadar yükseldi. Dikili, Menemen ve Karşıyaka'da Yunan ordusunun içine kadar sızarak sabotajlar ve akınlar düzenledi. Düşman üzerine attığı isabetli bombalar nedeniyle "Bombacı Ali Çavuş" olarak anılır. Karşıyakanın kurtarılmasında ön plana çıktı. İstiklal Madalyası ile taltif edildi. Savaş sonrasında Alaybey'de mütevazi bir yaşam sürdü. Her hafta sonunda mahalle çocuklarını toplar, askeri disiplin içinde ve törenle bayrağımızı göndere çektirirdi, ölünceye kadar bunu aksatmadan sürdürdü. Karşıyak'da adına dikilmiş bir anıt bulunmaktadır. CAHİT ARF, Prof, Kayalar (Kaylar) 1910–1997 Bilim adamı. Dünyaca ünlü matematikçi, “ARF sabiti”ni bulan bilim adamı. 10 TL Banknotlarımızda fotoğrafı vardır. Öğrencilik yıllarında matematiğe duyduğu ilgi nedeniyle ailesi tarafından Paris St.Louis Lisesine gönderildi. Üç yıllık okulu iki yılda tamamladı ve yurda döndü. Devlet sınavını kazanarak Fransa’da Ecole Normale Superieure üniversitesine gönderildi ve eğitimini 1932 yılında tamamlayarak Galatasaray Lisesi'ne Matematik Öğretmeni olarak atandı. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinde doçent adayı olarak çalıştı. Doktorasını Almanya Göttingen Üniversitesinde yaptı. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinde Profesör ve arkasından Ordinaryüs Profesör ünvanlarını aldı.Robert Kolej’de matematik dersleri verdi. TÜBİTAK Bilim Kurulu üyesi ve Bilim Kolu Başkanı oldu. Kaliforniya Berkeley Üniversitesinde dersler verdi. Orta Doğu Teknik Üniversitesine atandı ve emekliliğine kadar burada çalıştı. Türk Matematik Derneğinin başkanlığını yaptı. Fatma Arf Oliver adında bir kızı vardır. CAHİT UÇUK (CAHİDE ÜÇOK) Selanik. 1906 – 2004 Yazar. Cumhuriyet Dönemimizin ilk kadın yazarlarındandır. Annesi Selanikli Hediye Hanım, babası İbrahim Vehbi Üçok’ tur. 1906 yılında Selanik’te dünyaya geldi. Çocukluğunda babası tarafından Fransız Edebiyatı ile tanıştırıldı. Babası İbrahim Vehbi Bey Son Osmanlı Meclisinde Siverek Mebusu olarak bulunmuştu. Cumhuriyetin ilanından sonra çeşitli yerlerde kaymakamlıklar yaptı. Cahit Uçuk yazın hayatına şiirle başladı. Abdülhak Hamit ve Nazım Hikmet’ten etkilendi, düz yazıya geçti. Nazım Hikmet’in çıkardığı “Yarımay” dergisinde yazdı. Dönemin hemen her gazetesinde, dergisinde yazıları, hikayeleri ve romanları tefrika edildi. Yazdığı çocuk romanları, hikayeleri ve öyküleriyle tanındı. Bazı çocuk kitapları İngilizce ve Japonca yayınlandı. Yaşamı boyunca dört evlilik yaptı. Cahide Üçok olan isim ve soyadını Cahit Uçuk olarak mahkeme kararıyla değiştirmiştir. CANDAN ERÇETİN, Üsküp,1963 Ses sanatçısı, müzik öğretmeni. (Doğumu; Lüleburgaz) Annesi Priştine, Babası Üsküp Kökenlidir. İlk Okulu Lüleburgaz’da okudu. Ortaokul ve Lise eğitimini Galatasaray Lisesinde tamamladı. İstanbul Belediye Konservatuvarında şan eğitimi aldı. İstanbul Üniversitesi Klasik Arkeoloji Bölümünden mezun oldu. GS Lisesinde müzik öğretmenliği yapmaya başladı. 1986 yılında, Eurovizyon Şarkı yarışmasında “Halley” isimli şarkıyla Türkiye’yi temsil etti. 1995 yılında ilk albümünü yaptı. Müzik çalışmalarını sürdürerek toplamda 8 albüm ve film müzikleri yaptı, 7 adet filmde rol aldı. Balkan kökenli olarak, eserlerinde Balkan ezgilerine ve Balkan enstrümanlarına yer verdi. Bir TV programı, TV sunuculuğu ve bir müzikalde başrol oyunculuğu yaptı. GS Lisesinde müzik öğretmenliğinin yanı sıra diksiyon dersleri vermeye devam etmektedir. GS Spor Kulübünün Başkan Yardımcılığında bulunmuştur.
CELAL ALKOÇ, Manastır. 1902-1973. Asker. 1921 yılında Piyade Subayı olarak Milli Ordu saflarında Kurtuluş Savaşına katıldı. Ordu Komutanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı yaptıktan sonra kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. İstiklal Madalyası sahibidir. CELİLE HİKMET UĞURALDIM, Selanik 1880-1956 Ressam. Şair Nazım Hikmet Ran’ın annesidir. Babası, Hasan Enver Paşa, Annesi Leyla Hanım’dır. Leyla Hanım’ın babası Alman asıllı olup ismi Karl Detroit iken Osmanlı vatandaşlığına geçen ve orduda görev yapan Mehmet Ali Paşa’dır. Celile Hanım evleninceye kadar Celile Enver adını kullandı. İlk eğitimini evde ailesinden aldı. Resim ve güzel sanatlara ilgi duydu. İstanbul’a geldiklerinde, Saray Yaveri olan babası sayesinde Saray Ressamı, ünlü, Fausto Zonaro’dan resim dersleri aldı. 1900 senesinde Şair Nazım Paşa’nın oğlu Hikmet Bey’le evlendi. Bu tarihten sonra Celile Hikmet adını kullanmaya başladı ve bu evlilikten 1901 senesinde ünlü şair Nazım Hikmet dünyaya geldi. 1905 senesinde doğan ikinci oğlu İbrahim Ali kuşpalazından öldü. Eşinin görevi nedeniyle bulundukları Halep’te kızı Samiye dünyaya geldi. 1917 yılında geçimsizlik nedeniyle kocası Hikmet Bey’den boşandı. Oğlu Nazım Hikmet’e özel ders vermek üzere gelen ünlü şair Yahya Kemal ile bir gönül ilişkisi oldu ancak bu ilişki evlilikle sonuçlanmadı. Nazım Hikmet’in bu evliliği istemediği ve bir gün ders sonrası Yahya Kemal’in ceketinin cebine gizlice bir not bıraktığı, notta “Bu eve hoca olarak girdiniz ancak koca olarak giremeyeceksiniz” yazdığı belirtilir. Bu olayda sonra Celile Hanım Paris’e giderek resim çalışmalarına burada devam etti. Soyadı kanunun ile Uğuraldım soyadını aldı. Şair Nazım orduyu isyana teşvik gibi uydurma bir suçla cezaevine girip 12 yıl hapis yattıktan sonra açlık grevine başladı. Celile Hanım oğlunun kalan cezasının affedilmesi için milletvekili olan Yahya Kemal’e bir mektup yazarak yardım istedi ancak Yahya Kemal bu isteğe kayıtsız kaldı. Bunun üzerine Celile Hikmet İstanbul Galata köprüsü üzerinde açlık grevine başladı ve burada imza kampanyası açtı. Maalesef beklenen ilgiyi göremedi. Yaşamının geri kalanını Ankara’da geçirdi, son yıllarında gözlerini kaybetti ve 1956 yılında Ankara’da yaşama veda etti. CENAP ŞAHABETTİN, Dr. Manastır, Doktor, Edebiyatçı ve yazar. 1870-1934 Yazar ve şair. Babası Osman Şahabettin 1877 Osmanlı Rus Savaşında şehit düştü. Eyüp Askeri Rüştiyesi ile Gülhane Askeri Rüştiyesinde okudu, 1880 Yılında Tıbbiye İdadisine girdi, 1889 yılında Doktor Yüzbaşı olarak dereceyle mezun oldu, İhtisas yapmak üzere Paris’e gönderildi, 4 yıl süreyle ihtisas yaptı. Dönüşte, Haydarpaşa Askeri Hastanesi ile Mersin ve Rodos’ ta karantina hekimliği yaptı. Cidde’de hekimlik yaptıktan sonra İstanbul’a Sağlık Müfettişi olarak atandı. 1914 Yılında emekliye ayrıldı. İstanbul Üniversitesinde (Darülfünun) Fransız Dili Edebiyatı, Garp ve Osmanlı Edebiyatı hocası olarak dersler verdi. 1922 Yılında Milli Mücadele Karşıtı söylemlerde bulunduğu iftirası karşısında istifa ederek inzivaya çekildi. 1934 yılında beyin kanaması sonucu yaşama veda etti. CEVAT ABBAS GÜRER, Niş, 1887 – 1943 Asker, siyasetçi, Atatürk’ün emir subayı. CEVAT ŞAKİR KABAAĞAÇLI, Girit 1890-1973, yazar, ressam, şair, gazeteci. ÇAĞAN IRMAK, Girit, 1970 Film Yönetmeni. Seferihisar doğumlu, Girit kökenli Mübadil torunudur, “Dedemin İnsanları” Filminin yönetmenidir, Türk sinemasına senarist ve film yönetmeni olarak pek çok film kazandırmıştır. İzmir Sığacık'ta yaşamaktadır. DELİ MEYREM (MEYREM ALACA) Kayalar / Kırımşa Köyü 1870-1953 Direnişçi. Kırımşalı Koca İlyas'ın eşidir. 1912 yılında Balkan Harbinde, Yunan işgali sırasında Kırımşa'da işgalci Yunanlara karşı kadın direnişçi olarak bilinir. Kırımşa halkından dağda direniş yapanların aileleri çeşitli işkencelere maruz kalarak mallarına el konulmuş, eli silah tutan erkekler ya dağa çıkmış ya da tutuklanmıştır. Meyrem Hatun da, eşi ve iki büyük oğlu dağda direnişte olmasına rağmen hem küçük iki çocuğuna ve kızına bakmış hem de dağdaki direnişçilere haberleşme, ikmal ve gıda yönünden önemli yardımlarda bulunmuştur. Yunanlar yerli halkın mal ve hayvanlarına el koyarken, Meyrem Hatun Silahlı Yunanlara karşı sopa ile direnmiş ve hayvanlarını vermemiştir. Koca İlyas'ın kim olduğunu bilen Yunanlar tarafından en korkulan kişi Meyrem Hanım olmuştur. Pek çok Kırımşa’lı aileyi koruyan Meryem Hatun 1923 Mübadelesi ile iki küçük oğlu ve kızı ile Anadolu’ya geçmiş, Alaca soyadını alarak Samsun’un Demircisu köyüne iskan edilmişlerdir. Atatürk'ün özel ilgisine mahzar olmuştur. 1940'lı yıllara kadar, yurda dönemeyen ve haber alınamayan eşi Koca İlyas ve oğullarını arayan, zamanını dağlarda ve ormanlarda geçiren Meyrem Hatun, bu nedenle Deli Meryem diye tanınmıştır. İsmi, torunu olan İlyas Alaca'nın kızı Meryem'de yaşatılmaya çalışılmaktadır. Oğullarının isimleri Ramazan ve Tahsin dir. Eşi ve iki oğlunun akibeti meçhul olup Makedonya veya Yunanistan'da şehit edildikleri düşünülmektedir. Kızı, Mübadil Fatma Alaca (Güngör) 1917 Kırımşa doğumlu olup, 1956 yılında vefat etmiştir. DRAMALI HASAN GÜLER (Hasgüler), Drama, Müzisyen, besteci. 1896-1984 Drama’da dünyaya geldi, Balkan Savaşında ailece İstanbul’a göç ettiler. Sanata çocuk yaşında ud çalarak başladı. Sahnelerde ise cümbüş çalardı. Mısır, Yunanistan, Suriye ve Romanya’da konserler verdi. Çoğu plaklara okunan bestelerinin sayısı yetmişi bulur. Haydar Tatlıyay’ın yakın akrabasıdır. (Bakınız: Haydar Tatlıyay) Son yıllarını Ankara’da sıkıntı içinde geçirmiştir. DRAMALI RIZA BEY. Drama, 1890- 12 Haziran 1920 Komitacı, Milli Mücadele Kahramanı. Teşkilat-ı Mahsusa’nın önde gelen fedailerindendir. Baba adı Rifat aile lakapları KOLDU ‘dur. Hasan İzzettin Dinamo’nun “Kutsal İsyan” isimli eserinde anlatılan bir kahramandır. Batı Trakya Türk Gizli Teşkilatının mensuplarındandır. Balkan Savaşı sonrasında Drama ve Serez havalisinde komitacılık yaptı, Bulgar, Makedon ve Yunan çeteleriyle savaştı. 1.Dünya Savaşında İngiliz Kemal ile birlikte, Musul, İran, ve Suriye’de İngiliz Casusu Lawrens’e karşı mücadele etmiştir. Kuşçubaşı Eşref’in emrinde önemli görevler alır. Milli Mücadelede Salihli, Balıkesir, Ayvalık cephelerinde Milli Kuvvetlerle direnişi başlatır. Çanakkale’de Köprülü'lü Hamdi Bey ile birlikte AKBAŞ Cephaneliğini basarak bir gecede 8000 Tüfek, 40 mitralyöz ve külliyatlı sayıda fişeği gemiyle Anadolu Yakasına Burgaz İskelesine kaçırır ve Köprülülü Hamdi Beye teslim eder. (Bakınız; Köprülülü Hamdi Bey) Aznavur Yanlıları Sadrazam Damat Ferit’ten aldıkları emirle Biga’da Hamdi Bey ve Kani Beyi şehit ederek Yenice Camisinde depolanmış silahları almak için Rıza Bey ve arkadaşlarını öldürmek isterler. Rıza Bey silahları vermemek için cephane ile birlikte camiyi havaya uçurur. Çıkan Kargaşada Rıza Bey kaçarak, intikam almak üzere, Damat Ferit, Sait Molla ve Ali Kemali öldürmek üzere İstanbul’a gider. Yenice Muhtarının ihbarı üzerine yakalanarak Kürt Nemrut Mustafa Paşa Divanında idama mahkum edilir. 12.Haziran.1920 günü Eminönü Yeni Cami önünde asılır. Mezarının yeri belli değildir. Eşi ve Çocuklarına, TBMM tarafından “Vatana Hizmet” tertibinden 1928 yılında maaş bağlanmıştır. EMİN FİKRİ ERALP, Manastır. 1883-1934 Asker ve siyasetçi. Harbiye mezuniyetinden sonra Balkan Harbi, 1.Dünya Harbi ve Kurtuluş Savaşına katıldı. Emekli olduktan sonra Aydın ve Bursa milletvekillikleri yaptı. Emekli Büyükelçi, merhum Orhan Eralp’ in babasıdır. ENİS AVNİ AKAGÜNDÜZ (Bakınız Aka Gündüz) ENVER SELVİ, Elbasan, İş Adamı, Ankara’lı ünlü inşaat müteahhididir, patriyottur. ESAT PAŞA, Yanya, (Bakınız Mehmet Esat Bülkat) ESİN AFŞAR SİNANOĞLU, Kavala (Doğumu: Bari / İtalya)1936 – 14 Kasım 2011 Piyanist, şarkıcı, yazar, çevirmen ve oyuncu. Babası, Kavala kökenli, gazeteci, yazar ve diplomat Nüzhet Haşim Sinanoğlu, (Bakınız; Nüzhet Haşim Sinanoğlu) annesi İlk kadın gazetecilerimizden Rüveyde hanımdır. Bilim adamı ve akademisyen Prof. Oktay Sinanoğlu’nun kardeşidir. (Bakınız Oktay Sinanoğlu) Ankara Devlet Opera ve Balesi Piyano bölümü mezunudur. Daha sonra şan eğitimi almıştır. Devlet Tiyatrolarında, Muhsin Ertuğrul’un talebesi olarak 12 yıl oyuncu olarak görev yapmıştır. Ruhi Su ile tanıştıktan sonra tekrar müziğe başlamıştır. Pek çok ülkede konserler vermiş ve ödüller kazanmıştır.” Kırmızı Pabuçlar” Tiyatro Oyununun çevirisini yapmış ve bu oyun Devlet Tiyatrolarında 4 yıl sergilenmiştir. 12 Eylül döneminde hazırlanan Aydınlar Dilekçesini Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e götüren heyet içinde yer almıştır. Uzun yıllar Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği, Gençleri Koruma Derneği ve Türkiye Yunanistan Dostluk Derneğinin yönetiminde bulunmuştur. Yaşamı boyunca 10 adet albüm ve18 adet 45’lik plak doldurmuş, 5 kitap yazmış, 3 filmde rol almış, pek çok eseri Türkçeye çevirmiş ve pek çok tiyatro oyununda sahne almıştır. İlk eşi Kerim Afşar’dan olan Pınar Afşar isimli kızı ve ikinci eşi olan Şener Aral’dan Aydıncan Aral isimli bir oğlu vardır. FAHREDDİN PAŞA, Rusçuk 1868-1948 Asker, Medine Müdafii, Milli Mücadele komutanı. (Bakınız Ömer Fahreddin Türkkan). FAHRETTİN ALTAY, İşkodra, 1880-1974 Asker, Siyasetçi, Milli Mücadelede Süvari Kolordusu Komutanı, Kurtuluş Savaşımızda, süvari birlikleriyle, gece yarısı, aşılmaz denilen Ahır Dağları'nı aşarak, Yunan kuvvetlerinin geri çekilme yollarını kapatmasıyla, kesin zaferin kazanılmasında eşsiz hizmeti olan Kahraman Süvari Kolordumuzun komutanı. İzmir’in Altay semtine ve bir caddeye O’nun adı verilmiştir. FAKİHE ÖYMEN, İşkodra 1900-1983 Eğitimci, siyasetçi, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın milletvekillerindendir. (5. Dönemde, Meclise 14 kadın milletvekili girmiştir) 5, 6, 7 ve 8. Dönemlerde milletvekilliği yaptı. İstanbul Muallim Mektebi, Edebiyat Fakültesi, coğrafya Bölümünden mezun oldu. Kandilli Kız Lisesi ile Bursa Kız Lisesinde öğretmenlik, müdürlük yaptı. 1935 seçimlerinde İstanbul Milletvekili olarak meclise girdi. 1936 yılında 3. Türk Dil Kurultayında başkanlık yaptı.
FAZIL BİLGE, Manastır.1897-1961. Asker. 1. Dünya Harbi ve Kurtuluş Savaşına katıldı. Uzun yıllar Harp Okulu, Piyade Okulu ve Harp Akademisinde öğretmenlik yaptı. Orgeneral rütbesine kadar yükseldi. Harp Akademisi Komutanı ve 1.Ordu Komutanlıkları yaptı. İstiklal madalyası sahibidir. FAZIL DOĞAN, Dr. Midilli, 1892 - 1951 Tıp Doktoru, asker, iş adamı. 1892'de Midilli’de dünyaya geldi. Babası Abdullah Efendi, annesi Gül Hanım'dır. Yedi çocuklu ailenin en büyük oğludur. İlk ve ortaöğrenimini Midilli’de gerçekleştirdikten sonra İstanbul'da Askeri Tıbbiye'yi bitirdi. Kuruluşu 1912'de gerçekleşen Türk Ocakları'nın temelini 1911'de atan 190 Tıbbiyeli öğrenciden birisidir. I. Dünya Savaşında Nusaybin'de görev yaptı. Mondros Ateşkes Anlaşması'nın imzalanmasından sonra terhis edilip İstanbul'a döndü. Arkadaşları Dr. Reşit Galip, Hasan Ferit ve Mustafa Alp ile birlikte Köycüler Cemiyeti 'ni kurdu. Amaçları köylüyü aydınlatmak, sağlık sorunlarını çözmek, köy üretimini arttırmaktı. Bu amaçla Kütahya bölgesine giderek sağlık hizmeti verdiler. Reşit Galip Tavşanlı, Fazıl Bey Emet bölgesine yerleşti.15 Mayıs 1919'da İzmir'in Yunanlar tarafından işgal edildiği haberinin ulaşmasından sonra “Emet Müdafa-i Vatan Cemiyeti”ni kurdu. Bu cemiyet, işgalden sonra Batı Anadolu’da kurulan ilk Müdafa-i Hukuk cemiyetidir. Millî mücadeleye silah ve savaşçı toplamak üzere çalışan Doktor Fazıl, dağdaki eşkıyalar ve çeteleri de toplayarak “Emet Milli Müfrezesi’ni ” oluşturdu. Karakeçili Yörüklerinin desteği ile müfrezeyi güçlendirdi. Kendisi, Demirci-Gördes dolayları kumandanı olarak görev yaptı. Çerkez Ethem’in Yunanlarla ilişkisinin saptanması ve Garp cephesi komutanı İsmet Paşa'ya bildirilerek önlem alınmasını sağlamada etkili oldu. Kuvay-ı Seyyare birliklerinin yöreye gelmesi ile Kuvay-ı Seyyare'ye bağlanan Emet Müfrezesi, Çerkez Ethem olayından sonra feshedildi. Dr. Fazıl Bey, Emet'teki 3 yıllık çalışmalarının ardından Ankara'ya çağrıldı. Ankara'ya giderken Kütahya-Eskişehir Muharebelerine tanık oldu; Millî Mücadele’ye katkıları 28 Mart 1927'de İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi. Millî Mücadele’nin ardından, Midilli'den ayrılan ailesinin yerleştiği Ayvalık'a gitti ve doktorluk yaptı; evinde halka ücretsiz sağlık hizmeti verdi. 1925 yılında Hüsnüye Hanım ile evlendi, bu evlilikten Gültekin (1926) ve İlter (1931) adlı iki oğlu dünyaya gelmiştir.1923'te Türk Ocağı Ayvalık şubesini kurdu ve Türk Ocakları’nın 1931'de kapatılmasına kadar bu şubenin başkanlığını yürüttü. Ocak'ta konferanslar, kurslar, müsamereler, film gösterimleri, spor etkinlikleri düzenledi; sağlık hizmetleri sundu; kütüphane kurdu. Ocağa 3 bina ve 3 dükkân kazandırdı. Cumhuriyet Halk Fırkası’na girerek ilçe başkanlığını, belediye doktorluğunu, halkevi başkanlığını yürüttü. 1930’da Yunanistan’a göçen bir aileye ait olan prina yağı fabrikasını satın alarak iş hayatına katıldı. Doğumhane haline getirdiği evini ticari faaliyetlerinden sağladığı gelir ile finanse etti, halka ücretsiz sağlık hizmeti verdi, burada çalışan doktor ve personelin ücretlerini kendisi karşıladı. Ayrıca Ayvalık Lisesi’nin yapımına katkıda bulundu. II. Dünya Savaşı sırasında Tabip Yüzbaşı rütbesiyle tekrar orduya çağrıldı ve Uludağ'daki Sağlık evinde hizmet verdi. Celal Bayar'ın ısrarı üzerine 1940 yılında Millî Mücadele anılarını kaleme almıştır.1949'da Türk Ocakları’nın yeniden açılışında fiilen görev aldı.1951'de akciğer yetmezliğinden hayatını kaybetti. Ayvalık'ta Belediye Kabristanı'ndaki aile mezarlığına defnedilmiştir. Emet'te bir parka, Ayvalık'ta evinin bulunduğu caddeye adı verilmiştir. İstiklal Madalyası sahibidir. FERİDE MUAZZEZ ARÇAY, Üsküp. 1907-1982 Sahne ve Sinema sanatçısı. Küçük yaşta geçirdiği çiçek hastalığı sonrasında görme yeteneğini kaybetti. 1924 yılında, göz tedavisi için gönderildiği Almanya’da, 17 yaşındayken tekrar görme yetisini kazandı. İstanbul Alman Lisesini bitirdi. Gülhane Alay Köşkü Tiyatro mektebinden mezun oldu. 1926 yılında Avni Dilligil ile birlikte İzmir Tiyatrosunu kurdu ve kapanana değin burada sahne aldı. Renan Fosforoğlu ile evlendi, 1939 yılında oğlu Ferdi Merter Fosforoğlu dünyaya geldi. 1939 yılında, “Bir Kavuk Devrildi” filminde rol alarak sinemaya geçti. “Bin Yıllık Yol” filmi ile Altın Portakal Film Festivalinde en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü kazandı. 1976 yılında geçirdiği kaza sonucu ayağı kırıldı ve bu nedenle sahne ve film çalışmalarına devam edemedi. 1982 yılında kalp krizi sonucu yaşama veda etti. FİLİZ AHMET, Üsküp, 15.4.1981. Oyuncu, film sanatçısı. İlk ve orta tahsilini Üsküp’te tamamladı. Lisede tıp eğitimi aldı. Üsküp’te Konservatuvar giriş sınavını birinci olarak kazandı. 2003 yılında, Üsküp Güzel Sanatlar Akademisi Tiyatro Bölümünden mezun oldu. Üsküp Tiyatrosunda çalıştı. Ünlü tiyatro sanatçısı Lütfü Seyfullah’ın torunudur. (Bakınız; Lütfü Seyfullah) Türkiye’ye yerleştikten sonra “Elveda Rumeli” ve “Muhteşem Yüzyıl” başta olmak üzere pek çok film ve TV dizisinde rol aldı.
FİLİZ NURULLAH, Şumnu / Karaali, 1870 – 1912, Güreşçi, Ünlü güreşçi. Koca Yusuf’un talebesidir. Avrupa, İngiltere ve Amerika’da pek çok şampiyonada güreşler yaparak galibiyetler kazandı. Boyu: 2.18 Kilosu: 175 olarak iri cüssesiyle nam yapmış bir güreşçidir. GANİ MÜJDE, Prizren / Kosova, 1959. Yazar ve Senarist. İstanbul’a göç eden ailesinin dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya geldi. Yazın hayatı süresince pek çok gazete ve dergide yazılar yazdı. Gırgır, Fırt, Laklak, Limon ve Penguen mizah dergilerinde yazar ve yönetici olarak çalıştı. Metin yazarı, senarist ve skeç yazarı olarak çalışmalarına devam etmektedir.
HAKKI SÜHA GEZGİN, Manastır. 1895-1963 Çevirmen, yazar, öğretmen, neyzen. Subay olan babasının görevi icabı ilk ve orta öğrenimlerini Manastır ve Selanik'te tamamladı. 1912 Balkan Harbi sonunda ailesiyle İstanbul' a göç etti. Genç yaşta öğretmenliğe başladı. 1913 yılından 1957 yılına kadar toplam 40 yıl boyunca İstanbul Erkek Lisesinin Edebiyat Öğretmenliğini de sürdürdü ve öğretmenliğinin yanı sıra Vakit Gazetesinin yazarlığını yaptı gazetenin başyazarı oldu. Fransızca ve Rusça dillerinde pek çok kitap ve romanı Türkçeye çevirdi. Ünlü Rus Yazar Dostoyevski'nin romanlarını Türkçeye çevirerek büyük hizmet yapmıştır. Neyzen olarak da ünlenmiştir. HAKKI YETEN (Baba Hakkı), Vodina, 3.12.1910 - 16.4.1989 Futbolcu, Teknik Direktör, Spor Yöneticisi. Avukat. Beşiktaş Futbol Kulübünün Efsane Kulüp Başkanıdır. Bir yaşında ailesi İstanbul’a yerleşti. Babası Binbaşı Mahmut Nedim Bey 1914 yılında 1.Dünya Savaşında şehit oldu. 5 Kardeşi vardı. Şehit çocuğu olarak askeri okullarda eğitim gördü. Futbol hayatına Karagümrük takımında başladı. Halıcıoğlu, Maltepe ve Kuleli Spor Kulüplerinde forvet mevkiinde oynadı. Beşiktaş Kulübünün kurucusu Şeref Bey tarafından Beşiktaş’a transfer edildi. Askerlik mesleğinden ayrıldıktan sonra 1937 yılında İstanbul Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Gol kralı olarak futbol tarihine geçti. Milli Takımda oynadı. 1948 yılında, 38 yaşındayken faal futbol yaşamını noktaladı. Üç kez Beşiktaş Kulüp başkanlığı yaptı, Süleyman Seba ile birlikte Beşiktaş’ın iki onursal başkanından biridir. HALİDE PİŞKİN İşkodra, 1906-1959 Tiyatro sanatçısı. Senarist, sinema ve radyo sanatçısı. Alanında Cumhuriyet Döneminin ilk Türk Kadın Sanatçısıdır. Dar-ül Bedayi eğitiminden sonra Milli Sahne, İstanbul Şehir Tiyatroları ve Ses Tiyatrosunda sahne aldı. Sahneye ilk olarak 1923 yılında çıktı. Pek çok filmde roller aldı. En ünlüleri, “Kalpaklılar” “Lüküs Hayat” ve “Yanlışlıklar Komedyası”dır. 53 yaşında aramızdan ayrıldı. Maalesef sanat dünyamızda hak ettiği değeri verilmeyen, unutulmuş sanatçılarımız arasındadır. HALİL MUTLU Postnik, Kırcaali 1973 Milli Halterci. Bulgaristan’da Türk azınlığa yapılan baskılar ve spor yapmasına gelen engellemeler sonucu 1989 yılında Türkiye’ye iltica etti. Ailesini Kırcaali’de bırakarak yurda geldiğinde 16 yaşındaydı. Naim Süleymanoğlu’nu örnek aldı. Halterde 3 kez olimpiyat, 5 kez dünya ve 10 kez Avrupa şampiyonlukları kazandı. Pek çok dünya ve olimpiyat rekorları kırdı. En verimli çağında, Kendi ifadesine göre; “Spora siyaset bulaştırılması, idarecilerin yetersizliği ve kötü yönetimleri nedeniyle” halter sporunu bırakmak zorunda kaldı. HALİT REFİĞ, Selanik 1934-2009 Film Yapımcısı, yönetmen, senarist. Annesi İsmet Hanım ve Babası Cemil Refik Bey, 1913 yılında, Balkan Harbi sonrasında Selanik’ten İzmir’e göç ettiler. Halit Refiğ, 1934 yılında İzmir’de dünyaya geldi. Soyadı kanunuyla aile, dede isminden ötürü Refiğ soyadını aldı. İlk ve orta tahsilini Şişli Terakki Lisesinde yaptı. Robert Kolejde mühendislik eğitimi aldı. Sinemaya olan ilgisinden ötürü 1952 yılının yaz tatilinde, İstanbul Tünel’de bulunan Necip Erses seslendirme Stüdyosunda ücretsiz olarak çalıştı. Burada yabancı filmlere Türkçe dublaj tekniklerini ve Türk Filmlerine seslendirme tekniklerini öğrendi. 1953 yılında İngiltere’ye giderek film teknik altyapısı üzerinde 4 ay tecrübe kazandı. İngiltere dönüşünde okulu bırakarak askerlik yapmak üzere başvurdu. Polatlı’da yedek subay temel eğitimini tamamladı, Kore’ye gönderilmek üzere iyi derecede İngilizce bilen yedek subaya ihtiyaç olduğunu öğrenince gönüllü olarak Kore Türk Birliğine katıldı. 1954 yılında Kore’de ateşkes imzalandığından, burada 8mm Film Makinasıyla filmler çekti. Terhis olduktan sonra çektiği filmleri Türk Film Arşivi’ne teslim etti. 1956 yılında Akis Dergisine, Aylık Sinema Dergisine, Yeni Sabah ve Akşam gazetelerine film eleştirileri yazmaya başladı. 1960 yılında, ilk filmi olan “Yasak Aşk” filmini çekti. 1970 yılında TV filmleri çekmeye yöneldi. Yaşamı boyunca, 5 filmde yönetmen yardımcısı olarak görev aldı. 65 filmin yönetmenliğini yaptı, 3 filmin yapımcılığını üstlendi, 65 filmin senaryosunu yaptı, sinema üzerine 8 eser yazdı. Mimar Sinan Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak dersler verdi. HASAN GÜLER (HASGÜLER) Drama (Bakınız Dramalı Hasan Güler) HASAN RIZA SOYAK, Üsküp, 1888-1970, asker, siyasetçi. Birinci Dünya Harbinde muhtelif askeri birliklerde karargah subaylığı yaptı. 1922 yılında TBMM de katip olarak çalıştı. 1924 yılında Çankaya Köşkünde mutemet olarak görevlendirildi. 1927 yılında Çankaya köşkü özel kalem müdürü oldu. 1934 yılında genel sekreter oldu. Burdur milletvekilliği yaptı. “Atatürk’ten Hatıralar” isimli bir kitap yazmıştır. HASAN TAHSİN, (Osman Nevres) Selanik 1888-1919 Asker, İzmir işgalinde ilk şehidimiz. “İlk Kurşun” şehidi. 15 Mayıs 1919 günü İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalinde, Efzon Alayı askerine ilk kurşunu atarak “Ulusal Direnişi Başlatan Sembol Kahramandır.” Selanik Şemsi Paşa, Fevziye Mektebi ve Paris Sorbonne Üniversitesinde okudu. Teşkilat-ı Mahsusa için çalıştı. Bükreş’te İngiliz casusu Buxton Kardeşleri öldürerek adını duyurdu. “Hasan Tahsin” Teşkilatı Mahsusa içinde kullandığı takma adıdır. Konak meydanında adına “İlk Kurşun Anıtı” yapılmıştır. HAYDAR TATLIYAY, Serez, 1890-1963 Bestekar, Kemani. İlk keman derslerini annesi Ayşe Hanım’dan aldı. Babası da klarnet ustasıydı. 1. Dünya Savaşı yıllarında anne ve babasını kaybetti. Pire Limanında bulunan Hidiv’lerin gemisiyle Anadolu’ya kaçtı. Bir süre Çanakkale’de yaşadı. Akrabası olan Dramalı Hasan Güler, Haydar Tatlıyay’ın amcasının torunudur. İstanbul’da Hasan Güler ile birlikte piyasada çalışmaya başladı. Bir süre Mısır’da yaşadı ve çalıştı. 14 evlilik yaptı. Atatürk’ün kendisine armağan ettiği kemanını ölümünden sonra, son eşi Makbule Hanım Konya Atatürk Evi Müzesine bağışlamıştır. 1963 yılında vefat etmiş ve Zincirlikuyu Kabristanına defnedilmiştir. TRT arşivinde yer alan pek çok eseri ölümsüzleşmiştir. HERGELECİ İBRAHİM PEHLİVAN. Razgrad / Ezerçe köyü. Güreşçi. 1848-1915 Dünya şampiyonu güreşçimiz. Kara Ahmet Pehlivanın hocasıdır. Adalı Halil’i yenebilmiş, Koca Yusuf’a ise yenilmiştir. 1914 yılında Kırkpınar Başpehlivanı olmuştur. HİKMET KIVILCIMLI, Priştine 1902-1971 Kuramcı, yazar, yayıncı, çevirmen ve siyasetçi. 17 yaşında gönüllü olarak Kurtuluş Savaşına katıldı. Yörük Ali Efe ile birlikte Yunan işgaline karşı mücadele etti. Köyceğiz Kuvayi Milliye Kumandanlığında bulundu. Vefa Lisesi ve İstanbul Tıp Fakültesinde okudu. Fikirlerinden ötürü yaşamının 22,5 yılı cezaevlerinde geçti. HULUSİ KENTMEN, Tırnova, 1912-1993, asker, tiyatro sanatçısı, fotoğrafçı, keman sanatçısı ve aktör. Gençliğinde Halkevlerinde Tiyatroya başladı, Ses Tiyatrosunda oynadı. 1942 yılında “Sürtük” Filmiyle sinemaya adım attı. 1961 yılında, astsubay olarak görev yaptığı Deniz Kuvvetlerinden emekli olduktan sonra tamamen Yeşilçam’da sanatını sürdürmeye başladı. 500’ e yakın filmde rol aldı. HÜSAMETTİN TİYENŞAN, Manastır. 1927-2007 Siyasetçi. Ortaokul Mezunu olup genç yaşta çalışma hayatına atılmış ve öğrenim görme şansı bulamamıştır. İstanbul Şoförler Cemiyeti Başkanlığı, Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu İdare Heyeti üyeliği ve Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu Başkanlığı yaptıktan sonra üç dönem boyunca milletvekilliği yapmıştır. HÜSEYİN ALKAYA, Kırcaali / Alkaya köyü. 1908 – 1982 Güreşçi, Ünlü Pehlivan. Ailece 1927 yılında Türkiye’ye göç ederek Tekirdağ’a yerleştiler. 1935 ve 1942 yıllarında aralıksız olarak tam 8 yıl Kırkpınar Başpehlivanı olmuştur. Fransa’da 30.000 seyirci önünde 4 ünlü Fransız güreşçiyi 15 dakikada yenmesiyle namlıdır. HÜSEYİN ATAMAN, Yanya, 1900-1975 Asker, bakan, siyasetçi, Kurtuluş Savaşı komutanı. HÜSEYİN AVNİ ZAİMLER, Manastır, 1877-1930. Asker ve siyasetçi. 1895 yılında Piyade subayı olarak mezun oldu. 1897 yılında Osmanlı-Yunan savaşına katıldı. Manastır Merkez Komutanı ve Yanya Polis Müdürü olarak görev yaptı. Balkan Savaşında yaralanarak esir düştü ve NİŞ esir kampında kaldı. Yurda döndükten sonra 1914 yılında Jandarma sınıfına geçti ve Adana Jandarma Komutanlığına tayin oldu. Burada Ermeni çeteleriyle mücadele etti. İzmir Jandarma Alay Komutanlığı esnasında 1918 yılında emekli olduktan sonra İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali üzerine Milli Mücadeleye katıldı. Akhisar Havalisi Kuvvayi Milliye Komutanlığı yaptı. Daha sonra İzmir Kuzey Cephesi Komutanı olarak bu göreve devam etti. İsyancı Aznavur kuvvetlerine karşı çarpışarak isyanı bastırdı. Konya Mevkii Komutanlığına atanarak Konya İsyanlarını bastırdı. İstiklal madalyası sahibidir. Osmaniye Mebusluğu yapmıştır. Generalliğe terfi ettirildikten sonra kendi isteği ile askerlikten emekli oldu. HÜSEYİN RAGIP BAYDUR Rodos 1890-27.2.1955 Avukat, eğitimci, Gazeteci, Yazar, Diplomat, Büyükelçi, Öğretmen, Maarrif Müfettişi. Babası Mehmet Galip Beydir. 1909 yılında İzmir İdadisini birincilikle bitirdi. 1910 yılında Sakız Adası Sancağı Maarrif Müfettişi olarak çalıştı.1913 yılına kadar Türk Ocakları Genel Sekreterliği görevini yürüttü, 1914 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Avrupa Talebe Birliği Müfettişliği görevini sürdürürken 1918 yılında Mondros Mütarekesinin ardından ülke ile bağlantısı kopan 1500 civarında Türk Gencini kurtararak yurda dönmelerini sağladı. Milli Mücadelenin başlamasıyla Mustafa Kemal tarafından Hakimiyet-i Milliye Gazetesinin başına getirildi ve gazetenin Başyazarlığını da yürüttü. 1921 yılında Türk-Fransız Barış anlaşmasından sonra Paris'e Başkatip olarak atandı ve burada haklı Milli Mücadelemizin Avrupa'da tanıtılması görevini üstlendi. Bu amaçla "Mustafa Kemal ve Türk Milli Hareketi" isimli bir kitap yazdı. 34 yıl boyunca Türkiye'nin Moskova, Roma, Washington, Londra Büyükelçiliklerini yaptı. Üç dönem Aydın Milletvekili ve Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip'in ağabeyidir. HÜSEYİN MAYADAĞ Selanik 1915-1965 Klasik Türk Müziği Bestecisi, Müzisyen, yazar, karikatürist ve gazeteci. 1916 yılında Selanik’ten İstanbul’a göç eden bir ailenin çocuğudur. Babası Udi Fuat Bey’ den müzik eğitimi aldı, henüz 10 yaşındayken babası ile birlikte müzik yapmaya başladı. İzmir’de Rakım Erkutlu’dan müzik dersleri aldı. Tokadizade Şekip Beyden edebiyat dersleri de alarak kendi güftelerini yazmaya başladı. Son Saat gazetesinin köşe yazarlığı ve matbaa sorumlusu olarak çalıştı. Perihan Altındağ Sözeri ve Hamiyet Yüceses için güfteler ve besteler yazdı. Pek çok eseri TRT arşivinde olup 100 kadar bestesi mevcuttur. 1965 yılında, en verimli yaşında, İstanbul Vatan Caddesinde meydana gelen bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Şişli Mezarlığında, aile kabristanında defnedilmiştir. HÜRREM ERMAN, Vodina, 1913-2003 Film Yapımcısı, İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünü bitirdi, Erman Film Kurucusu ve film yapıcısı, Yeşilçam için tam 130 Film çekti, “Vurun Kahpeye” filmi en ünlüsüdür. İBRAHİM REFET BELE Selanik, 1881-1963 Asker, bürokrat, bakan. Milli Mücadelede Güney Cephe Komutanı, İç İşleri Bakanı ve MSB olarak görevlerde bulunmuştur. İBRAHİM TEMO, Dr. Ohri, Istruga 22 Mart 1865 - 5 Ağustos 1945 Tıp Doktoru, siyasetçi, yazar. Hem Arnavutluk, hem Türkiye, hem de Romanya’nın tarihine ait önemli bir siyasî kişiliktir. Türkiye’nin o zamana kadarki en önemli siyasî oluşumu olan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin öncülü, İttihadı Osmani Cemiyeti kurucularından birisi olarak üstlendiği tarihi rol, onun en önemli kimliğidir. Osmanlıcılık idealine inanmış bir aydın olan Temo, cemiyetin kuruluşundan altı yıl sonra II.Abdiülhamid'in baskısından kaçıp Romanya’ya gitmiş; orada Jön Türk hareketinin Rumeli teşkilatını kurmuştur. Meşrutiyet öncesinde Romanya’da Jön Türk hareketini yaymaya çalışırken ülkedeki Arnavut örgütlerini Başkim adı altında birleştirdi. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’a döndüğünde ise kuruluş hedefinden uzaklaştığını düşündüğü İttihat yönetimine karşı Osmanlı Demokrat Fırkası’nı kurarak muhalefet etti ve nihayet 1911’de bir daha dönmemek üzere Romanya’ya yerleşti. Romanya’da göz doktorluğunu sürdürmenin yanı sıra Rumen siyasî hayatına katılan Temo’nun tıbbi ve siyasî konularda eserleri vardır. 1865 yılında Osmanlı Devletinin Devleti’nin Manastır (Bitola) vilayetine bağlı Ohri kazasının Istruga kasabasında dünyaya geldi. Asıl adı İbrahim Ethem’dir. Arnavutluk’un Mat kazasından Istruga’ya göç etmiş bir ailenin çocuğu idi. Babası, tüccar Murad Bey’dir. Ethem isminin kısaltışmış olan “Temo” lakabını ona arkadaşları taktı. İlk tahsilini Istruga’da yaptı. Türkçe ile birlikte biraz Fransızca ve Arapça öğrendikten sonra İstanbul’a gitti (1884). Ahırkapı’daki Tıp İdâdîsi’ne başladıktan sonra ekonomik güçlükler nedeniyle yatılı okumak üzere Kuleli Askerî Tıbbiye İdâdîsi’ne geçti; ardından Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’ye kaydoldu (1888). Öğrencilik yıllarında İstanbul’da gizli faaliyet gösteren Arnavut gruplarıyla temasa geçti. Şemseddin Sami ve Naim Fraşeri gibi Arnavut liderlerin yanı sıra Makedonya’da Arnavutlarla beraber Yunan aleyhtarı propaganda yapan Koço-Ulah (Aromenis) hareketi liderlerinden Apostol Margarit ile de bağlantı kurdu. Mekteb-i Tıbbîyye çevresinde yaygın olan Darwinist ve biyolojik materyalist hareketlerden ve yönetim aleyhtarı cereyandan etkilenen Temo, daha geniş siyasî örgütlenme hareketlerinde önemli rol oynadı. Daha sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti adını alacak olan “İttihâd-ı Osmanî Cemiyeti”’ni arkadaşları ile birlikte Haziran 1889’da gizli bir örgüt düzeyinde kurdu. Cemiyetin İstanbul-merkez şubesinin bir numaralı üyesi oldu ve ilk faaliyetlerinde öncü rolü üstlendi. Mekteb-i Tıbbîyye’de ders programlarını protesto için gerçekleştirilen öğrenci direnişine öncülük etti. 1890’da yaz tatilini geçirmek üzere gittiği Ohri’de bir ihbar üzerine tutuklanarak İstanbul’a getirildi. Yıldız Sarayı’nda özel bir komisyon tarafından sorgulandıktan sonra serbest bırakıldı. Yüzbaşı rütbesiyle Mekteb-i Tıbbîyye’den mezun olup (1892) Haydarpaşa Hastahanesi’nde göz hastalıkları ihtisasına başladı (1893).Göreve başladıktan sonra 3 kez daha tutuklandı ve son tutuklanmasından sonra Anadolu’ya sürgün edileceğini anlayınca diğer birçok Jön Türk aydını gibi ülkeyi terk etmeye karar verdi. Koço-Ulah hareketi üyelerinin yardımıyla “Metéor” adlı bir Rumen gemisine gizlice binerek Köstence'ye gitti, oradan Bükreş’e geçti. bir yıl süreyle Bükreş hastanelerinde çalışıp Romanya’da doktorluk yapabilmek için girdiği imtihanları kazandıktan sonra Türk nüfusunun yoğunlukta bulunduğu Dobruca'nın Mecidiye Kasabasında doktorluğa başladı (Aralık 1896). Romanya’da doktorluk yaparken cemiyet için aktif bir şekilde çalışmayı da sürdürdü. İlk olarak “Hareket” adıyla 500 nüsha olarak bir broşür bastırdı. II. Abdülhamid döneminde uğranılan kayıplara dikkat çektiği bu broşürü gizlice İstanbul, İzmir, Selanik, Trabzon’a gönderdi ve ilgi ile karşılandı. Kısa sürede Köstence, Dobruca, Pazarcık, Şumnu, Varna, Rusçuk, Lom, Filibe ve Tutrakan şehirlerinde İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin birer şubesinin açılmasında öncülük eden Temo cemiyetin Balkanlar’daki lideri durumuna geldi. 1898 yılında örgütün Arnavutluk’taki kollarının kurulmasında da katkıda bulundu; Paris, Cenevre ve Kahire şubeleri ile sürekli temas halinde oldu. Mecidiye’deki evi, izlenen birçok Jön Türk’ün sığınağı haline geldi; sığınanları civar köylerde saklayıp sonra Paris veya Cenevre’ye geçmelerine yardımcı oldu. 1898’de Dobruca milletvekili Vasili M. Kogalniceaunu’nun yardımıyla “Sadâ-yı Millet” adlı bir dergi çıkarmaya başladı. Osmanlı Hükümeti’nin Romanya’ya baskı yapması sonucunda, gazete 1 Mayıs 1898’deki 9. sayısından sonra yayımını durdurmak zorunda kaldı. Osmanlı hükümetinin adamı Ebulmukbil Kemal Bey’in İstanbul’a dönmesi için gönderdiği mektuplar onu ikna etmedi ve 1898’de Romanya vatandaşlığına geçti. Temo’nun faaliyetlerinden endişelenen Osmanlı yönetiminin Romanya’ya gönderdiği Necip Melhame Paşa ile tartıştıktan sonra onu düelloya davet etmesi ve Melhame’nin kaçışı, Temo’nun cemiyetteki prestijini arttırdı. 1902-1903 yıllarında altı ay süreyle göz hastalıkları ihtisasını tamamlamak üzere Paris’te kaldı. Paris’e gittiğinde Makedonya Bulgar İhtilal Komitesi tarafından Osmanlı yönetimi aleyhine yapılan olumsuz propagandaya şahit oldu ve propagandanın uydurma haberler içerdiğini delilleri ile birlikte veren bir layiha düzenleyerek kendi imkanları ile yayımlattı. Avrupa şehirlerinde bulunan Jön Türk liderleriyle görüşmeler yaptı. İlkokullarda modern bir eğitim verilmesi amacıyla bir tasarı hazırladı. Türkçeye uygun bir alfabe oluşturulmasını önerdi. Köstence’ye döndükten sonra Köstence’deki Türk okulundaki ıslahat çalışmaları ile ilgilendi. Jön Türkler’in önemli bir bölümü Terakkî ve İttihat Cemiyeti adı altında yeniden teşkilâtlanınca yeni örgütün Köstence’deki Romanya merkez şubesinin başına geçti (1906). Romanya’da yaşayan Arnavutları örgüte kazandırmak için yoğun çaba sarf etti. Romanya’da 1906 yılının sonlarına doğru 3 Arnavut cemiyetinin birleşmesi ile Başkim (İttihat) Cemiyeti kurulmasına öncülük etti. Osmanlı hükümetinin Balkanlar’daki Jön Türk hareketlerine baskısının artması sonucu “İslam Eğitiminin İlerlemesi (Terakkî-i Maarif-i İslamiye)” adıyla bir kamuflaj örgüt kurdu ve faaliyetlerini bu ad altında sürdürdü. 1907’de Paris’te gerçekleşen Jön Türk kongresinden sonra Rumeli şubesi içinde Manastır, Kosova, Selanik’teki askeri kuvvetler içinde propaganda faaliyetlerini yoğunlaştırdı; gazete, broşür ve mektuplarla bir ihtilal süreci başlattı. Temo, II. Meşrutiyet' in ilanını Köstence’de büyük bir miting ile kutladıktan sonra kutlama için Romanya’dan İstanbul’a giden 152 kişilik heyette yer aldı. İstanbul ve Selanik’te kurucusu olduğu İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nden beklediği ilgiyi görmediği için büyük hayal kırıklığı yaşadı. İstanbul’da önce Beyoğlu Mutasarrıflığı sıhhiye müfettişliğine tayin edildi; II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesinden sonra Darülaceze müdürlüğüne getirildi. Ancak buradaki icraatları tepki çekince istifa etmek zorunda kaldı. 1909 yılında Osmanlı Demokrat Fırkası’nıın kuruluşuna önderlik edip başkanlığa seçildi. Bir yandan da İttihat ve Terakkî Fırkası’nın yayın organlarında İttihatçılar aleyhine imzasız yazılar yayımladı. 1911’de Edirne ve Tekirdağ’da çıkan kolera hastalığıyla mücadele etme göreviyle İstanbul’dan uzaklaştırıldı. Edirne’deki görevi tamamlandıktan sonra 1911 yılı Ocak ayında İstanbul’dan ayrılarak Köstence’ye gitti. Türkçenin Latin harfleriyle yazılması hakkında çalışmalarını sürdürerek bugünün Türkçe alfabesine benzeyen bir alfabe hazırladı, öğretmenlere dağıttı. Abdullah Cevdet’in İstanbul’da İçtihad dergisini bu alfabe ile çıkarmasını istediyse de bu düşünce uygulanamadı. Romanya I. Dünya Savaşı’na girince Temo da Tabip Binbaşı olarak savaşta görev aldı. Mütareke’den sonra Paris Barış Konferansı’na giden Arnavut heyetine katılarak sınır tayini alt komisyonunda çalıştı. Romanya’ya döndükten sonra Liga Poporului’ye (Ahali Fırkası) katılan İbrahim Temo, bu partiden Caliacra senatörü olarak 1920-1922 yıllarında Romanya Parlamentosu’nda görev yaptı. Partinin Mecidiye kazası başkanlığını 1937 yılına kadar sürdüren Temo bir ara geçici olarak belediye başkanlığı da yaptı (1926). Parlamentodaki görevi sırasında Romanya ile Sırbistan arasında Tuna üzerinde bulunan ADAKALE nahiyesi ile ilgili çıkan bir sorun üzerine konuyu parlamentonun dikkatine sunarak adanın Romanya’ya katılmasına katkı sağladı. Türk dergilerinde tıbbi ve siyasî yazılar yayımlamayı sürdürdü. 1936’da Balkan Birliği Tıp Kongresi’nin Romanya temsilcisi olarak İstanbul’a gitti. 1937’de “Atatürk’ü Niçin Severim” başlıklı 16 sayfalık bir broşür yayımladı. Daha sonra anılarını yazmaya girişen Temo, kendisine ve İshak Sükuti’ye ait özel arşivleri tasnif ederek ve İttihat ve Terakki’nin kuruluş ve gelişim sürecini kurucusu sıfatı ile kaleme aldı. 5 Ağustos 1945’te Köstence, Mecidiye’de hayatını kaybetti. Tıp alanında ve siyasi içerikte yayınlanmış kitapları vardır. İSLAM ÇUPİ. Tiran 1932-2001 Spor yazarı ve gazeteci. Basın Şeref Kartı sahibidir. Annesi Nadiye Çupi hanımdır. Babası Allaman Çupi Arnavut Kralı Zogu’nun başyaveriydi. Arnavutluk’ta Enver Hoca’nın iktidara geçmesinden sonra gördükleri baskılar nedeniyle 1940 yılında ailece İstanbul’a göç ettiler. İslam Çupi İstanbul’da Galatasaray Lisesi ile Vefa Lisesinde okudu. Çapa Futbol Takımında futbol oynadı. 1957 yılında muhabir olarak gazetecilik mesleğine adım attı. Uzun yıllar boyunca Spor Gazetesi, Son Havadis, Yeni İstanbul, Akşam, Tercüman ve Milliyet Gazetelerinde spor yazarlığı yaptı. Akıcı dili, güzel Türkçesi, yapıcı eleştirileri, mizah anlayışı, tarafsız tutumu ve seviyeli değerlendirmeleri ile tüm spor camiasının sevgi ve saygısını kazandı. “Hey gidi İstanbul” isimli bir kitabı yayınlandı. Uzun yıllar Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin başkanlığını yaptı. Bir çocuk babasıdır. İSMAİL FENNİ ERTUĞRUL, Tırnova / Bulgaristan 1855-1946 Yazar, Besteci, Güfteci, Lügat yazarı, Mutasavvıf, müzisyen ve felsefeci. İyi bir eğitim aldıktan sonra genç yaşta devlet memurluğuna başladı. 1877 Osmanlı-Rus savaşında (93 Harbi) İstanbul’a göç etti. 1911 yılına kadar Şirket-i Hayriye, Dahiliye ve Maliye vekaletlerinde muhasebe müdürlüğü yaptı. Fransızca ve İngilizce öğrendi. Çeviriler yaptı. 1911 yılında emekli olduktan sonra kendini müziğe ve yazarlığa verdi. Varisi olmadı, 1945 yılında, ölmeden önce 9050 ciltlik kitabını Beyazıt Devlet Kütüphanesine bağışladı. Basılmış ve basılacak olan pek çok kitabının telif haklarını da Darüşşafaka’ya bağışladı. İSMAİL HAKKI TONGUÇ, Silistre-Totrokan, Sokol (Tatar Atmaca) 1893-1960 Siyasetçi, eğitim bilimci, Yazar, bürokrat. Köy Enstitülerinin kurucusu, İlköğretim Genel Müdürü. Babası Kırım göçmeni annesi ise Dobruca’lıdır. 1914 yılında öğretimi için tek başına İstanbul’a geldi. Kastamonu ve İstanbul Muallim Mekteplerinde okudu. Almanya’da Ettlingen Öğretmen okulunda eğitim gördü. Mezuniyetinden sonra Eskişehir Öğretmen Okulunda öğretmenliğe başladı. Yunan işgalinde Ankara’da öğretmenlik yaptı. Konya, Adana ve tekrar Ankara Öğretmen okullarına atandı. Eğitim Müfettişliği, Gazi Eğitim Enstitiüsünde Müdürlük yaptı. Köy Enstitiüleri Eğitmen kursları açtı, Köy Öğretmeni okulları açtı, Kız çocuklarının eğitimine çaba gösterdi, Talim Terbiye Kurulu üyeliği yaptı. Yaşamını eğitim öğretime adamıştır. İSMAİL KESKİNOĞLU, Drama 1900-2001, İş Adamı, sanayici. Keskinoğlu Firmasını, Adapazarı’nda yoktan var eden iş adamı. İZZETTİN ÇALIŞLAR, Yanya 1882-1951 Asker, siyasetçi, milletvekili, İzmir valisi, Yanya Rüştiyesi, Harbiye İdadisi ve Mühendishane-i Berri Hümayun mezunudur. Harp Akademisini Topçu sınıfı ikincisi olarak bitirdi. (İsmet İnönü birinciydi) 31 Mart isyanı Hareket Ordusunda görev aldı. Balkan, Çanakkale ve Kurtuluş savaşları komutanı. Milli Mücadelede 61. Tümen ve 1. Kolordu Komutanlıkları yapmıştır. Edirne Müdafaasında Şükrü Paşa’nın kurmay başkanıdır. Çanakkale Anafartalar Grubu kurmay başkanıdır. İzmir valiliği yapmıştır. KANİ BEKO, Makedonya 1953, Sendikacı, siyasetçi, milletvekili, işçi hakları savunucusudur. KARA AHMED, Omurbey Köyü, Razgrad, Deliorman. 1870-1902 Güreşçi. Babası Uzun Ali Ağadır. Küçük yaşlarda güreş tutmaya başladı. İlk ustası Toraklı Hafız Pehlivan oldu. Daha sonra Hergeleci İbrahim Pehlivanın çırağı olarak yetişti. (Bakınız; Hergeleci İbrahim Pehlivan) 1892 yılında güreşmek üzere İstanbul’a geldi. Mısır Prensi Abbas Halim Paşanın himayesine alındı. Fransa ve Rusya’da yaptığı güreşlerle ün kazandı. 1897 yılında ustası Hergeleci İbrahim Pehlivan ile birlikte Avrupa’ya gitti. Burada yaptığı güreşlerin tamamını kazandı. 1899 yılında XX Yüzyıla giriş kutlamaları münasebetiyle açılan Paris Fuarına davet edildi. Paris’te düzenlenen Dünya Güreş Şampiyonasında tüm rakiplerini yenerek İlk Dünya Güreş Şampiyonu unvanını kazandı. İstanbul’a döndükten sonra Padişah 2.Abdülhamid tarafından ödüllendirildi. İstanbul’da hastalık sonucu 1902 yılında, 32 yaşındayken vefat etti. KAZIM DİRİK, Manastır. (Bakınız Mehmet Kazım Dirik) KAZIM FİKRİ ÖZALP, Orgeneral. Köprülü / Kuzey Makedonya, 1882-1968 Asker, siyasetçi ve devlat adamı. Sakarya ve Kurtuluş Savaşı Komutanı, Milli Savunma Bakanı, Meclis Başkanı KEL ALİÇO, Lofça / Plevne 1844-1922 Güreşçi. Kırkpınar Başpehlivanlığı ünvanını 27 yıl aralıksız korumuştur. Pek çok pehlivan yetiştirmiştir. Kabri İpsala Aliçopehlivan köyündedir. KEMAL ALTINKAYA, Makedonya. 1895-1956 Yazar, bestekar, kaynak kişi, derlemeci, bürokrat. Edebiyatçı, serhat ve rumeli türkülerinin derlemecisi. Çok yönlü bir kişi olmasına rağmen hiçbir kaynakta hakkında yeterli bilgi yoktur. Makedonya'nın neresinde doğduğu bilinmiyor ancak 1912 Balkan Savaşı sonunda anayurda göç ettikleri sanılıyor. 1939 yılında Balkan ülkelerini kapsayan ülkelere müzik ve edebiyat alanında incelemeler yapmak üzere görevli olarak gönderilmiş. 1940 yılında Ankara Radyosunun kuruluşunda çalışmış ve Radyo Müdürü olmuş. 1942 yılında da İstanbul Radyosuna Müdür olarak atanmıştır. Çocukluk yıllarından itibaren Rumeli'de öğrendiği ezgileri, serhat ve kahramanlık türkülerini ünlü derlemeci Muzaffer Sarısözen'e okuyarak notaya alınmasını ve repertuara kazandırılmasını sağlamıştır. Pek çok esere kaynak kişi olarak adını yazdırmıştır. Bunların en tanınmışları şunlardır: "Estergon Kalesi", "Kırımdan gelirim adım da Sinandır", "Maçin dağı", "Yine de şahlanıyor kolbaşının kır atı", "Belgrat Kal'ası Zemlin Ovası", "Dağlar dağlar viran dağlar". KILIÇOĞLU HAKKI ( KILIÇZADE HAKKI) Niş, 1872 – 14 Nisan 1960 Asker, öğretmen, siyasetçi, gazeteci ve fikir adamı. Ailesi 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbinde Niş’ten Manastır’a göç etti. 13 yaşındayken babasını kaybetti. Manastır İptidaisini, Askeri Rüştiyeyi ve Askeri İdadiyi bitirdi. İstanbul’da “Mühendishane-i Berri Hümayun” (Mühendis Mektebinden) 1894 yılında Topçu Üsteğmeni olarak mezun oldu. Selanik, Manastır, Bağdat, Yemen, Edirne ve İstanbul’da askeri birliklerde topçu subayı olarak görev yaptı. 1911 yılında Mustafa Kemal Atatürk ile Erkan-ı Harbiye gezisinde birlikte bulundu. Binbaşı Rütbesine terfi etti. Balkan Harbi yenilgisinin acı bir özeleştirisi olan “Pek Uyanık Bir Uyku” yazısı İçtihat Mecmuasında yayınlandı. Bu yazı Atatürk Devrimlerinin taslağı olarak kabul edilir. Sonraki yazılarında softalık, dervişlik ve yobazlığı eleştirdi. Softalar ve saray erbabı ile mücadele edilmesini isteyince 1914 te ordudan ilişiği kesildi. “Hürriyet-i Fikriye” isimli bir mecmua çıkarmaya başladı. Yazılarında; Fikir özgürlüğü, laiklik, tek eşlilik, resmi nikah, kılık kıyafetin düzenlenmesi ve tesettürün yasaklanması, Türkçe ibadet ve Cuma hutbelerinin Türkçe okunması gibi o zamanın çok ilerisinde olan fikirleri nedeniyle tutuklandı, dergisi kapatıldı, yargılandı ancak beraat etti. Çanakkale’ye gitti burada okullarda matematik öğretmenliği ve müdürlük yaptı. 1917 yılında İzmit Muhacirin Müdürü olarak görevlendirildi. İzmit’te Kocaeli Gazetesini kurdu ve okullarda gönüllü olarak matematik, edebiyat, tarih, coğrafya öğretmenliği yaptı. Atatürk’ün isteğiyle Kocaeli Kuvva-i Milliye örgütlenmesi için çalıştı. Milli Direniş Hareketini yazılarıyla destekledi. Mustafa Kemal ve İsmet İnönü ile yakın ilişki içinde oldu. 1924 yılında Hür Fikir Gazetesini kurdu. Atatürk Devrimlerinin en büyük destekçisi oldu devrimlerin kökleşmesi için çalıştı. 1931 yılında Atatürk’ün desteği ile siyasete girdi. Üçüncü Dönem Kocaeli, sonraki üç dönemde de Muş Milletvekilliği yaptı. Necip Fazıl Kısakürek ile tam üç ay süren yazılı fikir tartışmasına girdi ve onun gerici fikirleriyle mücadele etti, O’nun gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Milli Eğitim (Maarif) komisyonunda çalıştı. 19 yıl süren milletvekilliğini ve siyaseti bıraktıktan sonra tarih ve astronomi ile ilgili ansiklopedik bilgiler kaleme aldı. Tüm yazılarında İslamiyet’in toplumsal gelişmenin önünde büyük bir engel olduğuna değindi. Yaşamı boyunca pek çok yazı, makale, kitap, bilimsel eser yazarak, ulus bilincini, laikliği, hukukun üstünlüğünü, Türkçe ibadeti, tek eşliliği, kıyafet devrimini ve biyolojik materyalizmi savundu. Ne yazık ki devrimlerin gerçekleştirilmesi ve kökleşmesi için gösterdiği çabalar, hazırladığı altyapı yeteri kadar takdir edilememiştir. KOCA YUSUF, Şumnu / Deliorman, Güreşçi. 1857-1898 Kırkpınar Başpehlivanı. KÖPRÜLÜ HAMDİ BEY, Köprülü / Kuzey Makedonya. 1886 - 18 Şubat 1920 Milli Mücadele Kahramanı. Kaymakam. Bugünkü Kuzey Makedonya'nın Köprülü Kazasında dünyaya geldi, Babası Kolağası İbrahim Bey' dir. Küçük yaşta yetim kaldı, dayısı tarafından yetiştirildi. Üsküp İdadisini bitirince İstanbul'a gönderildi ve burada Mülkiye Mektebinden mezun oldu. 1911 yılında da İhtiyat Zabiti Mektebi (Yedek Subay Okulunu) bitirdi. İlk Görevi Kosova Maiyyet Memurluğuydu. 1912 Balkan Harbine katıldı, Kumanova Yenilgisini takiben emrindeki birlikle beraber çete savaşları yaparak ve Edirne'ye gelerek Edirne Müdafii Şükrü Paşa'nın emrine girdi. Edirne'nin düşman işgalinden kurtulması üzerine Edirne Polis Müdürlüğü İdari Şube Müdürlüğüne atandı. Daha sonra Demirköy Kaymakamlığını üstlendi. 1915 yılında Malkara Kaymakamlığı, 1916 yılında Keşan Kaymakamlığı, arkasından Sındırgı Kaymakamlığı 1917 yılında da Edremit Kaymakamlıklarına atandı. Edremitte Yetimler Yurdu açarak 105 şehit çocuğunun bakımına ön ayak oldu. Edremit İdman Yurdu spor kulübünü kurdu, matbaa kurdurarak günlük gazete yayınlanmasına öncülük etti. Mondros Mütarekesi ile Edremit'te büyük bir miting düzenledi ve Damat Feride telgraf çekerek protesto etti. Bunun üzerine Damat Ferit tarafından görevinden azledildi ve tutuklanmasına karar verildi. Görevini bırakarak Kuva-i Milliye güçlerine katıldı. Arkadaşı Dramalı Rıza Bey ile birlikte Gelibolu Akbaş'ta Fransız kontrolünde bulunan cephaneliğe baskın düzenledi. (Bakınız; Dramalı Rıza Bey.) Kaçırılan silah ve cephane 26 - 27 Ocak gecesi gizlice Anadolu'ya geçirildi. 2.nci Anzavur İsyanında milli kuvvetlerden destek gecikince ve isyancılarla baş edemeyeceğini anlayınca kaçırılan silahların emniyete alınması amacıyla Yenice'ye doğru tek başına yola çıktı, Yukarı İnova Köyünde Kırkgeçitler Mevkiinde, isyancı Anzavur Ahmet ve Gavur İmam ile işbirliği yapan çete reisi Hacıoğlu ve kuvvetleri tarafından tanınarak yakalandı, 18 ŞUBAT 1920 günü işkence edilerek öldürüldü, başı kesildi ve Biga'ya sürüklenerek götürüldü. Burada 5 gün boyunca, korkudan kimse cenazesine sahip çıkamadı. Cenazesi BİGA Eski Mezarlığında toprağa verildi. Kabri buradadır. Adına şehitlikte bir anıt dikilmiştir. Görev yaptığı ilçelerde, İsmi pek çok okula ve caddeye verilerek yaşatılmaya çalışılmıştır. Öldüğünde 34 yaşındaydı. LURAN AHMETİ, Üsküp, 1974 - 2021 Film Sanatçısı. Arnavut kökenli, Üsküp doğumlu, sinema sanatçısıdır. Pek çok sinema filmi ve TV dizisinde roller almıştır. En tanınmış olanları; “Elveda Rumeli”, “Muhteşem Yüzyıl”, “Son yaz – Balkanlar” ve “Balkan Düğünü” dür. 26 Mart 2021 Günü Covid-19 corona nedeniyle Üsküp'te yaşamını yitirmiştir. LÜTFÜ KARADAĞ Yanya, 1914-2016 Bilge Mübadil. Mübadelenin Anıt Çınarıdır. Babası Yanya’da Ziraat Bankası Bölge Müdürüydü. Aile 1912 yılında Balkan Harbi sonunda Yunan İdaresinde Yanya’da yaşamaya devam etti. 1923 yılında babası Yanya ve civarında yaşayan Türkleri mübadeleye hazırlayan komisyonun başkanlığını yaptı. Tüm aile Preveze Limanından Gülcemal Gemisiyle yola çıkarak Pendik’e geldi. Köpeklerini de yanlarında getirdiklerini anılarında anlatır. Yanya’da yaşadıkları iki katlı ev Yunan Arkeoloji Dairesinin kullanımına tahsis edilmiştir. DDY Müfettişliğinden emeklidir. Lozan Mübadilleri Vakfı (LMV) mütevelli heyet üyeliği yapmıştır. Yıllarca, ilerlemiş yaşına rağmen LMV bünyesinde Yunanistan’a yapılan Mübadil Buluşmalarına katıldı, Yunanistan’dan Türkiye’ye gelen mübadillere ev sahipliği yaptı, onları ağırladı. 18 Kasım 2016 günü Eskişehir’de yaşayan kızının evinde son nefesini verdi, Maltepe Kabristanına defnedildi. LÜTFÜ SEYFULLAH, Üsküp, 1926 – 2005. Yazar, şair, tiyatro ve sinema sanatçısı. Üsküp Dükkancık Mahallesinde dünyaya geldi. Ailece Türkiye’ye göç ettiler. 1950 yılında Deniz Astsubay okulunu bitirdi, denizci olarak Donanmaya katıldı. Ancak kısa bir süre sonra tiyatro oyunculuğu yapmak isteği ağır basınca mesleğine veda ederek Deniz Kuvvetlerinden ayrıldı. Üsküp Halklar Tiyatrosunda çalıştı, Ankara Sanat Tiyatrosunda (AST) konuk sanatçı olarak roller aldı. Sanat hayatı boyunca pek çok Türk ve Yugoslav filminde ve tiyatro sahnelerinde roller aldı. Yazar olarak, çocuklar için tiyatro oyunları, öyküler ve şiirler yazdı. Üsküp doğumlu, ünlü tiyatro, film ve TV dizi sanatçısı olan Filiz Ahmet’in dedesidir. (Bakınız: Filiz Ahmet). MACİT FLORDUN, Vidin, 1939-1996, Rejisör, yönetmen, sinema-tiyatro oyuncusu. Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümünden mezun oldu. Devlet Tiyatrolarında 14 yıl aralıksız çalıştı. Aktör, seslendirme sanatçısı, rejisör ve yönetmen olarak görevler yaptı. Sanatçı olan Tardu Flordun’un babasıdır. MAHİR CANOVA, Kavala 1914-1993, Yönetmen, öğretmen. Balıkesir Necatibey Öğretmen okulundan mezun oldu, Bir süre öğretmenlik yaptı, Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Faakültesinde okurken Devlet Konservatuarı Tiyatro bülümüne geçti. Bu okulun ilk mezunlarındandır. Alman Tiyatrocu Carl Ebert’in yardımcılığının yanı sıra konservatuarda öğretmenlik yaptı. Fransa’da eğitime gitti. Devlet Tiyatrolarında yönetmenlik ve Baş Rejisörlük yaptı. Pek çok öğrenci yetiştirdi, pek çok oyun sahneledi. Meslek hayatında 50 yılını tamamladı. Adına Ankara’da “Mahir Canova Sahnesi” açılmıştır. MAHMUT ÖZAY, Kayalar Manastır. 1908-1980. Öğretmen ve yazar. Kayalar’da (Kaylar) yaşayan ailesi Umurcaoğulları lakabıyla anılır. Balkan Harbi sonunda aile Nazilli’ye yerleşti. Yunan İşgali nedeniyle Nazilli’yi de terk ettiler. Savaş sonunda İzmir Erkek Öğretmen Okulunda eğitim gördü. 37 yıl boyunca pek çok okulda öğretmenlik yaptı. Bu sürede yazarlık yaparak pek çok hikaye kaleme aldı. Eşi Naşide Hanımdır. Toplam 47 öykü, hikaye kaleme almıştır. 1965 yılında “Yorgo” adlı eseriyle Sait Faik Hikaye ödülü kazandı. Emekli olarak yerleştiği Kuşadası’nda 1980 yılında vefat etti. MACİT GÖKBERK, Prof Selanik, 1908-1993 Filozof, Dil bilimci. Kurtuluş Savaşı komutanlarından Şükrü Naili Gökberk’in oğludur. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünü bitirdi. Felsefe eğitimine devam ederek Profesör ünvanı kazandı. Eğitimini Almanya’da da sürdürdü. Uzun yıllar üniversite hocalığı yaptı, kitaplar yazdı, talebeler yetiştirdi. İki dönem, toplamda 13 yıl Türk Dil Kurumunun Başkanlığını yaptı. Yabancı dilllerdeki felsefe terimlerini Türkçeye çevirmesindeki başarısı ve hizmeti çok büyüktür. Her yıl adına Felsefe Ödülleri verilmektedir. MAKBULE ATADAN, Selanik. 1885-1956 M. Kemal Atatürk’ün Kız kardeşi, 1912 Balkan Harbi bitiminde Selanik kaybedilince Annesi Zübeyde Hanım ile birlikte Beşiktaş Akaretlerde kiraladıkları eve yerleşti. Cumhuriyetin ilanından sonra Ankara’ya gelerek Çankaya Köşkü yanında yaptırılan Camlı Köşk’te yaşadı. Çok partili sisteme geçiş deneyimi amacıyla, Atatürk’ün Fethi Okyar’a kurdurduğu Serbest Cumhuriyet Fırkasına abisinin teşviki ile girdi. Kısa ömürlü olan bu siyasi parti kapatılınca Makbule Hanım da siyaset ile ilgilenmeyi bıraktı. Aslen Gümülcineli olan, Edirne Milletvekili Mecdi Boysan ile 1935 yılında evlendi. 1948 yılında boşandılar. Abisi ile olan anılarını anlatan iki kitap yazmıştır. Tam dört manevi evlat edinmiştir. Bunlar Mustafa Demir (Sığırtmaç Mustafa), Hatice Mualla (Tunçak), Fikret Avcı, Zeynelabidin Bey. (Hatice Mualla Hanım, Atatürk’ün manevi evladı Abdürrahim Tunçak ile evlenmiştir). 71 yaşında Ankara’da vefat etti, kabri Cebeci Asri Mezarlığındadır. MANASTIRLI HAMDİ (Bakınız; Ahmet Hamdi Martonaltı) MAZHAR OSMAN UZMAN, Prof.Dr. Sofulu, 1884-1951 Tıp Doktoru. 1904 yılında Askeri Tıbbiye mektebini bitirdi. 1908-1911 yılları arasında Almanya Berlin ve Münih kliniklerinde eğitimine devam etti. Gülhane Askeri Hastanesinde hocalık yaptı. Balkan ve 1.Dünya harplerine katıldı. Fransızlara ait Şişli Hastanesine devletin el koyması üzerine bu hastanenin başhekimi oldu. Haydarpaşa Hastanesinin Sinir Hastalıkları mütehassıslığını yaptı. İşgal Yıllarında Toptaşı ve Zeynep Kamil hastanelerinin başhekimliğini yaptı. Bakırköy Reşadiye Kışlalarının hastaneye çevrilmesinden sonra burada Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesini kurarak modern anlamda çalışmasını sağladı. 1941 yılına kadar bu hastanenin Baştabipliğini yaptı, pek çok doktor yetiştirdi, bilimsel kitaplar ve makaleler yazdı. MEHMET ALİ AĞAKAY, Dr. Girit, Hanya 1893 - 1965 Tıp Doktoru, yazar, dilbilimci. İlköğrenimini Hanya'da, ortaöğrenimini İzmir'de tamamladıktan sonra Askeri Tıbbiye'ye girdi. Bu öğrenimi sırasında Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı'nın çıkması nedeniyle, öğrenimini yarıda keserek savaşlara hekim yardımcısı olarak katıldı. Kafkas Cephesi'ndeki yararlıklarından ötürü "Harp Madalyası" ile ödüllendirildi. Savaş sonrası, yarım kalan Tıbbıye eğitimini 1917'de tamamladı. Yükseköğrenimi sırasında Fransızca öğrenerek, çocukluğunda Girit'te öğrendiği Rumca'sına bir ikinci yabancı dil ekledi. 1920 yılında Kurtuluş Savaşı'na katıldı. Hekim olarak çeşitli görevlerde bulundu. Savaş sırasında tifüse yakalandı, bir buçuk yıl kadar bu hastalığın sıkıntılarını çekti ve yine bu hastalık sonucu ayağının aksamaya başlaması nedeniyle, beşinci dereceden harp malûlü sınıfına alındı. Savaş sonrasında İstiklal Madalyası'na hak kazandı. Cumhuriyetin ilan edilmesi ile birlikte Kilis, Tefenni, Bozüyük hükûmet tabiplikleri ile yurdun çeşitli yörelerinde görevlerde bulundu. Bozöyük'e gitmeden önce Bedahat Hanım'la evlendi. Bir oğlu, bir kızı oldu. Ancak oğlunu ortaokul son sınıftayken bir bisiklet kazasında kaybetti.İki yıl sonra da eşini kaybetti. Anadolu'daki görevlerinden sonra İstanbul'da, Gureba Hastanesi göz hastalıkları asistanlığı, Türk Talebe Yurdu müzakereciliği, Besni Trahom Mücadele hekimliği ve İstanbul Yatılı Okullar göz hekimliği görevlerinde bulundu. Bir günlük gazetede, dil üzerine yazdığı yazılarla Atatürk'ün dikkatini çekti. 1936'da Türk Dil Kurumu'na girdi ve Terim Kolu başkanı oldu. 1937 - 1947 yılları arasında, 5. 6.ve 7. Dönem CHP Gaziantep milletvekili olarak TBMM'de bulundu. 1942 - 1962 yılları arasında ise Türk Dil Kurumu Sözlük Kolu başkanlığını yaptı. 1965 yılında Ankara'da vefat etti. Türkçe sözlük ve deyimlerin derlenmesine büyük katkıları olan dilbilimci ve hekimdir. Yazdığı başlıca eserler şunlardır; Türkçe Felsefe Terimlerinin Dil Bakımından Açıklanması Dolayısıyla Bazı Kelime Yapı Yolları (1943), Türkçe Sözlük (1945), Türkçede Mecazlar Sözlüğü (1949), Türkçede Yakın Anlamlı Kelimeler Sözlüğü (1956), Fransızca-Türkçe Sözlük (1962), Atatürk'ten 20 Anı (1963)
MEHMET ALİ AYNİ. Serfice / Manastır, 1868-1945 Öğretmen, yazar, filozof, bürokrat. Serfice Sıbyan Mektebi ve Selanik’te ilk eğitimini aldı. İstanbul Çiçek Pazarı Rüştiyesi ve Yemen / Sana Askeri Rüştiyesinde öğrenim gördü. İstanbul Gülhane Rüştiyesi Mülkiye İdadisinden sonra Mülkiye Mektebini bitirerek devlet görevlerine başladı. Öğretmen ve Maarrif Müdürü olarak, İstanbul Hukuk Fakültesi, Edirne İdadisi, Dedeağaç, Halep ve Diyarbakır’da görev yaptı. Kosova, Kastamonu ve Sinop Mutasarrıflıklarında bulundu. Taiz, Yemen, Ammare, Basra, Karesi, Lazkiye, Elazığ, Yanya, Arnavutluk ve Trabzon Mutasarrıflıkları ve valiliklerinde bulundu. Emekliliğinden sonra İstanbul Edebiyat Fakültesi Felsefe Müderrisliği, Edebiyat Fakültesi Reisliği yaptı. Edebiyat Fakültesi Mecmuasını yayınladı. Çamlıca Kız Lisesinde öğretmenlik yaptı. 1922 yılında Kurucu Meclise girdi. Uzun yıllar İlahiyat Fakültesi, Harp Okulu ve Harp Akademisinde Siyasi Tarih hocalığı yaptı. Yazar olarak 31 Basılı eseri ve ders kitabı mevcuttur. MEHMET ATIF ATEŞDAĞLI Girit, 1876-1947 Asker, Milli Mücadelede 24. Tümen Komutanı ve sonrasında diplomat olarak görevde bulunmuştur. MEHMET BOZIŞIK, Kavala, 1901-1998 İşçi hakları savunucusu, yazar, aktivist, gazeteci. İlk mücadelesini Kavala ve Selanik’te tütün işçilerini örgütleyerek vermiştir. Ölünceye kadar yaşamının büyük bir kısmı cezaevlerinde geçmiştir. İstanbul, Samsun ve İzmir’de TKP örgütlenmelerinde önayak oldu. İşçilerin haftalık ve günlük çalışma saatlerinin kısıtlanması, hafta sonu tatili, sigortalılık gibi işçi hakları için mücadele verdi. MEHMED ESAD SEREZLİ, Serez, (Siroz) 1877 – 1963, Yazar, eğitimci, bürokrat. Serez’in Eslimehatun Mahallesinde doğdu, Babası Serez Müftüsü Fethullah Fehmi efendi, annesi Yusuf Muhlis Paşazade İbrahim Beyin kızı Zekiye Hanımdır. Serez Rüştiyesi ve Serez İdadisinden mezun olduktan sonra devrin önemli hocalarından dersler aldı ve iyi bir eğitim gördü. Serez’de, Muallim Mektebi (Öğretmen okulu) kurulmasında, Modern usullerle eğitim veren “İttihat ve Terakki Mektebi” ile “Yadigar-ı Millet” Mekteplerinin kurulmasına öncülük etti, bu okullarda dersler verdi. 1911 yılında ailece İstanbul’a göç ettiler. İstanbul’da devlet memurluklarında bulundu, Ankara’da Atatürk Devrimleri kapsamında kurulan Diyanet İşleri Başkanlığında, Dini Müesseseler Müdürlüğüne getirildi ve 1943 yılında emekliliğine kadar (65 yaşına kadar) bu göreve devam etti. Eşi Teşrika Hanımdır. Oğlu Avukat Saadettin Serezli (1919 doğumlu) küçük oğlu, ünlü aktör ve tiyatro sanatçısı Metin Serezli dir. (1936 doğumludur) Yukarıdaki Bilgiler, Doçent Dr. Kemal Üçüncü tarafından hazırlanan, “Mehmed Esad Serezli’nin tanıklığında Serez Yöresi Türk Kültür Geleneği” isimli çalışmadan alınmıştır. Yayın 22 sayfadır. M. Esad Serezli kendi el yazısıyla yazmış olduğu 5 adet defterde, Serez’in coğrafyasını, tarihini, burada cereyan eden siyasi olayları, Serez’li tanınmış aileleri ve kişilerini, Serez’in kültürünü, gelenek ve göreneklerini, adetlerini, çalışma hayatını, Serez’in tüm tarihi eserlerini ve mimari yapılarını detaylı olarak anlatmıştır Bu defterler halihazırda Milli Kütüphane Yazma Eserler Bölümünde muhafaza edilmektedir.
MEHMET ESAT PAŞA (BÜLKAT) Yanya, 18 Ekim1862- 2 Kasım 1952 Asker, Büyük dedesi Mehmet Ağa, Özbekistan, Taşkent'ten önce Anadolu'ya fetihlerle birlikte Yanya'ya yerleşmiştir. Dedesi Kaçı (Kaçın ) boyundandır. Sultan 2. Murat tarafından Yanya Mütesellimi olarak görevlendirilmiştir. Babası Yanya Belediye Başkanı Mehmet Emin Efendidir. Kendisi gibi asker olan Mehmet Vehip Kaçı'nın abisi, ünlü sanayici ve iş adamı Arif Kazım Taşkent'in amcasıdır. (Bakınız; Mehmet Vehip Kaçı, ve Arif Kazım Taşkent) Yanya Zosimea İlk Okulunda ilk okulu okudu. Mekteb-i Harbiye'yi (Harp Okulu) MEHMET FAZIL İşkodra, 1889-27 Ocak 1923 Pilot, 1910 Yılında Harp Okulundan mezun oldu, Bristol Hava okulunda eğitimdeyken Balkan Savaşının çıkması üzerine eğitimini bırakarak döndü ve muharebeye katıldı. Çanakkale Muharebelerinde başarı gösterdi. Yeşilköy Tayyare Mektebi Başöğretmenliği yaptı. 25 Ekim 1918 günü İstanbul semalarında 5 İngiliz uçağı ile tek başına hava muharebesine girişti ve onları püskürttü. Uçağı hasarlı ve kendisi ağır yaralı olarak inmeyi başardı. İki ay tedavi gördükten sonra tayyare istasyonunu Yeşilköy’den, Maltepe’ye taşıdı, uçakları Ankara’ya kaçırmaya muvaffak olamayınca Anadolu’ya geçerek Milli Kuvvetlere katıldı. Büyük Taarruza katıldı, Binbaşı rütbesiyle Hava Okulu Başöğretmenliğine atandı, 27 Ocak 1923 günü pilotaj eğitimi esnasında öğrencisiyle birlikte şehit olmuştur. Türk Havacılık tarihinde ilk akrobasi uçuşu yapan ve Dünya Havacılık tarihinde viril hareketini (hiç eğitim görmeden) başaran ikinci pilottur. Kabri İzmir Hava Şehitliğindedir. MEHMET HAYRİ TARHAN Tırnovacık / Malko Tırnovo 1880-1934 Asker, Milli Mücadelede 9. Tümen komutanı olarak görev almıştır. MEHMET İNCİ, Vodina / Fuştan, 1914 - 1980 Heykeltraş. Selanik doğumludur. Babası Vodina Fuştan eşrafından Kozar Ahmet Bey, annesi ise Yenice Gabrişka'lı Ayşe Hanımdır. 1924 yılında aile mübadele nedeniyle Türkiye'ye yerleşti. Mehmet İnci hem Atatürk'e olan sevgisinden hem de annesinin Atatürk'ün kız kardeşi, Makbule Hanımla olan dostluğundan ötürü gençliğinden itibaren Atatürk Heykelleri yapmakla uğraştı. Bu konuda akademi hocaları ile ortak çalışmalar yaptı. Yaşamı boyunca yaptığı pek çok Atatürk heykeli, maskı, rölyefi yurdun pek çok yerinde sergilenmektedir. 1942 yılında kurduğu aile şirketi olan "İnci Heykelcilik" firması 1980 yılında vefatından sonra bugün oğlu Necati İnci ve Torunu Mehmet Savaş İnci tarafından devam ettirilmektedir. Küçük yaşta anne ve babasını kaybetti. Manastır Askeri İdadisini ve 1899 yılında Harbiye’yi bitirdi. Kurmay Mektebini bitirdikten sonra Debre Mutasarrıflığı ve Debre Redif Kıta Komutanlığı yaptı.1906 yılında İşkodra Tuz Kazası kaymakamlığı yaptı. Balkan Savaşına katıldı. 1.Dünya Savaşında Çanakkale ve Suriye Cephelerinde çarpıştı. 1919 yılında Erzurum Müstahkem Mevkii Komutanı oldu. Burada 15.Kolordu ve Erzurum Vali Vekilliği görevlerini de üstlendi. Kısa bir süre Batum Valiliği yaptı. Osmanlı’nın son Batum Valisidir. Kurtuluş Savaşına katıldı. Korgeneral rütbesiyle emekli olduktan sonra Bitlis Valisi, İzmir Valisi ve Trakya Umum Müfettişi olarak hizmetlerde bulundu. İstiklal madalyası sahibidir. MEHMET NURİ ANILMIŞ Filibe, 1876-1954 Asker, siyasetçi. Milli Mücadeleye katılan komutanlardandır. MEHMET NURİ CONKER, Selanik 1882-1937 Asker, bürokrat ve siyasetçi. Milli Mücadelede 41.Tümen Komutanı ve siyasetçi. Üsküp ve Trablusgarp’ta görev yaptı. 1912 de Bolayır muharebelerinde yaralandı. Birinci Dünya harbinde çeşitli birliklere komuta etti. Lahey Ataşemiliteri olarak bulundu. 1920 yılında Ankara’ya gelerek Kurtuluş Savaşına katıldı. Adana valiliği ve Milletvekillikleri yaptı. MEHMET NURİ YAMUT, Orgeneral, Selanik 1890-1961 Asker, Genel Kurmay Başkanılığı yaptı. Milli Mücadele Kahramanlarındandır. MEHMET SUPHİ KULA Manastır, 1881-19 Ekim 1948 Asker, Milli Mücadelede 6. Ve 14. Süvari Tümen Komutanı olarak görev yapmıştır. 1901 yılında Süvari Subayı olarak Harbiye’den mezun oldu. Balkan Savaşı, 1.Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşına Katıldı. 1927 yılında generalliğe terfi etti. 1931 yılında emekli oldu. İstiklal Madalyası sahibi olup, Devlet Mezarlığında defnedilmiştir. MEHMED VEHİP KAÇI, Yanya, 1877 – 1940 Asker. Babası Yanya Belediye Başkanı Mehmet Emin Efendi, annesi Fatma Hanımdır. Çanakkale Savaşında ünlü, 3. Kolordu Komutanı olan Mehmet Esat (Bülkat) Paşanın kardeşidir. Kazım Taşkent’in amcasıdır. (Bakınız Mehmet Esat Bülkat ve Arif Kazım Taşkent). Büyük dedesi Mehmet Ağa, Özbekistan, Taşkent’ten Anadolu’ya ve oradan da Rumeli’ye geçen Kaçı (veya Kaçın) Boyu’nun başında, yörenin fethinde büyük yararlıklar göstermiş ve Sultan 2. Murat tarafından Yanya Mütesellimi olarak görevlendirilmiştir. Çocukluğunda iyi bir eğitim, öğrenim gördü. 1897 yılında İstanbul “Mühendishane-i Berr-i Hümayun” dan sınıfının birincisi olarak mezun oldu. 1900 Yılında Kurmay Mektebini bitirdi ve Yüzbaşı rütbesiyle ilk görev yeri olan Yemen’e tayin oldu. (Yemen 4. Ordu Komutanlığı) 31 Mart Vakasından sonra İstanbul Harbiye Nezaretinde görevlendirildi. 1909 yılında Mekteb-i Harbiye (Harp Okulu) Komutanı oldu. 1912 yılında Balkan Harbinde, abisi Esat Paşa ‘nın emrinde (Mehmet Esat Bülkat) Yanya Savunmasına katıldı ve abisi ile birlikte Yanya’yı başarıyla uzun süre savundu. Yanya’nın kaybedilmesinden sonra 9 ay boyunca Atina’da esir kaldı. Dönüşte Hicaz 22. Fırka Komutanlığına atandı. Çanakkale Savaşında 15 Kolordunun başındaydı. 1916 yılında da 3. Ordu Komutanlığına getirildi. 1918 yılında Trabzon, Hopa ve Batum’un Ruslardan geri alınmasında yararlık gösterdi. Mondros Mütarekesi ile 1. Dünya savaşı sona erince İstanbul’a döndü. İstanbul’un işgal edilmesiyle, işgal kuvvetlerince diğer komutanlarla birlikte Bekirağa Bölüğü’ne hapsedildi. Hapisten tahliye olunca yurt dışına çıktı ve uzun süre Avrupa’da kaldı. Anadolu’da süren Kurtuluş Savaşı’na katılmadı. Yurt dışında, Milli Mücadele karşıtı muhalefet gruplarıyla olan ilişkileri yüzünden Zafer kazanıldıktan sonra Milli Hükümet tarafından vatandaşlıktan çıkarıldı. Uzun süre yurda dönemedi. Ancak İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde çıkarılan af sonrası yurda dönebildi. 1940 yılında İstanbul’da öldü, mezarı Karacaahmet Kabristanındadır.
MEYREM ALACA (Bakınız: DELİ MEYREM) MİRSAD TÜRKCAN, Yenipazar (Novibazar) 1976 Basketbolcu. Şimdi Sırbistan sınırlarında kalan Yenipazar’da dünyaya geldi. Babası Doktor Nusret Bey, annesi Pediatrist doktor Seniya Hanımdır. Alt yapıdan itibaren Türk basketbolcusudur. Net 19 sene süren profesyonel basketbol yaşamında pek çok Türk takımının yanı sıra, ABD, İtalya, Fransa ve Rusya’da basketbol oynamıştır. Ablası Sabina Psikolog, kız kardeşi Emina ise pop müzik sanatçısıdır. Uzun yıllar Türk Milli Takımında basketbol oynadı. Amerika’da NBA takımlarında forma giyen ilk Türk oyuncu olarak da tanınmıştır.
MİTHAT ÖZER, Selanik 1902 – 1940 Grafik Sanatçısı, öğretmen. Ailesi 1924 yılında mübadil olarak Selanik’ten İzmir’e iskan edildi. 6 çocuklu mübadil ailenin en büyük çocuğudur. Babası erken yaşta ölünce ailenin sorumluluğunu üstlendi. İstanbul Sanayi’i-Nefise (Güzel Sanatlar mektebini) bitirdikten sonra Selçuk Kız Sanat Okulunun müzik öğretmenliğini yapmaya başladı. 1925 yılında, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet bursunu kazanarak “Paris Arts Appliques” Akademisi’ne kabul edildi. 1925 – 1931 yılları arasında Paris’te grafik sanatı, illustrasyon ve afiş tasarımı konularında eğitim alarak mezun oldu. Dönüşte İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde öğretmen olarak göreve başladı. 1933 yılında, Türkiye’de ilk defa kurulan Grafik sanatları ve Afiş Tasarımı bölümünü bu üniversite bünyesinde faaliyete geçirdi. 38 yaşında, en verimli çağında hayata veda etti. Kabri Feriköy mezarlığındadır. Sinema sanatçısı Ayhan Işık’ın ağabeyidir. (Bakınız Ayhan Işık / Işıldayan) MUHARREM ATİK, Razgrad / Deliorman 1938 – 17 Temmuz 2007 Güreş Antrenörü. 1938 yılında Hezargrad’da doğdu. (Şimdiki adı Razgrad) Bulgaristan’da Beden Eğitimi Yüksekokulu’nu bitirdi. Sağlık nedenleri nedeniyle 23 yaşında güreşi bırakmak zorunda kaldı. Bulgaristan’da Türk Kökenlilere yapılan baskılar nedeniyle 1971 yılında Türkiye’ye göç etti. Güreş Antrenörü olarak 1989 yılına kadar Türk Güreş Milli Takımını çalıştırdı. Aralıklarla bazı güreş kulüplerinde antrenör olarak görev yaptı. Pek çok güreşçi yetiştirdi. “Güreşte Taktik ve Teknik Kompleler” adında bir eser kaleme almış ve yayınlamıştır. MUHİTTİN ÜSTÜNDAĞ, Sakız Adası, 20. Ekim 1884 - 30 Nisan 1953 Bürokrat, Emniyet Genel Müdürü, İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı, Millet Vekili. MUHTEREM NUR, Manastır 1932-2020, Ses ve sinema sanatçısı. Manastırdaki adı Olga, Türkiye’de aldığı ilk adı Aysel Kısa. Babasız büyüdü, küçük yaşta annesini de kaybetti. Baskılar karşısında 1942 yılında henüz 10 yaşındayken bir kamyonda saklanarak Türkiye’ye kaçırıldı. Eyüp’e yerleşti. Teyze dediği bir kadın tarafından büyütüldü. Dokuma fabrikasında işçilik yaptı, tesadüflerle Yeşilçam’a geçti. Ümit Utku ile kısa bir birlikteliği oldu. Bu sürede Aysel Utku adını kullandı. İlk başrol filmi “Boş Beşik” olup Ödüllü filmlerde başrollerde oynadı. Yeşilçam’da toplam 172 filmde rol almıştır. Ses sanatçısı Müslüm Gürses’in eşidir. MUSTAFA ABDÜLHALİK RENDA, Yanya, 1881-1957, Vali, Bakan, Meclis Başkanı, Siyasetçi. Mülkiye Mektebinden mezun oldu. Rodos İdadisinde öğretmenlik yaptı. Ege Adaları Maiyet memurluğu, Makedonya, Trakya ve Balkanlarda kaymakamlıklar, mutasarrıflıklar yaptı. Bitlis, Halep, Bursa valilikleri yaptı. Bursa valisiyken Damat Ferit tarafından tutuklattırılarak Malta’ya sürüldü. Malta’dan dönünce Konya ve düşmandan kurtarılan İzmir’in ilk valisi oldu. Tam 4 kez Maliye Bakanlığına getiridi, Milli Savunma Bakanlığı ve tam yedi dönem milletvekilliği yaptı. Meclis Başkanlığını en uzun süre yapan kişidir. MUSTAFA ASIM (Yesari Asım Arsoy), Drama, 1900-1992, Udi Bestekar, 250 eseri vardır. Göksel Arsoy’un amcasıdır. Gençliğinde çeşitli işlerde çalıştı, 1930 yılında müzik camiasına girdi, besteler yaptı. Güftelerini genelde kendisi yapmıştır. İstanbul Radyosunda da bir süre çalışmıştır. Babası Berkofça’lı Ömer Lütfi Efendi, 93 Harbinde Drama’ya yerleşmiştir. MUSTAFA DEMİR (SIĞIRTMAÇ MUSTAFA) Varna, 1918-1987 Asker. Varna’dan göç eden yoksul bir ailenin çocuğudur. Yalova’da tesadüfen M. Kemal Atatürk ile karşılaşır. Sıtma hastasıdır, Atatürk himayesine alır, tedavi ettirir, okutur, Kuleli Askeri Lisesi ve 1942 yılında da Kara Harp Okulunu Tankçı Teğmen olarak bitirir, Yüzbaşılığında Rıfgiye hanımla evlenir ve 1954 yılında Makbule Atadan tarafından manevi evlatlığa alınır. Kızı Tacinur Demir’dir, Yalova’da Atatürk ile birlikteki heykelleri 2014 te yapılmıştır. MUSTAFA FEHMİ KUBİLAY, Girit (Doğumu Kozan) 15 Kasım 1906 / 23 Aralık 1930 Devrim Şehidi. Babası Rençber Hüseyin, annesi Zeynep Hanım. Ailenin dördüncü çocuğudur. Ailesi 1902 Yılında Girit’ten İzmir’e göçtü. Aile İzmir’de ancak 5 ay kaldı, Adana Kozan’a yerleşti. Kubilay Kozan’da dünyaya geldi. Sebebi bilinmez ama Adana’nın iklim koşulları ve ekonomik sebeplerden olsa gerek 1912 yılında aile tekrar yollara düştü ve İzmir’e döndü. İzmir’de fazla kalınmadan Aydın’a geçildi. Mustafa Fehmi ilköğrenimini Aydın’da aldı. Babası çocuklarının okullarında başarılı olabilmesi için evde Rumca konuşmayı yasakladı.1919 yılında Aydın Yunan işgaline uğrayınca Antalya’ya yerleştiler. Mustafa Fehmi Antalya’da Öğretmen Okulunda öğretime başladı. 13 yaşındayken, babası Antalya’da öldü. Kurtuluş Savaşı kazanılıp, Yunan işgalinin sona ermesinden sonra aile tekrar İzmir’e döndü. Mustafa Fehmi İzmir Öğretmen Okulu’na devam etti ve mezun oldu. Mezuniyetten sonra Bursa Muallim Mektebi’ne devam etti ve 1926 yılında mezun oldu. Bursa Muallim Mektebinde okurken tarihi kişiliğinden etkilendiği Kubilay adını kullanmaya ve arkadaşları arasında da Kubilay olarak anılmaya başladı. Öğretmenliğinin ilk görev yeri Sultanhisar oldu. 1928 yılında, kendisi gibi öğretmen olan Fatma Vedide Hanım ile evlendi. 10 Mayıs 1929 da oğlu Vedat dünyaya geldi. Vatani görevini yapmak üzere askere alındı ve acemi eğitimini Gaziemir’de tamamladıktan sonra yedek subay olarak Menemen 43. Alay Komutanlığına atandı. Burada askerliğinin yanı sıra öğretmenlik görevine devam etti. 23 Aralık 1930 günü, Menemen’de din sapığı, Derviş Mehmet elebaşılığındaki şeriatçı ayaklanmada, arkadaşları Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki ile birlikte Devrim Şehidi olarak tarihe geçti. Şehit olduğunda eşi Gönen Tuzakçı’da öğretmen olarak görevdeydi. Oğlu Vedat Kubilay 17 yaşından itibaren Nazilli’de yaşadı, Torunu Mustafa Kubilay halen Nazilli’de yaşamaktadır. Fatma Vedide Hanım 1983 yılında, 75 yaşında iken Cumhuriyet Gazetesi yazarı Hikmet Çetinkaya ile bir röportaj yapmış ve aynı yıl içinde vefat etmiş, Erdek mezarlığına defnedilmiştir. Yukarıdaki bilgiler Hikmet Çetinkaya röportajından ve Barış Atagün yazılarından alınmıştır. Menemen Kubilay Anıtı, 1932 yılında, Gazeteci Nadir Nadi önderliğinde başlatılan kampanya sonunda, Ünlü Heykeltıraş Ratip Aşir Acudoğlu tarafından yapılmıştır. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, Selanik, 1881-1938 Cumhuriyetimizin Kurucusu. MUSTAFA NUSRET SUMAN, Prof. Karaferye (Veria), 21.03.1905 / 15.08.1978 Ressam ve heykeltıraş. Ankara, Sıhhiye Meydanı’nda bulunan ünlü “Hitit Güneş Kursu” Anıtını yapan sanatçıdır. Babası Subay olan İsmail Hakkı Bey, Annesi ise ilk profesyonel kadın fotoğraf sanatçısı olarak ünlenen Naciye Hanım’dır. (Bakınız; Naciye Suman). Babasının görevi nedeniyle yaşadıkları Selanik’ten Balkan Harbi sonunda ayrılarak Avusturya’ya gitmek zorunda kalırlar. Fikret adında bir erkek ve Nedret adında bir kız kardeşi vardır. Annesi 9 aylık hamiledir. Macaristan sınırına yakın bir yerde annesi doğum yapar ve kardeşi Mithat trende dünyaya gelir. Savaşın şartları elverdiğinde İstanbul’a dönerler, Beşiktaş’ta bir eve yerleşirler. En küçük kardeşi Hikmet burada dünyaya gelir ancak küçük kardeşleri Mithat ve Hikmet fazla yaşamaz. Birinci Dünya Harbi nedeniyle babası İsmail Hakkı Bey cepheye gider. Savaşın sonuna kadar defalarca cephede yaralanır. Birinde elinin dört parmağını birden kaybeder, diğerinde göğsünden bir diğerinde kasığından yaralanır. Babası 1919 yılında Kafkas Cephesinden döner ancak savaş şartları nedeniyle geçim zorluğu çekerler, annesi Naciye hanım bir büyük gümüş tepsisini satarak sermaye yapar ve evinin bir katını Fotoğraf Stüdyosu haline getirir. Babası İsmail Hakkı Bey Viyana’da fotoğraf sanatına ilgi duymuş, burada fotoğrafçılığı öğrenmiş, eşi Naciye Hanıma da öğretmiştir. Annesinin Beşiktaş’ta açtığı “Türk Hanımlar Fotoğrafhanesi” adlı işyeri kısa sürede ün yapar. Mustafa Nusret 1922 yılında İstanbul Sanayi-i Nefise (Güzel Sanatlar) Okulu’na girdi, Burada Hikmet Onat, İbrahim Çallı ve İhsan Özsoy hocalardan ders aldı. 1929 yılında mezun oldu. Mezun olur olmaz, “Tayyareci Fethi Bey ve Sadık Bey Anıtı” proje yarışmasını kazandı ve ödül olarak Avrupa’ya eğitime gönderildi. Münih ve Paris’te heykel öğrenimi gördü. 1934 yılında “Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’ni” kurma çalışmalarına katıldı. 1943 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne öğretim görevlisi olarak atandı. Profesör unvanı aldı. Anıt Kabir inşaatında, yapılacak olan heykel ve rölyefler için hazırladığı proje birinci oldu. Anıtkabir “İnkılap Kulesi”, “Barış Kulesi”, “Müdafaa-i Hukuk Kulesi” ve “Misak-ı Milli Kulesi” heykel ve kabartmalarını yaptı. 1969 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ne gidip üç sene çalıştı. 20 şehre Atatürk Anıtı yapmıştır. 1978 yılında, Ankara Sıhhiye Meydanı’na yaptığı “Hitit Güneş Kursu’nun” açılış töreni öncesi son kontrollerini yapmaya giderken İzmit yakınlarında geçirdiği trafik kazası sonucunda 73 yaşında yaşama veda etti. MUSTAFA REŞİT BAYDUR. (Bakınız Reşit Galip) MÜFİT KİPER, Manastır, 1912-1974 Tiyatro ve sinema sanatçısı. 1932 yılında “Mucize” adlı tiyatro eseriyle ilk kez sahneye çıktı. 150 den fazla tiyatro oyunu ve piyeste roller aldı. Yeşilçam’da da yüzden fazla filmde roller aldı. 1974 yılında, 62 yaşındayken bir trafik kazası sonucunda yaşama eda etti. Oğlu Mazlum Kiper de seslendirme sanatçısıdır. MÜNEVVER AYAŞLI, Selanik, 1906-1999 Roman yazarı, Gazeteci ve araştırmacı. 1912 Balkan Harbinde Selanik’in kaybedilmesi üzerine ailesiyle İstanbul’a göç etti. Asker olan babasının görevleri nedeniyle çocukluğunun bir kısmı Halep ve Beyrut’ta geçti. Burada Fransızca ve Arapça eğitim gördü. Almanya’da ve Fransa’da “Şark Dilleri” eğitimi gördü. Ankara’da bir Alman şirketinde ve Dışişleri Bakanlığında çalıştı. 1930 yılında Nusret Ayaşlı ile evlendi. 1944 de eşinin ölümünden sonra gazeteciliğe ve yazarlığa başladı. Romanları ve hatıra yazıları ile ünlüdür. NACİ ELDENİZ, Manastır 1875-1948. Asker, siyasetçi, yazar, çevirmen. Harbiye’den mezun olduktan sonra iki yıl Alman Harp Akademisinde kurmay eğitimi aldı. Balkan Harbi, 1.Dünya Harbinde çeşitli cephelerde görev yaptı. Harp Okulunda hoca olarak ders verdi, Atatürk’ün de hocalığını yaptı. 1921 yılında Ankara’ya geçti, yaş ve rütbe mefhumu gözetmeden Atatürk’ün emrinde Batı Cephesinde ve Büyük Taarruzda Tümen komutanı olarak sorumluluk aldı. Kolordu Komutanı olarak görev yaptı. Kendi isteği ile ordudan emekliye ayrıldı. İstiklal Madalyası sahibi olup toplam beş dönem milletvekilliği yapmıştır. NACİYE SUMAN, Üsküp 23.04.1881 / 23.07.1973. Türkiye’nin ilk profesyonel kadın fotoğraf sanatçısı. Salih Paşanın kızı, subay olan İsmail Hakkı Beyin eşidir. Oğlu, Prof Mustafa Nusret Suman ressam ve heykeltıraştır. (Bakınız; Mustafa Nusret Suman), Kızı Nedret Ekşigil ünlü bir modacı, torunu Sevgi Divitçioğlu ünlü bir ressamdır. Eşinin görevi nedeniyle yaşadıkları Selanik’ten Balkan Harbi sonunda ayrılarak Avusturya’ya gitmek zorunda kalırlar. Nusret, Fikret ve Nedret adında üç çocuğu vardır. Kendisi 9 aylık hamiledir. Macaristan sınırına yakın bir yerde oğlu Mithat trende dünyaya gelir. Savaşın şartları elverdiğinde İstanbul’a dönerler, Beşiktaş’ta bir eve yerleşirler. En küçük çocuğu Hikmet burada dünyaya gelir ancak küçük çocukları Mithat ve Hikmet fazla yaşamaz. Birinci Dünya Harbi nedeniyle eşi İsmail Hakkı Bey cepheye gider. Savaşın sonuna kadar defalarca cephede yaralanır. Birinde elinin dört parmağını birden kaybeder, diğerinde göğsünden bir diğerinde kasığından yaralanır. Eşi1919 yılında Kafkas Cephesinden döner ancak savaş şartları nedeniyle geçim zorluğu çekerler, Naciye hanım bir büyük gümüş tepsisini satarak sermaye yapar ve evinin bir katını Fotoğraf Stüdyosu haline getirir. Eşi İsmail Hakkı Bey Viyana’da fotoğraf sanatına ilgi duymuş, burada fotoğrafçılığı öğrenmiş, eşi Naciye Hanıma da öğretmiştir. Beşiktaş’ta açtığı “Türk Hanımlar Fotoğrafhanesi” adlı işyeriyle kısa sürede ün yapar. Hanımlar erkek fotoğrafçıların olduğu stüdyoya gitmekten çekindiği ve rahat poz veremediği, başını açamadığı için Naciye Hanım’a giderler. Fotoğrafları ise çatı katında, eşi Hakkı Bey yıkar ve tabeder. Açılış gününde bile 10 müşterileri olur. Düğünlere fotoğraf çekmeye gider, Sultan Reşat’ın torunlarına fotoğraf dersleri verir. İstanbul işgal edilince eşi İsmail Hakkı Bey harp malulü olduğundan Ankara’ya gidemez ancak Kuvva-i Milliye’de görev alır, Kumkapı’dan Ankara’ya silah, askeri malzeme ve cephane kaçırma işlerini organize eder. Naciye Hanım’da çevresindeki kadınları organize eder, evin bir katını atölyeye çevirir, burada Anadolu’ya göndermek üzere askere çamaşır, çorap, kıyafet imal etmeye başlarlar. Savaş sonrası Beyazıt’ta bir apartman kiralar ve fotoğrafçılığa burada devam eder. Ailece çalıştıkları fotoğrafhane, çocukların büyüyerek okul ve iş hayatına atılması veya evlenmesi nedeniyle kapatılır. Naciye Hanım’da Ankara’ya kızı Nedret Hanım’ın yanına gider. 23 Temmuz 1973 tarihinde vefat eder.
NAZIM Hikmet Ran, Selanik, 1902-1963, Şair, oyun yazarı, romancı ve anı yazarı. Siyasi nedenlerle defalarca tutuklanmış, hapis cezaları almış, yaşamının büyük bir kısmı cezaevlerinde, sürgünlerde ve yurt dışında geçmiştir. NECATİ CUMALI, Florina, Cuma 1921-2001 Yazar, Avukat, Şair. Roman, hikaye, tiyatro eseri, deneme ve günce olarak pek çok edebi eser yazdı. 1923 Mübadelesinde Urla’ ya iskan edildiler. İzmir Atatürk Lisesi ve Ankara Hukuk Fakültesinde okudu. Ege Bölgesinde avukatlık ve memurluklar yaptı. Paris Basın Ataşesi olarak 2 yıl Paris’te bulundu. En önemli roman ve öyküleri “Makedonya 1900” , “Viran Dağlar” ve “Tütün Zamanı” Oyun tarzında tanınmış eseri “Boş Beşik” Film olarak sahnelenmiş olan “Susuz Yaz” sayılabilir. Urla’da çocukluğunu geçirdiği ev “Anı ve kültür evi” olarak ziyaretçilerine açıktır. NECLA NAZIR, İskeçe. 1956 Film Sanatçısı. Küçük yaşta ailesi ile birlikte İskeçe’den göç ederek İstanbul’a yerleşti. İlkokulu Eyüpsultan’da okudu. Hasan ve Fikriye Nazır çiftinin çocuklarıdır. Ekonomik sebeplerden ötürü ortaokulu terk etmek zorunda kaldı. Bir fabrikada işçi olarak çalışırken 1972 yılında, Ses Dergisinin açtığı yarışmayı kazanarak Yeşilçam’a ayakbastı. Romantik ve masum genç kız rolleriyle tanındı. 1976 yılında ses sanatçısı Ferdi Tayfur ile evlendi. Bu evlilikten Tuğçe Tayfun isminde bir kızı vardır. 32 yıllık evlilikten sonra, 2008 yılında eşinden ayrıldı. Yeşilçam’da ve TV de pek çok film ve dizide rol almıştır. NEDRET EKŞİGİL. Prizren, Kosova. 1909- ? Terzi ve modacı. Ailesi Karaferyelidir. (Veria). Babası Asker İsmail Hakkı Bey, Annesi ise Türkiye’nin ilk profesyonel kadın fotoğraf sanatçısı Naciye Suman’dır. (Bakınız: Naciye Suman) 1912 Balkan Harbi sonunda Selanik elden çıkınca, ailece Viyana’ya gider ve bir müddet orada yaşarlar. Savaşın şartları elverdiğinde İstanbul’a döner, Beşiktaş’a yerleşirler. Babası 1.Dünya Harbi cephelerinde çarpışır, defalarca yaralanır. Anne Naciye Hanım geçim zorluğu nedeniyle fotoğrafçılığa başlar. Nedret Hanım 1929 yılında Müzisyen ve Keman sanatçısı Hidayet Ekşigil ile evlendi ve Ankara’ya yerleşti. Hidayet Ekşigil uzun yıllar boyunca Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasında görev almış ve orkestranın başkemancılığını yapmıştır. Nedret Hanım’da Ankara’da terzi ve modacı olarak uzun yıllar çalışmıştır. Abisi Mustafa Nusret Suman ise ünlü bir heykeltıraş olarak Anıt Kabir heykel ve kabartmalarını yapmıştır. (Bakınız; Mustafa Nusret Suman) Kızı Sevgi Ekşigil Divitçioğlu ise ünlü resim sanatçısıdır. NEFİZE ÇETİN ÖZSOY. Kırcaali / Çiftlikköy, 1984 – 2016 Polis. 1989 yılında, henüz 5 yaşındayken ailesi işe birlikte Edirne’ye göç etti. İlk ve orta eğitimini Edirne’de tamamladı. Annesi Hafize Çetin, babası ise Süleyman Çetin dir. Çanakkale 18 Mart Üniversitesinde yüksek öğrenimini tamamladı. Öğretmen olarak ataması yapılmadığı için polislik mesleğini seçti. 2013 yılında İstanbul’da görev başında iken, Sultanahmet Camii avlusunda bir canlı bombayı tespit ederek etkisiz duruma getirmesiyle tanındı. Kendisi gibi polis olan Cumhur Özsoy ile evlendi. 2012 yılında kızı Elif dünyaya geldi. 9 Haziran 2016 günü, Mardin Midyat’ ta görev başında iken PKK terör örgütünün tuzaklı bombasının infilak etmesi sonucu şehit oldu. Kabri Edirne’ dedir. NEHAR TÜBLEK, Manastır 1924-1995 Karikatürist, mizah ustası. 1925 yılında ailesi ile Türkiye’ye göç etti. Kabataş Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okudu. Pek çok dergi ve gazetede sayısız karikatürleri yayınlandı. Yurt içi ve dışında sayısız ödüller kazandı. NEVESER KÖKDEŞ, Drama, 1904-1962 Besteci, Babasının memuriyeti dolayısıyla Drama’da doğdu. Muhlis Sabahattin Ezgi’nin kız kardeşidir. Babalarının ölümü üzerine, “Seniye-i İrade” ile Selanik’e yerleştiler. İlk Müzik eğitimini burada aldı. Balkan Harbi sonunda İstanbul’a taşındılar. 16 yaşında evlendi, iki sene sonra, teğmen olan eşi Kurtuluş Savaşında şehit oldu. Tüm yaşamını müziğe adadı. 1000 civarında beste yapmış ancak ölümünden önce tüm güfte ve bestelerini yaktırmıştır. Birbirinden güzel ve meşhur, ancak 100 civarında eserinin notaları günümüze kalmıştır. NEZİHE VİRANYALI, Vidin 1925-2004 Pilot. İlk kadın pilotlarımızdandır. Sabiha Gökçen tarafından yetiştirilen ilk dört kadın pilotumuzdan birisidir. Sabiha Gökçen’in uçarak gerçekleştirdiği Balkan Turu esnasında Sofya’da yaptığı gösterilerden etkilenerek pilot olmak üzere Ankara’ya geldi. Türkkuşunda önce paraşüt ve arkasından planör eğitimi aldı. Daha sonra Sabiha Gökçen tarafından pilot olarak eğitildi. 1955 yılında Hollanda ve Almanya’da gerçekleştirilen uluslararası paraşüt gösteri ve müsabakalarına paraşütçü olarak katıldı. Burada tanıştığı efsanevi kadın pilot Jacqueline Cochian tarafından Amerika Birleşik Devletlerine davet edildi. Aldığı özel bursla Tenesse Üniversitesinde Sivil Havacılık Okulunu bitirdi. 1959 Yılında Bağdat’ta düzenlenen uçuş gösterilerine pilot olarak katıldı. Öğretmen pilot olarak uzun yıllar görev yaptığı Türk Hava Kurumunda yüzlerce pilot yetiştirdi. Türk Hava Kurumundan emekli oldu. Almanca, İngilizce, Bulgarca ve Rusça dillerini mükemmel konuşur ve yazardı. 1940 yıllarında, Ankara’da özel otomobili olan modern bir kadındı. NİZAMETTİN NAFİZ TEPEDELENLİOĞLU, Taşoz Adası, Gazeteci, 1901-1970 Milli Mücadeleye katıldı, Hakimiyet-i Milliye gazetesi yazarlığı yaptı. Deniz Harp Okulu, Hukuk Fakültesi ve Yüksek Ticaret Okullarında eğitim gördü. “Kara Davut” romanıyla tanındı. NÜZHET HAŞİM SİNANOĞLU, Kavala 1896 – 1940. Diplomat, gazeteci, yazar. Büyükbabası Deli Sinan Paşa Rumeli’de uzun yıllar Devlet hizmetinde bulundu. Babası tütün ticareti yapan Hasan Bey’dir. Hasan Bey, sigara fabrikası kurmak amacıyla Almanya’ya yaptığı ziyaret sırasında tanıştığı bir Alman hanım ile evlendi. Hanımı evlenince Fatma ismini aldı. Nüzhet Haşim ve Ayşe isminde iki çocukları oldu. Nüzhet Haşim Selanik’te eğitim gördü. 1912 yılında Balkan Harbi sonunda aile İstanbul’a göç etti. Almanca, Yunanca, Latince ve Fransızca dillerine hakim olan Nüzhet Bey, eğitimini tamamladıktan sonra Galatasaray Lisesinde Edebiyat ve Fransızca öğretmeni olarak ders vermeye başladı. İlk eşi Saime Hanım ile evlendi. Bu evlilikten sırasıyla, Samim, Suat, Aydın ve Vuslat isminde dört çocuğu dünyaya geldi. İstanbul’un İngilizler tarafından işgali üzerine evinin bodrumunu matbaaya dönüştürdü ve Türkeli Gazetesini çıkardı. İşgal aleyhtarı olan gazete nedeniyle İngilizlerce hakkında tahkikat başlayınca gizlice İnebolu’ya geçti ve çalışmalarına burada devam etti. TBMM Hükümetini destekleme amacını güden Almanca ve İngilizce makaleler yazıp bunları gizlice Avrupa Gazetelerine aktarmaya başladı. Kurtuluş Savaşının kazanılmasından sonra Hariciye Vekaleti (Dış İşleri Bakanlığında) çalışmaya başladı. Bulgaristan’da yaşayan Türklerin örgütlenmesi gayesiyle Atatürk tarafından Konsolos olarak görevlendirildi. Bulgaristan’da Türklerin yoğun olarak yaşadıkları Deliorman Yöresinde özerk bir Türk Bölgesi kurulması amacıyla gizli bir çalışma yürüttü ve bu amaçla Deliorman Gazetesini çıkardı. Bir süre sonra Bulgarlar kendisini “Persona non Grata / İstenmeyen Diplomat” ilan ettiler ve mecburen Ankara’ya geri döndü. Ankara’da Dış İşlerinde çalışmaya devam etti. Bu defa Atatürk tarafından bizzat İtalya’ya Bari Konsolosu olarak gönderildi. Amaç, Türkiye üzerinde emelleri olan Faşist İtalyan yönetimini ve Mussolini’yi yakından takip ve kontrol etmekti. Mussolini Bari’de kurduğu radyo istasyonundan Türkçe olarak faşizm propagandası yaptırıyordu. Nüzhet Haşim İtalya ve Mussolini hakkında tüm haberleri, bilgileri ve raporları düzenli olarak Atatürk’e gönderdi. Bu görevi esnasında “Faşizm ve Onun Devlet Sistemi” isimli bir kitap yazdı. Bu kitap Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) tarafından “1000 Temel Eser” kapsamında yayınlandı. İlk eşi Saime Hanım’dan boşandıktan sonra Rüveyde Hanım ile evlendi. Rüveyde Hanım ilk kadın gazetecilerimizden biridir. Basın Yayın Genel Müdürlüğünde çalıştı. Bu evlilikten Oktay Sinanoğlu ve Esin Afşar Sinanoğlu dünyaya geldi. (Bakınız; Oktay Sinanoğlu ve Esin Afşar Sinanoğlu) İkinci Dünya Harbi çıkınca aile İtalya’dan Ankara’ya döndü. Ankara’da tekrar Hariciye Vekaletinde çalışmaya başladı. Bu arada yazın hayatına da devam etti. 25 Ekim 1940 günü iş çıkışında kitap basımı için çalıştığı matbaaya uğradı ve burada 44 yaşındayken kalp krizi geçirerek yaşama veda etti. Geride 12 yazılı eser ve tercümeler bıraktı. İlk eşinden olan çocukları; Samim Sinanoğlu Profesör olmuş ve Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesinin Latince Kürsüsünü kurmuştur. İkinci çocuğu Suat Sinanoğlu da Profesör olarak ve Aydın Sinanoğlu da Avrupa Konseyinde diplomat olarak uzun yıllar değerli hizmetlerde bulunmuştur. Vuslat ise küçük yaşta yaşama veda etmiştir. OKTAY SİNANOĞLU, Prof. Kavala, Doğumu İtalya / Bari. 25 Şubat 1935 -19 Nisan 2015 Bilim Adamı. Babası, Nüzhet Haşim Sinanoğlu bir tütün tüccarının oğlu olarak Kavala’da doğmuş ve Selanik’te iyi bir öğrenim görmüştür. (Bakınız Nüzhet Haşim Sinanoğlu). Annesi Rüveyde Hanım ise genç cumhuriyetimizin ilk kadın gazetecilerindendir. Fransa Jan d’Arc okulunu bitirmiş, çevirmen ve yazar olarak uzun yıllar Ankara’da Basın Yayın Genel Müdürlüğünde çalışmış ve Akşam Gazetesinde köşe yazıları yazmıştır. Oktay Sinanoğlu ilk ve orta öğrenimini Ankara’da tamamladı. Ankara Maarif Kolejinden mezun oldu. 17 yaşındayken üniversite bursu kazanarak Amerika Columbia Üniversitesine girdi. Gidişte yanında sadece 20 Dolar para olduğunu ve annesinin de cebinin içine, o zaman 5 TL değerinde olan bir altın diktiğini kendi hatıralarından okuruz. Okula başlayınca kendi isteğiyle sınava alındı ve ilk iki sınıfın sınavlarını vererek okula üçüncü sınıftan başladı. Columbia Üniversitesinde son sınıfta Berkeley Üniversitesine geçti ve bölümünün birincisi olarak mezun oldu. Okul bitince, yüksek lisans için başvurduğu MIT bursunu kazandı ve burada iki yıllık mastır programını sadece 7 ayda tamamladı. Bu üniversitelerde ders verdi. Berkley Üniversitesinde doktorasını tamamladı ve Yale Üniversitesinde 26 yaşındayken profesör unvanını aldı. Harward Üniversitesinde dersler verdi. Türkiye’ye döndükten sonrada ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitelerinin kuruluşlarında görev aldı. TÜBİTAK kuruluşunda çalıştı. Pek çok ulusal ve uluslararası üniversitede dersler verdi. TIME dergisinde kapak oldu, iki kez dalında NOBEL ödülüne aday gösterildi. Ancak tüm ısrarlara karşın istenen evraklarını Nobel Komitesine göndermedi, bu kuruluşu siyasi amaçlar güden bir kuruluş olarak niteledi. Türk Diline önem vererek, bilim dili olarak tüm okullarımızda, üniversitelerimizde Türkçe’nin kullanılmasını savundu. Yabancı kelimelerin ve terimlerin dilimizden atılmasını ve teknik terimlerin Türkçeleştirilmesini savunan kitaplar yazdı. Esin Afşar Sinanoğlu’nun abisidir. (Bakınız Esin Afşar Sinanoğlu). OSMAN KİBAR, Selanik 1909-1986 Siyasetçi, Sanayici, İzmir Belediye Başkanı, Efsane Başkan. Tüm İzmir yollarının asfaltlanması için gayret gösterdi. Bu nedenle lakabı “Asfalt Osman” olmuştur. ÖMER FAHRETTİN TÜRKKAN, Rusçuk, 1868 – 22 Kasım 1948. Asker, Devlet adamı. Medine Müdafaii. 1877-1877 (93 Rus Harbi) sonunda, çocuk yaşta ailesiyle birlikte İstanbul’a geldi. Harp Okulunu sınıfının birincisi olarak bitirdi. 1891 yılında Kurmay Yüzbaşı olarak Harp Akademisinden mezun oldu. Balkan Savaşı ve 1. Dünya Savaşında çeşitli birliklere komuta etti. Musul’da 12. Kolordu Komutanlığı yaptı, 1915 yılında 4. Ordu Komutan Vekilliğine getirildi. Daha sonra Cemal paşa tarafından Medine Hicaz Seferi Kuvvetler komutanlığıyla görevlendirildi. İngiliz kışkırtmasıyla başlayan Arap İsyanı nedeniyle anavatandan hiçbir yardım ve destek alamadan Medine’yi uzun süre savundu. Medine İngilizlere teslim olmadan önce buradaki tüm kutsal emanetleri ve Osmanlı hazinesini özel bir muhafız birliği komutasında özel trenle İstanbul’a gönderdi. İngilizler tarafından esir alındı, önce Mısır arkasından Malta Adasına esir kampına gönderildi. 1921 yılında esaret sona erdikten sonra Ankara’ya gelerek Milli Kuvvetlere katıldı. Güney Cephesi Komutanlığına getirildi. Ankara Anlaşması imzalandıktan sonra 9 Kasım 1921 yılında Kabil Büyükelçiliğine atandı. 1936 yılında orgeneral rütbesiyle emekli oldu. 1948 yılında tren yolculuğu esnasında Eskişehir’de kalp krizi sonucu, 80 yaşında vefat etti. PERTEV NAİLİ BORATAV, Prof. Darıdere (Zlatograd) 1907-1998 Yazar, siyasetçi folklor ve Türk Halk Edebiyatı araştırmacısı. İstanbul Erkek Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesini bitirdi. 2000 Masal, 40 Halk Hikayesi, çocuk oyunları, türküler, şarkılar, fıkralar, şiirlerden oluşan zengin bir arşiv kurmuştur. “Köroğlu Destanı” ile ünlüdür. Çocukluğunun geçtiği Mudurnu’da adına bir kültür evi mevcuttur. RAİF DİNÇKÖK, Selanik / Doyran, 1912-1994 Sanayici ve işadamı. 1912 yılında, Balkan Harbi sonunda, göç yollarında dünyaya geldi. İstanbul Ticaret Lisesinden mezun oldu. 1934 yılında Ticarete başladı. 1943 yılında İstanbul Sultanhamam’da iplik ve kumaş ticaretine başladı. İstanbul Sanayi Odasının kuruluşunda görev aldı. Aksu iplik ve dokuma fabrikasını kurdu. Dinarsu, Aksa, Ak kimya, Ak enerji tesislerini hizmete geçirdi. 1999 yılında Devlet Üstün hizmet Madalyasıyla ödüllendirildi. Sanayici Ali ve Ömer Dinçkök’ün babasıdır. RECAİ GÜRELİ, Manastır. 1870-1960. Asker, bürokrat, siyasetçi. Askerlikten ziyade yönetici ve bürokrat kimliği ile öne çıkmıştır. Kandıra, Fatsa, Ünye, Merzifon, Köprü, Malkara, Saray, Kemaliye ve Ödemiş kaymakamlıkları yaptı. Tokat, Muğla ve Balıkesir valilikleri yaptı. 7 ve 8. Dönem milletvekillikleri ile mecliste bulundu. Kaymakam ve vali olarak görevi süresince yöre halkının ve çiftçinin refahı ve eğitimi için çaba göstermiştir. Görev yerlerinde seyyar sinema gösterileri yaptırmış, hastaneler, okullar, kütüphaneler açılmasını sağlamış, çiftçilere arıcılık, tavukçuluk ve ziraat kursları açtırmış, tarım kooperatifleri kurulmasına öncülük etmiştir. REFET BELE (Bakınız, İbrahim Refet Bele) REFİK ŞEVKET İNCE, Polihilit / Midilli Adası, 1885-1955 Siyasetçi, bakan, milletvekili REMZİYE HİSAR GÜRSEY, Prof.Dr. Üsküp, 1902-1992 Bilim kadını, Kimyager, öğretmen. İstanbul Darülfünun’da fen eğitimi alan ilk Türk kadınıdır. Kimya eğitimi aldı, uzun yıllar pek çok okulda kimya öğretmeni olarak görev yaptı. Öğretmen olarak atandığı Bakü’ de görev yapan Dr. Yüzbaşı Reşit Süreyya Gürsey ile tanıştı ve evlendiler. Ünlü Bilim Adamı Fizik Profesörü Feza Gürsey ile ünlü Bilim Kadını Psikiyatrist Deha Gürsey’in annesidir. Paris Sorbonne Üniversitesinde doktora yaptı. Bu bölüme kabul edilen ilk kadın öğrenci olarak ünlendi. Uzun yıllar İTÜ’ de öğretim görevlisi olarak ders verdi. “Tübitak Hizmet Ödülü” aldı. REŞAT D. TESAL, Selanik, 1911, Hukuk Doktoru. Dekan, Akademisyen. LMV Kurucu Üyesi. ”Selanik’ten İstanbul’a Bir Ömrün Hikayesi” adlı eseri mevcuttur. Babası Ömer Dürrü Tesal, Yunanistan’da iki dönem azınlık milletvekili olarak görev yapmıştır. Mübadele’de Türkiye “Mübadele Komisyonu” Başkanlığı yapmıştır. REŞAT FUAT BARANER, Selanik, 1900 – 1968 Çevirmen, siyasetçi. Atatürk’ün teyzesinin oğludur (Kuzenidir) “Fosforlu Cevriye” Romanının kahramanıdır. Balkan harbinden sonra ailece İstanbul’a geldiler. Okul hayatının bir kısmında Ankara’da kuzeni Mustafa Kemal Atatürk’e misafir olmuştur. Öğrencilik yıllarından itibaren siyasete ve sosyalist düşünce akımına ilgi duydu. Türkiye Komünist Partisinin öncü düşünce ve eylem adamı olarak bilinir. Yaşantısının büyük kısmı soruşturmalar, tutuklamalar ve hapis hayatı ile geçti. Yazar Suat Derviş Hanım ile evlendi. Suat Derviş’in dördüncü eşidir. Suat Derviş’in kaleme aldığı “Fosforlu Cevriye” eserinin kahramanıdır. Yaşamı boyunca Atatürk’ün kuzeni olduğunu hiç kimse bilmedi. Bu durumunu kullanıp bundan istifade yoluna gitmedi. Bir tutukluluğu esnasında, kimlik kontrolünde Atatürk’ün kuzeni olduğu açığa çıktığında, “ -Bir şey değişmedi ama o andan sonra hiç değilse anama küfretmeyi bıraktılar” diyerek işi mizaha dökmüştür. REŞİT GALİP, Dr. Rodos 1893-1943 Asker, Balkan Harbi Gazisi, Mübadele Komisyonu Üyesi, Yazar, Siyasetçi, Üç Dönem Aydın Milletvekili, Milli Eğitim Bakanı, “ANDIMIZ” yazarı. Tam adı Mustafa Reşit Baydur olup Üniversite Reformunu gerçekleştirmiştir. Büyükelçi Hüseyin Ragıp Baydur’un kardeşidir. (Bakınız Hüseyin Ragıp Baydur) RIZA AKKOYUN, Pikova Köyü / Kılkış 1873-1958 Örnek Mübadil. Çiftçi. (Bu çalışmayı yapan bendenizin dedesi olarak, yüksek müsaadelerinizle ve anısına hürmeten listeye ilave ediyorum). İlk olarak 1912 Balkan Harbinde, sonradan 1923 Mübadelesinde, ailesinin başında tam iki defa göç yollarına düşen ve salimen ailesini Babaeski / Karahalil Köyünde yeni yurduna yerleştiren, yurda dürüst ve faydalı evlatlar ve torunlar yetiştiren, çalışkan, yurtsever, örnek mübadil. SABAHATTİN ALİ, Eğridere – Gümülcine 1907-1948 Yazar, şair, gazeteci, öğretmen. Kimi yazılarında Ali Rıza Çelik takma adını kullanmıştır. Edebiyat öğretmeni olan Ali Canip Bey sayesinde edebiyata ilgi duydu. Öğrenciliği esnasında siyasete ilgi duydu, üniversite gençliğinin örgütlenmesine önayak oldu, Türk Talebe Birliği Başkanlığı yaptı. Öğretmen olarak eğitimini tamamladıktan sonra devlet bursuyla Almanya’ya dil eğitimine gönderildi. Dönüşte okullarda Almanca Öğretmeni olarak görev aldı. Ancak kısa bir süre sonra komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle devlet memurluğu görevinden alındı. Atatürk’ü öven ünlü şiirini yazdıktan sonra göreve iade edildi. Bu olay sanat ve yazın hayatında eleştirilere yol açtı. Bir süre sonra asılsız ihbarlar, yöneltilen suçlamalar ve komünizm propagandası yapmakla itham edilmesi sonucunda, hapsedileceği zannıyla yurt dışına gitmeye karar verdi. Türkçülük davası nedeniyle Nihal Atsız ile girdiği polemik de bunda etkili oldu. Bugün de tam aydınlatılmayan bir olayla, MİT ajanı olduğundan şüphelenilen Ali Ertekin tarafından Kırklareli’nde Bulgaristan sınırına yakın bir yerde öldürüldü. Yazar Aziz Nesin ile birlikte “Markopaşa” dergisini çıkardı. “Kürk Mantolu Madonna”, “Kuyucaklı Yusuf”, “İçimizdeki Şeytan” en tanınmış yapıtlarıdır. Pek çok öykü, şiir ve “Esirler” adlı bir oyun yazmıştır. SABİHA RIFAT GÜRAYMAN, Manastır 1910-2003 Mühendis. Cumhuriyetin İlk Kadın İnşaat Mühendisidir, İTÜ mezunu, Anıt Kabir inşaatının kontrol mühendisi, Beypazarı KIZ Köprüsü’nün mühendisi, Milli voleybolcu. Kız takımı olmadığı için İTÜ Erkek Voleybol takımı bünyesinde voleybol oynadı. SABİHA SERTEL, Selanik, 1895-1968 Gazeteci, yazar, çevirmen, sosyolog, feminizm öncüsü. 1912 yılında Balkan Savaşı sonunda Selanik’ten ayrılarak İstanbul’a geldi. 1915 yılında Zekeriya Sertel ile evlendi. (Bakınız: Zekeriya Sertel) 1917 yılında ilk kızı Sevim dünyaya geldi. ABD tarafından verilen 12 öğrencilik yükseköğretim kontenjanıyla eşi ve kızı ile birlikte Amerika’ya gittiler. Columbia Üniversitesinde sosyoloji eğitimini tamamladı, bu esnada ikinci kızı Yıldız burada dünyaya geldi. 1923 yılında yurda döndüler. Çeşitli gazete ve dergilerde yazar olarak çalıştı. Çocuk Ansiklopedisi ve Hayat Ansiklopedisinin yazım, basım ve yayınında görev aldı. 1936 yılında Zekeriya Sertel ile beraber TAN gazetesini çıkarmaya başladılar. Tan, Tiraj sıralaması bakımından ikinci büyük gazete durumuna geldi. Ancak sol çizgide olan gazete gerici ve tutucu çevrelerden büyük tepki alıyordu. Nihayet 1945 yılına gelindiğinde siyasilerin kışkırtmaları sonucunda Tan Gazetesi ve matbaası kalabalık bir grup gerici yobaz tarafından basılarak tahrip edildi, yağmalandı. Yayın hayatına son vermek zorunda kaldılar. Can ve mal güvenlikleri kalmadığı ve özgürce fikirlerini yazıp savunamayacakları düşüncesiyle ailece 1950 yılında Paris’e gitti. Oradan Budapeşte, Moskova ve Bakü’ye geçtiler. Yaşamının geri kalanını Bakü’de geçirdi. 1968 yılında Bakü’de yaşamı sona erdi ve orada defnedildi. SABRİ KALKANDELEN, Kalkandelen / Tetova 1862-1943 Kütüphaneci, araştırmacı ve şair. Kurtuluş Savaşı Komutanlarından Tümgeneral Hayrullah Fişek’in dayısıdır. (Bakınız: Hayrullah Fişek) Babası, Mustafa Ruhi Efendi, Makedonya’nın tanınmış Nakşibendi Şeyhlerindendir. Babası ile birlikte Sırplara ve sonra 1877-78 Harbinde (93 Harbi) Ruslara karşı savaştı. 1881 yılında, babası Mustafa Ruhi, Sultan 2. Abdülhamit tarafından sarayda görevlendirilmek üzere İstanbul’a çağrıldı ve tüm aile İstanbul’a geldi. Sabri Bey, İstanbul Yıldız’da Şahzadegan Mektebinde üç yıl eğitim gördükten sonra genç yaşta Devlet görevine atandı. Daha sonra kendisine Yıldız Sarayı Kütüphanesinin sorumluluğu verildi. Meşhur 31 Mart vakasında Yıldız Sarayına giren ve kütüphaneyi talan etmek isteyen Arnavut İsyancıları, bildiği güzel Arnavutça ile ikna ederek kütüphaneyi koruduğu söylenir. 1925 yılına kadar Yıldız Sarayı Kütüphanesinin başında bulundu. 1925 yılında kütüphane İstanbul Üniversitesine nakledildi ve Sabri Kalkandelen 1928 yılına kadar İstanbul Üniversite Kütüphanesinin başında kaldı. Daha sonra da kütüphane Tasnif Heyetinin başında çalışmaya devam etti. 1935 yılında kütüphanede mevcut Divan Eserlerinin açıklamalı kataloğunu hazırladı. Emekli olduktan sonra, görevini kendisi gibi kütüphaneci olan oğlu Nurettin Kalkandelen’e bıraktı. (Doğumu 1902) Nurettin Kalkandelen 1970 yılında emekli oluncaya kadar bu görevi yürüttü. Çok titiz ve özenli çalıştığı, kütüphaneden kitap isteyen Sultan Abdülhamit’e bile makbuz doldurmadan ödünç kitap vermediği ifade edilir. (Not: Yazar Soner Yalçın bir makalesinde Mustafa Ruhi Efendinin, Arnavut ayrılıkçı faaliyetlerinden ötürü İstanbul’a çağrıldığı ancak gelişinin ertesi günü Sultanahmet Meydanında asıldığını, ailenin tekrar Kalkandelen’e döndüğünü yazmıştır. Ailenin İstanbul’da kalıp kalmadığı veya döndükten sonra tekrar İstanbul’a gelip gelmediği üzerinde yeterli bilgi yoktur.) SADETTİN DİLBİLGEN. Markova Susica / Manastır. Filatelist. Atatürk’ün çocukluk arkadaşı, çocuk felci geçirdiği için bir eli ve ayağını tam olarak kullanamadığından ailesi tarafından özel bir eğitimle yetiştirildi. Babası Makedonya’nın büyük çiftlik sahiplerinden biriydi. Balkan Harbinden sonra çiftliklerini ve tüm varlıklarını kaybeden ailesi İzmir’e göç etti. Memurluk yaparak İzmir’de emekli oldu, 1923 yılında Ankara’ya giderek, çocukluk arkadaşı Atatürk’ü ziyaret etti, O’nun yakın ilgi ve alakasını gördü. Filatelist olarak ün kazandı. İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’in pul değiş tokuşu yaptığı çok nadir kolleksiyonerlerden birisidir. (Kesin doğum ve ölüm tarihleri öğrenilememiştir) SALİH AKGÜL, Sancak, Sjenica, 1946 Sanayici, İş adamı. Dedesi, 1912 Balkan Harbini yaşadıktan sonra, Sırbistan sınırlarında kalan yurdunu terk ederek 1924 yılında Türkiye’ye göç etmek üzere ailenin tüm mal varlığını satar ancak göç girişimi başarısız olur. Bosna Hersek’ e yerleşirler. Türkiye ile yapılan göç anlaşmasıyla 1955 ile 1961 yılları arasında pek çok aile Türkiye’ye göç ettikten sonra göç durdurulur. Aile ancak 1963 yılında Türkiye’ye göç etmeyi başarır. 8 Mart 1963 günü, Sirkeci garında trenden indiklerinde amcakızları kendilerini karşılar ve böylece yeni yaşamları başlar. Salih Akgül 17 yaşındadır, Akşam Sanat okuluna yazılır, 4 kardeş hemen buldukları ilk işe girerek çalışmaya başlarlar. Salih Akgül Elektrik motorları imal eden bir atölyede başarılı olur, şirketin Kalite Şefliğini üstlenir. Ancak ucuz ithalat serbest bırakılınca üretim durur ve çalıştığı işte faydalı olamayınca işten ayrılır. 16 metrekarelik bir atölyede kendi işini kurar. Çocuk arabaları ve çocuk bisikletleri imaline başlar. Bu atölye yetmeyince 300 metrekarelik eski evlerini atölyeye dönüştürür. İlk şirketini 1975 yılında Salko Bisiklet adıyla kurar. İlk yılında ancak 250 adet bisiklet üretir, ancak bunun 125 adedini satmaya muvaffak olur, 125 adedi elinde kalır. 1978 yılında katlanır bisiklet üretimine başlar. 1984 yılında ziyaret ettiği Eski Yugoslavya’da bir bisiklet fabrikasını gezer, Pinokyo marka bisikletler üreten, 17,000 metrekare kapalı alana sahip bu tesisin bir benzerini Türkiye’de kurmaya karar verir. İstanbul Arnavutköy’de, 16,000 metrekare kapalı alana sahip yeni fabrikasını kurar. 1993 yılında Eski Yugoslavya Cumhuriyetine ilk bisiklet ihracatını yapar. Günümüzde, günlük 600 adet, yıllık 150.000 adet olan üretim kapasitesiyle Salcano marka bisiklet üretmekte ve bunun 100.000 adedini ihraç etmektedir. Amerikan ordusu ve pek çok Avrupa ülkesine satış yapmaktadır. SALİH BOZOK, Selanik 1881-1941 Asker, Atatürk’ün başyaveri ve çocukluk arkadaşı. Atatürk’ün sırdaşı ve Zübeyde Hanım’ın manevi evladıdır. Askeri okuldan başlayan arkadaşlıkları Atatürk’ün vefatına kadar devam etti. Atatürk’ün ölümü üzerine başına tabancayı dayayıp intihar edecek kadar O’na bağlıydı. Ölmedi, üç sene daha yaşadı. SALİH OMURTAK, Selanik 1889-1954, Asker, Genel Kurmay Balkanı, Milli Mücadele Kahramanı. SAMİM BİLGEN, Selanik. 1910 – 2005 Hukukçu, Öğretmen, Besteci, Müzisyen. Selanik’te Müzisyen bir ailede büyüdü, annesinden piyano dersleri aldı, Lise eğitimini Haydarpaşa Lisesinde tamamladıktan sonra İstanbul Hukuk Fakültesinden Mezun oldu. Okul ile müzik eğitimini birlikte yürüttü. İstanbul Belediye Konservatuarını bitirdi. Fakülte eğitimiyle eş zamanlı olarak liselerde müzik öğretmenliği yaptı. Halkevlerinde müzik ve piyano öğretmenliği yaptı. Hasan Ferit Alnar ve Cemal Reşit Rey yönetimindeki orkestralarda keman sanatçısı olarak görev yaptı. Devlet bursu kazanarak ABD’ ne gönderildi ve Harward Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olarak yurda döndü. 1936 yılından 1985 yılına kadar, aralıksız olarak 49 yıl devlet hizmetinde, Danıştay Raportörü, Bayındırlık Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü yaptı. Bu görevlerinin yanı sıra müzik çalışmalarına da aralıksız devam etti. Pek çok operet, sahne müziği, şan ve piyano eserleri, basılmış yapıtlar ve kardeşi Tarık Rona ile birlikte tangolar besteledi. (Bakınız: Tarık Rona) 1933 yılında, Ankara Ziraat Mektebi öğrencilerinin rol aldığı Othello Oyununu hazırladı, sahneledi ve müziğini yaptı. Oyunu Halk Evinde izleyen Mustafa Kemal Atatürk tarafından, kendisi ve oyunda rol alan öğrenciler tek tek tebrik edildi. Bu oyunun Ankara’nın tüm köylerinde sıra ile sergilenmesi direktifi verildi. Türkiye Kurtuluş savaşını vereli henüz 10 sene olmuştu. SEDAT ALP, Karaferye (Veria) 1913-2006 Hititolog, Arkeolog, Sosyal Bilimci, Akademisyen ve idareci. 1923 yılında çocuk yaşta, ailesiyle birlikte mübadil olarak Anayurda geldi. Yüksek tahsil amacıyla, 1932 yılında, Devlet Bursunu (Atatürk Bursu) kazanarak Almanya Leipzig’e gönderildi. Berlin Üniversitesinde Tarih ve Arkeoloji eğitimini tamamladı, İlk Hititolog unvanıyla Doktorasını da bu okulda 1940 yılında tamamlayarak yurda döndü. Boğazköy’ü keşfetti ve kazılarını yönetti, bilimsel çalışmalar yaptı. Dil Tarih Coğrafya Fakültesinde uzun yıllar hocalık yaptı, Profesör ve Üniversite Rektörü olarak hizmet etti. Ordinaryüs Profesör unvanı aldı. Almanya, İtalya, İngiltere, Japonya ve pek çok ülke üniversitelerde dersler verdi. Türk Tarih Kurumu Başkanlığı yapmıştır. SEDAT NURİ İLERİ, Sakız Adası 1888-1943 Gazeteci, Radyocu, Milli Mücadelenin destekçisi olan “İleri gazetesi” kurucusu, Türk Telsiz Telefon A.Ş. kurucusu. Atatürk' ün Büyük Taarruzda, "Ordular İlk Hedefiniz Akdenizdir, İleri" komutunu verdiğinde yanında bulunan Sedat Nuri, soyadı kanununda "İleri" soyadını almıştır. SELAMİ ATAR, Preveze/Kaleiçi Dernek yöneticisi. 1919-2016 Beş yaşındayken, 1924 yılında Gülcemal vapuruyla Gemlik İskelesine mübadil olarak geldi. 66 yıl boyunca, aralıksız olarak “Körfez Avcılık ve Atıcılık Derneği” başkanlığı yaptı. En eski Bağkur'lu olarak ödül aldı. Preveze'de aile lakapları, "Şeyh Hasanoğulları" idi. Prevezeli son Mübadil olarak anılmaktadır. (yaşam öyküsü için: Bakınız: www.pikovamübadilleri.com Prevezeli son mübadil Selami Atar) SELANİKLİ AHMET EFENDİ, Selanik, 1868 – 1927 Udi, bestekar. Selanik’te dayısının berber dükkanında çırak olarak hayata atıldı. Köklü bir eğitim görme fırsatı olmadı. Udi olarak şöhret yaptı, Selanik Mevlevihanesinde şöhretini pekiştirdi. 1909 Yılında Hareket Ordusuna katılarak İstanbul’a geldi. 700 bestesi mevcuttur. 1921 yılında felç geçirdiği için müzik çalışmalarına zorluklarla devam edebildi. 1927 yılında, henüz 59 yaşındayken İstanbul’da hayatını kaybetti. Ünlü komedyen, tiyatro ve sinema oyuncusu Aziz Basmacı’nın amcasıdır. (Bakınız; Aziz Basmacı) SELÇUK YAŞAR Rodos, 1925, Sanayici ve İşadamı. Babası Rodoslu Durmuş Yaşar, annesi ise Hikmet Yaşar’ dır. Rodos’ta boya ticareti yapan ailesi ile birlikte, 1931 yılında, henüz 6 yaşındayken İzmir’e göç ettiler. İlk ve Orta eğitimini İzmir St. Joseph, Lise Eğitimini İstanbul St. Joseph Fransız Lisesinde tamamladı, 1948 yılında İzmir Ticari İlimler Yüksek okulundan mezun oldu. Kemeraltı’nda boya ticareti yapan işyerlerinde çalışma hayatına atıldı. 1954 yılında babası ve kardeşleri ile birlikte, Türkiye’nin ilk boya fabrikası olan DYO Boya fabrikasını kurarak üretime başladılar. Ege Bölgesi süt üreticilerinin sütlerini pazarlamada sıkıntı çekmeleri, SEK’ in toplama ağının yetersiz olması ve pazar bulunmayınca üretilen sütlerin bozularak ziyan olması nedeniyle gıda sektörüne girdiler. 1973 yılında yapımına başlanan İzmir Pınar Süt tesisleri 1975 yılında tam kapasite ile faaliyete geçti. Tetra Pak kutu üretimi ambalajlarda UHT teknolojisi ile süt üretimine başlandı. Yaşamı boyunca ve kurduğu Eğitim ve Kültür vakfı aracılığı ile pek çok okul yaptırarak eğitimi ve sporu destekledi, spora yatırımlar yaptı, spor kulüplerini destekledi. Yaşar Üniversitesini kurdu. Karşıyaka Spor Kulübünün Onursal Başkanıdır. TÜSİAD ve ESIAD (Ege Sanayi ve iş adamları derneği) kurucularındandır. Danimarka İzmir Fahri Konsolosluğu yapmıştır. Selim Yaşar, Feyhan Yaşar Kalpaklıoğlu ve İdil Yiğitbaşı’nın babalarıdır. SELİM SIRRI TARCAN, Larissa, 1874-1957 Asker, sporcu, mühendis, yazar, öğretmen, Milletvekili, Olimpiyat Komitesi kurucusu ve başkanı. SEYFİ DEMİRSOY, Nasliç, 1920-1974 Sendikacı, Türk İş Konfederasyonu Genel Başkanı, Lakabı Efsane Başkandır. Ailesi 1924 yılında Mübadil Olarak Çatalca’nın Elbasan Köyüne iskan edildi. Babası köyde, Şeytan deresi üzerindeki değirmeni çalıştırdı. İlkokula köyde başladı, Büyükçekmece’de bitirdi. Ortaokulu Silivri’de okudu ve burada Toprak Mahsülleri Ofisinde kantar memuru olarak iş hayatına atıldı. Bomonti Bira Fabrikasına işçi olarak geçtiğinde, Bira Fabrikası İşçileri Sendikasını kurdu ve başkan seçildi. 1957 yılında TÜRK-İŞ Genel Kurulunda İdare Heyeti üyesi oldu. 27 Mayıs 1960 devrimiyle genel başkan Nuri Beşer istifa edince, Başkan Vekilliğine seçildi. 14 Ocak 1974 yılında, ölümüne kadar TÜRK-İŞ Genel Başkanı olarak kaldı. İşçi hakları, işçi çalışma düzeni, işçi eğitimi, işçi sosyal güvenliği ve toplu sözleşme kanunlarının hayata geçirilmesinde büyük gayret ve çalışmaları olmuştur. SITKI ÜKE Selanik, 1876-1941 Asker ve diplomat. Milli Mücadelede 11. Ve 9. Tümen komutanlıkları yapmış, sonrasında diplomat olarak hizmet etmiştir. SÖKELİ CAFER EFE, Girit. 1885 - 19 Temmuz 1919. Kuva-i Milliye Kahramanı. Girit'in elden çıkması üzerine ailece Söke' ye iskan edildiler. Ege Bölgesinin Yunanlılarca işgali üzerine silahlanarak kızanları ile birlikte mücadeleye başladı. Özellikle Mursallı, Ortaklar, Yoran (Didim), Balatçık, Germencik, Uluyol ve Gelse Köydeki Yunan Karakollarına ve Yunan mevzilerine baskınlar düzenledi. Kısa bir sürede 300 den fazla baskın tertiplediği ve Yunan Birliklerine büyük zayiatlar verdirdiği söylenmektedir. 19 Temmuz 1919 günü Germencik Baskını esnasında şehit düşmüş ve rivayete göre şehit düştüğü yerin yakınlarında defnedilmiştir. Yunan kaynaklarında ise cesedinin parçalandığı ve bazı parçaların Yunanistana götürüldüğü yolunda rivayetler vardır. Şehit düştüğü Germencik'te adına bir İlkokul, Söke'de ise adına "Söke'li Cafer Efe Mesleki Teknik Anadolu Lisesi" açılmış olup, Söke' de bir caddeye adı verilmiştir. Adına türküler yakılmış ve yaşamını konu alan kitaplar yazılmıştır. SUZAN KARDEŞ, Priştine / Kosova, 1960 Ses sanatçısı, oyuncu, makyöz. İş Hayatına Hürriyet Gazetesinde başladı. Şan Tiyatrosu sahnelereninde makyaj ve saç tasarımı sorumlusu olarak çalıştı. Aynı görevi 1995 yılından itibaren Beşiktaş Kültür Merkezinde sürdürdü. İş Bankası reklam filminde Haluk Bilginer'e yaptığı Atatürk Makyajıyla tanındı. Sezen Aksu ile birlikte çalıştı, İstanbul'da "Bekriya" isimli bir mekan açarak uzun yıllar işletmeciliğini yaptı. Kendi mekanında mikrofonsuz, akustik olarak Rumeli Türküleri ve eski dönem Bosna sevda türküleri okuyarak tanındı. Sezen Aksu'nun desteğiyle "Bekriya" isimli bir albüm çıkardı. Bazı tiyatro oyunlarında da roller almıştır. SÜLEYMAN ASKERİ, Prizren, Kosova 1884 - 14.4.1915 Asker, Teşkilat-ı Mahsusa' nın ve Batı Trakya Müstakil Hükümeti'nin kurucusu. Bu günkü Kosova Özerk Bölgesinde bulunan Prizren'de dünyaya geldi. 1902 yılında Mekteb-i Harbiye (Harp Okulu) ve 1905 yılında Mekteb-i Erkan-ı Harbiye'den (Harp Akademisi) mezun oldu. İlk göre yeri olan Selanik merkezli 3.ncü Ordu' ya bağlı Manastır'daki birliğine katıldı. Burada İttihat ve Terakki cemiyetine girdi. Filibeli Fadime hanım ile evlendi, Fatma ve Dilek isimli iki kızı oldu. Teşkilat-ı Mahsusa' dan (Milli İstihbarat) Kuşçubaşı Eşref ile yakın arkadaştır. Süleyman Askeri'nin Kız kardeşi de Nuri Conker ile evlenmiştir. 1909 Yılında Bağdat Jandarma Alay Komutanlığına atandı. 1911 yılında M. Kemel Atatürk ile Trablusgarp Savaşına katıldı, 1912 yılında Trabzon Redif (Yedek) Tümeni Kurmay Başkanı olarak Balkan Harbine katıldı. 1914 yılında Irak ve havalisi Kuvvetleri Komutanı olarak İngilizlerle çarpıştı. Şuaybe Muharebelerinde, Osmanlı Kuvvetleri İngiliz Ordusuna mağlup olunca mağlubiyeti gururuna yediremeyerek beylik tabancası ile intihar etti. ŞABAN YILDIZ, Nasliç, (Kozana) 1919-2000 Sendikacı, Siyasetçi. Mübadil olarak küçük yaşta yurda geldi, ailesiyle Çatalca Elbasan’a yerleştiler. İlkokul mezunu. İnşaat işçiliği ile hayata başladı, askerliğini er olarak Ankara Jandarma subay okulunda kütüphane sorumlusu olarak yaptı, burada bol bol okuma ve aydınlanma imkanı buldu. Feshane’de dokuma işçisi olarak uzun yıllar çalıştı, TEKSİF kurucusu ve ilk genel sekreteri oldu. 1949 da bu nedenle işten atıldı. TİP Kurucuları arasındadır. TİP ilk Genel Sekreteridir. ŞADİ ÇALIK, Prof. Kandiye/Girit, 6.12.1917 / 24.12.1979. Heykeltraş. 6 yaşındayken, 1923 yılında, ailesiyle birlikte Kandiye’den İzmir / Urla’ya mübadil olarak geldi. Babası Kandiye eşrafından Çalıkzade Şadi Bey, Annesi ise Hatice Hanım’dır. İlk eğitimini Urla’da tamamladı, 1930 yılında İzmir Amerikan Koleji’ne, 1932 yılında da yatılı olarak İzmir Atatürk Lisesine başladı. 1939 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdi, burada ünlü hoca, Rudolf Belling’in öğrencisi oldu. İzmir Fuarındaki "At başları" heykeli ilk eseridir. 1949 yılında akademiden mezun oldu ve Paris’e giderek eğitimine burada devam etti. Tunç, demir ve ahşap heykeller yaptı. Ülkemizde ilk çelik heykeli yapmıştır. Yakın arkadaşı ve kendisi gibi bir mübadil olan Necati Cumalı’nın kız kardeşi Müfide Hanım ile evlendi. Siren ve Osman isminde iki çocukları oldu. 1952 yılında Anıtkabir'de çalıştı. Aynı yıl, İstanbul Belediye Sarayı için "Halkalar" adlı eserini yaptı. 1954 yılında İzmir Fuarında "Havuz Başında Yatan Kadın" heykelini yaptı. 1957 yılında Aşiyan Mezarlığında Yahya Kemal Beyatlı'nın mezarını tasarladı. 1959 yılında Girasun Adliye Binası önündeki "Adalet" Heykelini yaptı. 1960 yılında İzmir Fuarında "27 Mayıs Devrimi" anıtını yaptı. Akhisar, Bandırma, Ayvalık, Edremit, Burdur, Niğde, Bitlis, Şereflikoçhisar, Sakarya Atatürk Heykelleri eserlerinden bazılarıdır. Yine Eskişehir "Atatürk ve Gençlik" Anıtı da Çalık'ın eseridir. Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde öğretim görevlisi olarak dersler verdi, 1969 yılında doçent, 1971 yılında da profesör oldu. ODTÜ Atatürk Anıtı, İzmir Kültür park heykelleri, İstanbul Belediye sarayı heykel ve süslemeleri eserlerinden bazılarıdır. 1973 yılında Galatasaray Meydanında "Cumhuriyetin 50. yılı Heykelini" yaptı. 24 Aralık 1979 günü, mesleğinin en verimli çağında bir kalp krizi sonucu İzmir’de vefat etti. Kabri Bornova Hacılarkırı kabristanındadır. ŞAKİR ZÜMRE, Varna. 1885 – 1966. Sanayici. İlk Öğrenimini Varna’da yaptı, Lise ve üniversite eğitimini Cenevre’de tamamladı, Cenevre Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Bulgaristan Parlamentosunda, seçilmiş 17 Türk milletvekilinden biri olarak görev aldı. Mustafa Kemal Atatürk Sofya Askeri Ataşesi iken O’nunla yakın dostluk kurdu. Milli Mücadele başlayınca Atatürk’ün isteği ile Ankara’ya silah, cephane ve harp sanayinde çalışacak teknik eleman gönderdi. Kendisi de Ankara’ya gelerek milli harp sanayinin kurulmasına öncülük etti, İstiklal Madalyası sahibidir. Savaştan sonra da ordunun ihtiyacı olan çeşitli silah, uçak bombaları, denizaltı su bombaları, harp mayınları imalatına devam etti, yurt dışına silah ihracatı yapılmasını sağladı. Örnek fabrikalar kurdu ancak Marshall Planı gereğince Amerika’dan silah ve mühimmat alınmaya başlayınca üretimine devam edemedi, fabrikaların kapanmaması için demir döküm soba imalatına başlamak zorunda kaldı. 1966 yılında ölümünden sonra üretim ancak 4 sene daha devam edebildi ve sonunda 1970 yılında tüm fabrikaları tamamen kapandı. Fabrikalarının kapatılması Türk Yerli Harp Sanayii için büyük bir kayıp olmuştur. ŞARIK TARA, Üsküp, 1930 – 2018 İş adamı. ENKA Holding kurucusu. Babası Fevzi Bey ve annesi Mahmure Hanım Rumeli / Makedonya kökenlidir. Annesi Mahmure Hanımın soyu, Sultan Yıldırım Bayezid tarafından Üsküp ve Kosova Bölgesini yönetmekle görevlendirilen Yiğit Bey’e dayanır. Yiğit Beyin torun çocukları olarak Yahya Kemal Beyatlı ile akrabadır. Babası Fevzi Bey ise Karadağ kökenli Hacıhamzic ailesindendir. Soyadı, Karadağ’da bulunan Tara Irmağı ve Tara Dağından gelmektedir. Babası Fevzi Bey tahsilini Üsküp, Beyrut ve Belgrat’ta tamamlamış ve avukat olmuştur. Avukat olarak Sancak Bölgesi ve Güney Yugoslavya’da Yugoslav Kralı nezdinde Türk ve Müslüman halkın temsilciliğini yapmıştır. Manastır’da avukatlık stajını yaparken Mahmure Hanım ile tanışmış ve evlenmiş, bu evlilikten 1930 yılında, Üsküp’te Şarık Tara dünyaya gelmiştir. Şarık Tara Lise eğitimini Şişli Terakki Lisesinde tamamladı. 1949 yılında girdiği İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesinden 1954 yılında mezun oldu. 1957 yılında kurduğu ENKA İnşaat Kolektif Şirketi daha sonra Anonim Şirkete ve 1972 yılında da ENKA Holdinge dönüştü. İş adamı Sinan Tara’nın babası olup 2018 yılında, 88 yaşında vefat etti. ŞAZİYE MORAL, Kırcaali 1903 – 1985 Seslendirme, Tiyatro ve Sinema sanatçısı. Cumhuriyetin ilanından önce sahneye çıkabilen iki kadın sanatçımızdan birisidir. (Diğeri Afife Jale’dir) Darülmuallimat’ta okudu, ilk olarak 1919 yılında “Kırık Kalp” oyunuyla sahne aldı. 1924 te Darülbedayi’ye girdi. 1977 yılında emekli oldu. 200 den fazla tiyatro oyununda ve 60 tan fazla filmde rol aldı. Sinema filmleri seslendirdi. ŞEFİK HÜSNÜ DEYMER; Selanik 1887-1959 Tıp Doktoru. Siyasetçi. 1912 yılında Paris Sorbonne üniversitesinden mezun oldu. Fen ve Tıp Fakültelerini birlikte bitirdi. Polonyalı Leokadya Sternika ile evlendi. Balkan Savaşında ve Çanakkale Savaşında Tabip Yüzbaşı olarak görev yaptı. Doğan kızları Meryem 2. Dünya Harbinde Nazilere karşı savaştı, Varşova direnişinde hayatını kaybetti. TİP Kurucularındandır. Yaşamını sosyalist mücadeleye adadı, bu nedenle uzun yıllar yurt dışında sürgünde yaşadı, 1939 yılında yurda döndükten sonra Tabip Yüzbaşı olarak yedek subaylık yaptı. Faaliyetlerinden ötürü hapis cezaları aldı, Manisa’da sürgündeyken yaşamını kaybetti.
ŞEMSEDDİN SAMİ FRAŞHERİ, Fraşher / Permet, Güney Arnavutluk. 1 Haziran 1850-18 Haziran 1904 Yazar, ansiklopedist, dil bilimcisi, gazeteci ve düşünür. İlk Türkçe roman, ilk Türkçe sözlük ve ansiklopediyi Şemseddin Sami yazmıştır. Arnavutluk’ta tımar sahibi bir aileden olan Halit Bey’in oğludur. Halit Bey’in altı oğlundan üçüncüsü olarak Fraşer’de dünyaya geldi. Kardeşlerinden Naim Fraşheri ve Abdül Fraşheri de Türk ve Arnavutluk tarihinin önemli kişilerindendir. Şemseddin Sami ilk eğitimini Bektaşi Nasibi Baba Tekkesinde gördü. 1859 yılında babası, 1861 yılında da annesi ölünce kardeşleriyle birlikte Yanya’ya göç etti. Orta öğrenimini Yanya’da Zassimaia Skoli Rum Lisesinde tamamladı. 8 yıllık okuldan 7 yılda mezun oldu. Genç yaşlarında Arnavutça, Yunanca, Klasik Yunanca, Fransızca, İtalyanca, Arapça ve Farsça dillerini öğrendi. 1871 yılında İstanbul’a gelerek Matbuat Kalemi Memuru olarak devlet memurluğuna başladı. Devlet memurluğu esnasında gazeteler, dergiler çıkardı, yazarlık yaptı, makaleler yazdı. Rodos Valisi Sava Paşanın maiyetinde Mühürdar olarak görev yaptı. 1874 te, Trablusgarp’a sürgüne gönderildi ve burada Vilayet Gazetesini yönetti. İlk eşi olan Emine Veliye Hanım ile 1894 te evlendi. Bu evlilikten Samiye, Ali Sami, Sadiye ve Sadi isimli dört çocuk sahibi oldu. Eşi Emine Hanım 9 sene sonra vefat edince abisi Abdül Beyin dul eşi olan Belkıs Hanımla evlendi. Abisinin çocukları Mithat ve Emine’nin yetiştirilmesini sağladı. Belkıs Hanımdan İskender adında bir çocukları daha oldu. Oğlu Ali Sami (Yen) GS Futbol Takımının kurucusudur. Yaşamı boyunca Arnavutluk’un Osmanlı’dan ayrılarak bağımsız bir devlet olma fikirlerine karşı çıktı. 1880 yılında, Yıldız Sarayı Teftiş-i Askeriye Komisyonu katibi olarak görev yaptı. Daha sonra 1893 yılında Baş Katip’liğe getirildi. Memuriyeti boyunca yazın ve edebiyat ile ilgilendi. Yazar Daniel Defeo’dan Robinson Kruze ve Viktor Hugo’dan Sefilleri Türkçeye çevirdi. İlk Türkçe yazılan roman olarak kabul edilen “Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat”, Türkçe yazılan ilk ansiklopedi olan “Kamus-ül Alam” ve ilk Türkçe sözlük olan “Kamus-ı Türki” ayrıca Fransızca sözlük “Kamus-ı Fransevi” ve Arapça sözlük “Kamus-ı Arabi” Şemseddin Sami tarafından yazılmıştır. Ağabeyi Fraşerili Abdül Bey ile birlikte, Latin harfleri ile ilk Arnavut Alfabesini ve Arnavutça Gramer kitabını da yazmıştır. Kardeşi Naim Fraşer de Arnavut milli şiirinin kurucusu kabul edilir. 1902 yılında “Kutadgu Bilik” ve 1903 yılında da “Orhun Kitabeleri” Türkçe izahlı çevirilerini yapmıştır. 1904 yılında, henüz üzerinde çalışma yaptığı “Ortaçağ Kıpçakçası” isimli eserini tamamlayamadan vefat etmiştir. Yazdığı “Genel Tarih” kitabı ise hiç yayınlanmamıştır. Vefat ettiğinde Erenköy Sahra-i cedit mezarlığına defnedilmiş, 1968 yılında ailesinin isteği üzerine kabri Feriköy Aile kabristanına nakledilmiştir
ŞERİF GÖREN İskeçe 1944, Film Yönetmeni. Senarist, 1956 yılında burs kazanarak İstanbul Erkek Lisesinde okudu. Erman Film Stüdyosunda çalışmaya başladı. Yılmaz Güney ile birlikte çalıştı. 1993 yılından sonra sektörün yozlaşması nedeniyle yönetmenliği bıraktığını açıkladı. Ancak son bir film daha çekti ve bazı TV dizileri yaptı. Babasına ithaf ettiği “İskeçe 1955” adlı kısa bir film çekti. 37 Film, 5 TV dizisi ve 3 Belgesel film çekmiştir. ŞEVKİ BOZKURT, Dedeağaç, 1889 – 1948 Asker, Kurtuluş savaşı komutanlarından, Topçu subayı olarak 1912 yılında Harp Okulundan mezun oldu. 1. Dünya savaşına katıldı, Önce Doğu cephesinde daha sonra Batı Cephesinde Topçu Subayı olarak Kurtuluş savaşına iştirak etti. Oğlu, Halim Büyükbozkurt da subay olarak uzun yıllar görev yapmıştır. ŞEYH BEDRETTİN, Serez, Ölümünden 500 yıl sonra naaşı Mübadele esnasında, müritleri tarafından yurda getirilerek İstanbul Divanyolu’nda, Sultan Mahmut Haziresine defnedilmiştir. “En yaşlı mübadil” olarak kabul edilir. ŞÜKRÜ NAİLİ GÖKBERK, Selanik, 1876-1936 Asker, Milli Mücadelede 15. Tümen Komutanı ve 3. Kolordu Komutanı olarak göre yapmıştır. 1908 Selanik doğumlu Filozof, Prof. Macit Gökberk’in babasıdır. (Bakınız Macit Gökberk) TAHSİN BANGUOĞLU, Drama, 1904, Milli Eğitim Bakanı, Türk Dil Kurumu Başkanı. TAHSİN ÖZGÜÇ, Prof. Kırcaali, 1916-2005, Arkeolog, akademisyen, dekan. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümünün ilk mezunlarındandır. 1940 yılında mezun oldu, 1942 yılında yüksek lisansını tamamladı, 1944 yılında aynı bölümden arkadaşı olan Nimet Özgüç Hanım ile evlendi. 1945 yılında aynı bölümde kadrolu asistan olarak çalışmaya başladı, 1946 yılında doçent, 1954 yılında profesör oldu. 1969 ile 1980 yılları arasında rektör olarak görev yaptı. 1981 yılında, yaş haddi nedeni ile emekli olduktan sonra YÖK Üyeliği yaptı. Tüm bilimsel akademik çalışmalarında, kazılarda eşi Prof. Nimet Özgüç ile birlikte oldu. Kayseri Kültepe kazılarını eşi ile birlikte tam 57 sene boyunca sürdürdü. Burada 20.000 den fazla çivi yazılı tableti gün ışığına çıkardı. Kayseri Arkeoloji Müzesinin 1965 yılında kurulmasında önder oldu. Türk Tarih Kurumu Şeref Üyeliğine layık görüldü. Kültepe’nin yanı sıra pek kazıda çalıştı, pek çok tarih öncesi uygarlık merkezinin keşfini sağladı. Amerika’nın Princeton, Almanya’nın Saarland ve Münih Üniversitelerinde ders verdi. Yabancı dillerde yayınlanmış 33 bilimsel kitabı vardır. Pek çok uluslararası kongreye katılmış, bilimsel bildiriler, makaleler ve çalışmalara imza atmıştır. Almanya Liyakat Nişanı, Japon Doğan Güneş Nişanı ve Belçika Ulusal Nişanı ile ödüllendirilmiştir. TAHSİN YAZICI, Manastır 1892-1970, Asker, siyasetçi, Kore Türk Tugayı komutanı. 1912 yılında Harp Okulundan Süvari Subayı olarak mezun oldu, Çanakkale, 1.Dünya Harbi ve Kurtuluş savaşlarına katıldı. 1934 yılında ilk defa oluşturulan Tank Birliğinin kuruluşunda görev aldı ve ilk kurulan Tank Taburunun komutanlığını üstlendi. 1949 yılında Tuğgeneralliğe yükseldi. Kore’ye gönderilen, 5000 mevcutlu Türk Tugayının Komutanı olarak bizzat Pusan ve Kunuri muharebelerine katıldı. Kunuri muharebelerinde, gösterilen direnişle, kuşatılmış bulunan Amerikan 8.Ordusu yok edilmekten kurtuldu. Tümgeneralliğe terfi etti ve 1951 yılında görevini devrederek yurda döndü. 1952 yılında kendi isteğiyle emekli olarak DP saflarında siyasete atıldı. X ve XI dönem milletvekili olarak meclise seçildi. 27 Mayıs Devrimi sonunda Yassıada’da yargılandı ve 5 yıl hapis cezası aldı ancak hizmetlerinden ötürü cezası affedildi. İstiklal Madalyası sahibidir. TAMBURACI OSMAN PEHLİVAN, Tırnova, 1847-1942 Tambur virtüözü, ses sanatçısı, derlemeci, güreşçi, gemi kaptanı, bahçıvan ve marangoz. Çok yönlü bir insandır. 93 Harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı Rus savaşında ailesiyle birlikte İstanbul’a göç etti. 13 yaşında saz çalarak müziğe başladı. Zamanının tanınmış pehlivanlarından birisidir. Pek çok Türkü, zeybek, kaşık havası, taksim ve klasik şarkıyı plağa okumuştur. Rumeli Türküleri kaynak kişisi olarak Muzaffer Sarısözen ile birlikte çalışmış ve pek çok eserin notaya geçirilerek repertuara alınmasını sağlamıştır. Atatürk’le ilgili yaşanmış anıları da vardır. İstanbul’da bir gün Müzisyen Rasim Ferit Talay tarafından bir müzik daveti düzenlenir. Atatürk de davete katılır. Program başlayınca iri kıyım bir yapıya sahip ve palabıyıkları ile dikkat çeken Osman Pehlivan’ın kim olduğunu sorar, takdim ederler. Rasim Bey Tamburacı’nın meziyetlerini över. Atatürk insan sarrafıdır, bu kaba görünüşlü adamın aslında çok ince ruhlu sanatkar bir kişi olduğunu anlar. Tamburacı’ya tek başına çaldırtır, söyletir ve eşlik eder. Rumeli türkülerinden birini defalarca tekrarlattırır, hüzünlenir, kendisi de eşlik eder. Kendisini izleyenlerin merakı üzerine; “- Bu anamın türküsüdür ” der. Atatürk, Tamburacı’ya radyoda çalıp çalmadığını sorar, “Hayır” cevabını alır. Sebebini sorar. O tarihte, İçişleri Bakanı’nın yanlış yorumlaması veya işgüzarlığı nedeniyle Şark Musikisi eserlerinin Radyo’da çalınması yasaklanmış ve pek çok sanatkar işsiz kalmıştır. Atatürk bunu öğrenince, “- Tamburacı Osman Radyo’da her gün söyleyecek.” diye emir verir ve İçişleri Bakanıyla görüşerek durumu düzeltir. Radyo yasakları kaldırılır. Osman Pehlivan bu tarihten sonra Atatürk tarafından pek çok kere saz meclislerine davet edilir, kendisine özel ilgi gösterilir, Rumeli Türküleri çaldırılır, söyletilir, Atatürk’ün Tamburacı’ya zeybek çaldırıp oynadığı da bilinir. Bir gün, Florya Köşkünde kurulan bir saz meclisi sonrasında, Atatürk Tamburacı’ya, usulünce 500 Lira mükafat verir, çünkü Tamburacı’nın Suadiye’de borç-harç bir baraka yaptırdığını, parasızlıktan henüz kapı ve camlarını takamadığını ve pencereleri çuvalla örttüğünü, 200 Liraya ihtiyacı olduğunu bir şekilde öğrenmiştir. Not: Yukarıdaki anılar, Gültekin Oransay’ın “Atatürkle Küğ (Atatürk’le müzik)” adlı eserinden alınmıştır. Sayfa 97-98. TARIK RONA Selanik 1912-1988 Yazar, eğitmen, tarımcı. Uzun süre Atatürk Orman Çiftliği Müdürü olarak görev yaptı. Tavukçuluk Enstitüsünün kurucusudur. İlkokul ve Ortaokullar için yazdığı, Yurttaşlık Bilgisi, Tabiat Bilgisi ve Tarım Bilgisi ders kitapları uzun yıllar müfredatta kalmış ve okullarda okutulmuştur. Ünlü hukuk adamı, bestekar ve müzisyen Samim Bilgen’in kardeşidir. (Bakınız Samim Bilgen) Onunla birlikte yaptığı tango eserleri vardır. Türkiye Hayvanları Koruma Derneğinin kurucusu olan Birgül Rona’nın babasıdır. TEVFİK BİLGE Manastır, 1865-1940 Asker, yazar, öğretmen, siyasetçi. Manastır Askeri İdadisinde Tarih öğretmenliği, İdadi Müdürlüğü ve Manastır Topçu Alay komutanlığı yapmıştır. İstanbul’a yerleştikten sonra İstanbul Kız Lisesi ile Kuleli Askeri İdadisinde Tarih öğretmenliği yapmıştır. Diyarbakır milletvekili olarak mecliste bulunmuştur. TUNALI HİLMİ, Dr. Eskicuma / Tirgovişte 1871-1928 Siyasetçi, Gazeteci, Yazar, Devlet Adamı, Milletvekili, Jön Türk Hareketinin önde gelen isimlerindendir. 1877 Osmanlı Rus Harbi (93 Harbi) dolayısıyla, çocuk yaşta ailesiyle birlikte İstanbul’a göç etti. Fatih Askeri Rüştiyesi ile Kuleli Askeri Tıbbiye İdadisinde okudu. Öğrenciyken el yazısıyla yazdığı “Teşvik” isimli Abdülhamit karşıtı gazeteyi çıkardı. Üyesi olduğu Abdülhamit karşıtı cemiyet üyeleri tutuklanınca, Tıbbiye son sınıfta okurken yurt dışına kaçtı. Tıp Eğitimi yarım kaldı, Cenevre Üniversitesi Pedagoji Bölümüne devam etti. İttihat ve Terakki Cemiyetinin Cenevre Şubesini kurdu. Uzun yıllar sürgün hayatı yaşadı. Abdülhamid tarafından ailesine büyük acılar çektirildi. Babası İsmail Efendi sürgüne gönderildiği Musul’da 1899 yılında öldü. Kardeşi Faik Bey askerlikten ihraç edildi. Ortanca kardeşi Şükrü Bey önce Bağdat sonra Basra’ya sürgüne gönderildi ve orada öldü. Büyük kardeşi Fehmi Bey önce Bulgaristan, sonra ABD’ ne kaçarak demiryolu işçisi olarak çalışmak zorunda kaldı. Kini büyüyen Tunalı Hilmi, Mısır ve Paris’te gizli cemiyetin şubelerini kurdu ve örgütledi. 2.Abdülhamit’in tahttan indirilmesinden sonra İstanbul’a dönebildi. 1907-1916 yılları arasında Karadeniz Ereğlisi, Silivri, Bayburt, Ordu, Beykoz, Gemlik kaymakamlıkları yaptı. 1919 yılında son Osmanlı Meclisi Mebusanı’na Bolu Milletvekili olarak girdi. 1920 yılında İstanbul’un işgali üzerine Anadolu’ya geçti. Düzce Ayaklanmasının bastırılmasında ve Karadeniz Ereğlisi’ni işgal eden Fransızlara karşı çarpıştı. Meclis Teşkilat-ı Esasiye Kanunu komisyonunda çalıştı. 1920 Kurucu Meclisinde ve arkasından 1923 ve 1927 seçimlerinde Zonguldak Milletvekili olarak mecliste bulundu. Kadınlara seçme-seçilme hakkı verilmesi, Türkçenin sadeleştirilmesi gibi, zamanının çok ötesinde olan kanun teklifleriyle Atatürk Devrimlerin öncülüğünü yapmıştır. Tüberküloz tedavisi için gittiği İstanbul’da 26 Temmuz 1928 de öldü. Maçka mezarlığına defnedilen naaşı daha sonra vasiyeti üzerine nakledilerek Ankara Cebeci Mezarlığına defnedilmiştir. Ankara’da bir caddeye adı verilmiştir. ULVİ ZİYA YENAL, Selanik, 1908-1993 Futbolcu, Spor Yöneticisi. Balkan Harbinden sonra küçük yaşta ailesiyle birlikte İstanbul’a geldi. Galatasaray Lisesi ve Yüksek İktisat ve Ticaret Mektebini bitirdi. GS Lisesi yıllarında sporla ve futbolla ilgilendi. Hem kaleci hem de forvet olarak oynadı. 10 yıl aralıksız GS forması giydi, 6 kez milli oldu. 9.ncu Olimpiyat oyunlarında, 17 ülkenin katıldığı 1928 Yaz Olimpiyatlarında milli takımımızın kalesini korudu. Galatasaray’dan sonra Gençlerbirliği ve İsviçre’nin Servette Futbol kulüplerinde futbol yaşantısını sürdürdü. Faal futbol yaşamı sona erdikten sonra üç dönem GS Futbol Kulüp Başkanlığı yaptı. TFF Başkanlığı, Tenis Federasyonu Başkanlığı ve Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü görevlerinde bulundu, Akşam ve Tercüman gazetelerinde futbol yazarlığı yaptı. 1943 yılında yayınlanan “Futbol” isimli bir kitap yazmıştır. VEDİA ELGÜN, Selanik, 1922, Türkçe öğretmeni. Lozan Mübadilleri Vakfı Kurucu Üyesi, Birinci kuşak mübadil olup mübadele konusunda yazıları ve söyleşileri mevcuttur. VEHBİ KIPÇAK Servi / Bulgaristan. 1875-1946 Asker. Milli Mücadele komutanlarındandır. 1899 yılında Harp Okulundan Piyade subayı olarak mezun oldu. Balkan Savaşı ve 1.Dünya savaşında muhtelif cephelerde savaştı. 1920 yılında Anadolu’ya geçerek Milli Kuvvetlere katıldı. İstiklal Madalyası sahibidir. 1935 yılında kendi isteğiyle Ordudan emekli oldu. YAHYA KEMAL BEYATLI, Rakofça Çiftliği / Üsküp 1884-1958 Şair, yazar, diplomat, siyasetçi, 1922-1923 Lozan Görüşmelerinde Danışman olarak bulundu. YAŞAR NABİ NAYIR Üsküp, 1908-1981 Şair, yazar ve çevirmen.1924 yılında, baskılar sonucu ailece İstanbul’a yerleştiler. Galatasaray Lisesinden mezun oldu. TC. Ziraat Bankası, Türk Dil Kurumu, Milli Eğitim Bakanlığında memuriyet yaptı. Pek çok şiir, çeviri, inceleme, yazıları yazdı. 1936 yılında “Balkanlar ve Türklük” konulu incelemesi önemlidir. Hakimiyeti Milliye Gazetesinde çalıştı. 15 Temmuz 1933 tarihinde aylık sanat ve edebiyat dergisi olan VARLIK Dergisini yayın hayatına geçirdi. O yıldan beri Varlık Dergisi ve Varlık Yayınları ve Yayınevi olarak faaliyetine devam etmektedir. Ölümünden sonra Kızı Filiz Nayır Deniztekin babasından aldığı emaneti başarıyla sürdürmektedir. YESARİ ASIM ERSOY (Bakınız Mustafa Asım) YILDIZ ERUÇMAN Selanik 1919 Pilot. Mübadelede ailesi ile birlikte İzmir Cumaovası’na iskan edildiler. Lise eğitimi esnasında havacılığa paraşüt ile başladı. Türk Kuşu’nda paraşüt eğitimi alarak “İlk Türk kadın paraşütçü” ünvanını aldı. Daha sonra Sabiha Gökçen tarafından pilot olarak eğitildi. Uzun yıllar THK’ da pilotluk ve eğitmenlik yaptı, pek çok havacı yetiştirdi, yaş haddinden dolayı Türk Hava Kurumundan emekli oldu. YILDIZ İBRAHİMOVA, Silistre / Bulgaristan 8 Nisan 1952. Caz Müziği Sanatçısı. Müzik eğitimine Sofya Çocuk Müzik Okulunda başladı. Sofya Müzik Lisesi ve Devlet Müzik Akademisini bitirdi. Dört Oktavlık sesi ve inanılmaz emprovizasyon kabiliyetiyle tüm dünyada tanınan, yaşayan en iyi doğaçlama yeteneğine sahip kadın caz sanatçılarından biridir. Bir konserinde, tam 3 saat boyunca, orkestrasız ve doğaçlama performans sergilemiştir. Uluslararası sayısız festivale katılmıştır. 4 Albümü kayda alınmıştır. Razgrad doğumlu olan, siyasetçi, CHP Bursa Milletvekili, Ankara Belediye Başkanı, Devlet Bakanı ve TBMM Başkanvekili olan merhum Ali Dinçer’in eşidir. Bir kız çocuğu annesidir. YUSUF NALKESEN, İştip / Kuzey Makedonya, 1923 – 2003, Bestekar. 7 kardeşin en küçüğü olarak İştip’te dünyaya geldi. Etnik baskılar sonunda ailesi ile İzmir’e göç etti. Ortaokuldan sonra Necati Bey erkek Muallim Mektebine devam etti. Öğretmen olarak mezun oldu ve Ağrı’nın Tutak ilçesine atandı. Burada eski bir ud bularak kendi kendine çalıştı ve ud çalmayı öğrendi. 1952 yılında sınavla TRT İzmir Radyosunda çalışmaya başladı, 1970 yılında öğretmenlikten emekli oldu. Sanatçı sendikası kuruluşunda faal olarak rol alınca TRT tarafından işine son verildi. 23 yıl hizmet ettiği TRT’yi mahkemeye vererek kazandı ancak kırgın olduğu TRT’ye tekrar dönmedi. 1998 yılında Devlet Sanatçısı ünvanı almıştır. Türk sanat müziği envanterine 583 Beste ve binden fazla güfte kazandırmıştır. ZEHRA KOSOVA, Kavala, 1910-2001 yazar, siyasetçi. ZEKAİ APAYDIN Graveşka / Bosna 1884- 29.4.1947 Milletvekili, bakan, büyükelçi. ZEKERİYA SERTEL, Ustrumca / Makedonya 1890-1980 Gazeteci, yazar, yayıncı. Selanik’te Hukuk eğitimini tamamladı, burada Yunus Nadi ile tanışarak ilk gazetecilik deneyimini kazandı. 1912 yılında Balkan Harbinde Selanik’in elden çıkması üzerine İstanbul’a geldi. 1913 yılında Paris Sorbonne Üniversitesine kabul edildi ancak 1.Dünya Savaşının çıkması üzerine 1914 yılında eğitimini yarım bırakarak İstanbul’a döndü. Devlet memuru olarak, Muhacir ve Göçmenler müdürlüğünde çalıştı. 1915 yılında Sabiha Sertel ile evlendi. (Bakınız: Sabiha Sertel) 1917 yılında kızları Sevim dünyaya geldi. Eşi ile birlikte ABD tarafından Osmanlı Maarif Vekaleti’ne verilen 12 adet öğrenci bursuna başvurarak üniversite eğitimi için Sabiha Hanım ve kızı ile birlikte Amerika’ya gitti. Columbia Üniversitesinde eğitimine başladı. Bu arada ikinci kızları Yıldız dünyaya geldi. 1923 yılında Sabiha Hanımla birlikte eğitimlerini tamamlayarak 1923 yılında Ankara’ya döndüler. Zekeriya Sertel Basın Yayın Genel Müdürü olarak Ankara’da göreve başladı ancak sosyalist görüşleri ve yazılı basına sansür uygulanması gerekçesiyle istifa ederek İstanbul’a döndü. Cumhuriyet Gazetesinin kuruluşunda Yunus Nadi ile çalıştı, eşiyle birlikte Resimli Ay dergisini çıkarttı, Hayat Ansiklopedisinin hazırlanmasında çalıştı, 1936 yılında eşi ile birlikte Tan gazetesini çıkardı ancak 1945 yılında Gerici çevrelerin ve siyasilerin kışkırtmalarıyla Tan Gazetesi ve Matbaası yağmalanarak tahrip edildi ve yayın hayatı son buldu. Sol fikirleri nedeniyle hapis cezası verilen Sertel’ler 3 ay sonra tahliye edildiler. Tahliye sonrasında Türkiye’de siyasi yasaklar nedeniyle yazarlık ve yayıncılık yapamayacağını düşünen aile Paris’e gitti. Daha Sonra Bakü’ye geçen aile burada Sabiha Hanımın 1968 yılında ölümüne kadar yaşadı. Zekeriya Sertel tekrar Paris’e döndü. Uzun yıllar yurda kabul edilmeyen Zekeriya Sertel ancak 1977 yılında yurda dönebildi. 1980 yılında Paris’te kızı Yıldız Sertel’in evinde yaşama veda etti. ZÜBEYDE HANIM, Langaza / Selanik 1857-1923 Baş Mübadil. Ulu önderimiz Atatürk’ün Annesi. Bu nedenle, sayfamızı O’nun ve Atamızın fotoğrafı ile açıyoruz. Vodina Sancağı, Sarıgöl (Kayalar) Nahiyesine bağlı olan Langaza’da dünyaya geldi. Babası Selanik eşrafından Sarıgüllü Hacı Sofular dan Feyzullah (Sadullah Ağa), Annesi Molla Ayşe Hanımdır. Kendisi de Selanik’te Molla Zübeyde olarak anılırdı. (Okul eğitimi almadığı halde okuryazar olanlar Molla Lakabı taşırlardı) Aile büyükleri Sultan 2.Mehmet zamanında Karaman’dan Rumeli’ye iskan edilen Karamanoğulları Yörüklerinden olup Rumeli’de Konyarlar olarak anılırlar. 1871 yılında, henüz 14 yaşını bitirmişken, Ali Rıza Efendi ile evlendirildi. Ali Rıza Efendi, baba evinden ayrılarak Koca Kasım Paşa Mahallesinde, şimdi müze olan evi kiraladı. (Mustafa Kemal bu evde, ikinci kat soldaki ocaklı odada ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya geldi). Zübeyde Hanımın ilk üç çocuğu, sırasıyla, Fatma, Ömer ve Ahmet salgın hastalıklar nedeniyle küçük yaşta öldü. 1885 yılında Makbule beşinci çocuğu olarak ve 1889 yılında Naciye altıncı çocuk olarak dünyaya geldi. Naciye’nin doğumundan önce eşi Ali Rıza Efendi 1888 yılında öldü. Naciye de verem nedeniyle fazla yaşamadı. Eşi öldükten sonra ekonomik sıkıntılar nedeniyle bir süre kardeşi Hüseyin Ağa’nın Langaza’daki çiftlğinde yaşadılar. Abisine fazla yük olmak istemeyen Zübeyde Hanım Mustafa’nın öğretimini de düşünerek Selanik’e döndü ve şimdi müze olan konaktan çıkarak onun yanında daha küçük bir eve taşındılar. Mustafa Kemal küçük yaşta askeri okula giderek evden ayrıldığından yaşamının geri kalanını kızı Makbule Hanım ile paylaştı. Selanik Gümrük Müdürü Ragıp Bey ile ikinci evliliğini yaptı ancak bu evlilik uzun ömürlü olmadı. 1912 yılında Balkan Harbi sonunda Selanik elden çıkınca kızı Makbule Hanım ile birlikte İstanbul’a göçerek Beşiktaş Akaretlerde kiralık bir evde yaşadılar. Milli Mücadele yıllarında bir süre Ankara’da yaşadı. Ankara’nın sert iklimine uyum sağlayamadı ve İzmir kurtarılınca Selanik ile aynı iklime sahip olan İzmir’de yaşamaya başladı. 14.Ocak.1923 günü İzmir Karşıyaka’da, 66 yaşında iken yaşama vefat etti. Kabri Karşıyaka’dadır. Saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz.
Hazırlayan: 3. Kuşak Mübadil. Bahadır Akkoyun, Emekli Kaptan Pilot. Telefon: 0533 7378903 Not: İlaveler, eksiklikler ve düzeltmeler için lütfen katkıda bulununuz, mesaj gönderiniz, yorum yapınız. |
16349 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |