PEYKOVA (AGIOS MARKOS) KÖYÜNÜ ZİYARETİMİZ PEYKOVA KÖYÜ ZİYARETİMİZ (8 AĞUSTOS 2013) 4 AĞUSTOS 2013 Günü, öğleden sonra çıkış işlemlerimizi yaptırarak İPSALA Hudut kapımızdan arabamızla yola koyulduk.İlk durağımız GÜMÜLCİNE idi. Üniversite Kampüsü yakınında ARKADIA otele yerleştik. Biraz dinlendikten sonra çıkıp GÜMÜLCİNE’ yi gezdik. Buradaki eski eserlerimizi, camilerimizi ve çarşılarımızı dolaştık. 5 AĞUSTOS 2013 Günü sabahı İSKEÇE’ ye doğru yola çıktık. Eski yoldan, etrafı seyrederek, fotoğraflar çekerek, oyalanarak öğleye doğru İSKEÇE’ ye ulaştık. Yol 50 km kadar. İskeçe’ de arabamızı bir otoparka koyarak rahat, rahat şehri gezdik. Saat Kulesini gördük. Eski şehir merkezinde cumbalı, eski evleri fotoğrafladık. Meydanda bir çay bahçesinde kahvelerimizi içtik, komşu masada Türkçe konuşan gençlerle biraz sohbet ettik ve öğleden sonra SELANİK yoluna çıktık. Akşam üzeri SELANİK ASTORIA oteline vardık ve otelde zaman kaybetmeyerek bu güzel şehri gezmeye başladık.
Selanik ziyaretimizi burada 3 gece kalarak sürdürdük. Bol, bol gezdik. Bol fotoğraf çektik. Bu fotoğrafları sitemizin FOTO GALERİ bölümünde, SELANİK Gezi Fotoğrafları Başlığı altında görebilirsiniz. Atatürk Evi, Alaca İmaret (İshak Paşa Camii), Beyaz Kule, Yeni Hamam, Bey Hamamı, Hortaca Camii (Rotunda), Bezesten, Hamza Bey Camii, Yedikule (Kale), Aya Sofya Kilisesi, Agios Grigorias Kilisesi, Bit Pazarı, Liman, Roma Tiyatrosu ve Agora, Osmanlı Hükümet Konağı gibi yerleri gezdik dolaştık, fotoğraflarını çektik. Selanik gezimizde arabamızı Astoria Oteli bitişiğindeki otoparka emanet ettik. Şehir merkezinde park problemi var. Zaten çoğu yere yürüyerek gitmek ve gezmek mümkün. Ayrıca Beyaz Kule yanından kalkan üstü açık tur otobüsleri ile şehri gezmek büyük kolaylık sağlıyor. Otoparkı işleten baba – oğul ile tanıştık. Bize çok güleryüzlü davrandılar ve yardımcı oldular. Baba 1967 senesinde İstanbul’ dan gelip Selaniğe yerleşmiş. İsmi Gregor ama “ –Siz bana Kirkor dersiniz” diyor. İstanbul’a sık sık gidiyormuş, pek çok arkadaşı ve tanıdığı varmış. Zaten bir gün sonra Bodruma arkadaşıyla buluşup tatil yapmaya gitti. 8 AĞUSTOS 2013 KILKIŞ ve PEYKOVA ziyaretimiz.Sabah KILKIŞ’a gitmek üzere yola çıktık. Selanik – Kılkış arası mesafe 50 km kadar. Biz eski yoldan gezerek gittik. Kılkış küçük bir şehir. KRISTONIA otele eşyalarımızı bıraktıktan sonra hemen gezmeye çıktık. Kılkış içinde fazla gezilecek bir yer kalmamış. Eski Hükümet konağını gördük. Agios Georgios Tepesine çıktık, çıkışta önce Mağara’ya uğradık ancak kapalıymış gezemedik. Tepede kiliseye baktık, fazla oyalanmadan Dedemizin köyü PEYKOVA’ya gitmek için yola koyulduk. Köye kadar tüm yollar asfalt, hava ve manzara güzel, yol tenha. Köye doğru arazi yükseliyor. Sırasıyla; Argiroupoli, Dipotamos (ÇÖMLEKÇİ), Terpillos (KÜRKÜT), Kokkinia (KUŞOVA), Melissourgio (MUZDEREK), Agios Antonios (LELOVO/KAŞIK) köylerini geçerek nihayet Dedemizin Köyü PEYKOVA (Şimdiki adı Agios Markos) köyüne ulaşıyoruz. Köy Kılkışa 24 km mesafede ve biz tenha yolda gezerek, etrafa bakınarak, fotoğraf çekerek yarım saatte ulaştık. (Yol haritamızı Dosyalar ve Fotoğraf galerimizde görebilirsiniz) Öğle saatlerinde köye ulaştık ve köy girişinde, köyün isim tabelasının önünde fotoğraf çektik. Köyde yerleşim dağınık, evler genelde birbirlerinden uzakta ancak her birinin önüne kadar asfalt yol gidiyor. Heryer yemyeşil ve bol ağaçlık. Yollar inişli – çıkışlı. Dereler ağaçlar tarafından örtülmüş ancak bol su akıyor. Bütün evlerin önünden geçtik, eski taş binaların fotoğraflarını çektik. Köyde belli bir merkez, kahve falan yok. Öğle sıcağında bir tek insan dahi göremedik. Tam umutsuzluğa kapılırken bir evden orta yaşlı bir kişi çıktı, yanımıza geldi. Güler yüzüyle elimizi sıktı ancak anlaşamadık. Eve seslendi, evden birileri çıkıp geldi, Almanya'da çalışan ve köye tatile gelen oğlu biraz İngilizce biliyormuş, Sonra yandaki evden başkaları çıkıp geldi, kalabalık olduk. İçlerinden bir hanım Türkçe bütün konuşulanları anladığını ancak konuşmakta zorlandığını söyledi. Zamanla açıldı ve çok güzel bir Türkçe ile konuşmaya başladı. (Evlerinde Türkçe konuşuluyormuş ve anneleri öğretmiş) Bizi bahçelerine davet ettiler, üzeri asmayla kaplı çardakta oturduk. İkramlarda bulundular, Türkçe, İngilizce, Rumca anlaşmaya başladık. Dedeleri, babaları 1923 Lozan Mübadili olarak buraya Trabzon – Maçka – Larhan Köyünden getirilerek iskan edilmişler. (Kendileri MAÇİKA ve LARHANİ diyorlar) Köyde şu anda sadece 21 hane devamlı oturuyormuş. Gençlerin tamamı Avrupa ülkerlerinde çalışmaya gidiyormuş, dolayısiyle köy nüfusu giderek azalıyormuş. Köyde Dedelerimizden geriye hiç bir şey kalmamış. Camiyi bulamadık, mezarlık aradık bulamadık, hatırlayan ve yerini bilen yok. Aradan 90 sene geçmiş, az zaman değil. Bugün Ramazan Bayramının ilk günü ve biz mübadeleden 90 sene sonra Arif Dedemizin, Ümmü Ninemizin yaşadığı, öldüğü ve gömüldüğü bu topraklardayız. Her ne kadar evlerini ve kabirlerini bulamasak da dualarımızı ettik ve rahmetle andık. Bu köyde doğan ve yaşayan ancak 1923 yılında Mübadele sonucu evlerini terketmek zorunda kalan diğer büyüklerimizi de hatırladık. İnanıyorum ki, Rıza Dedemiz, Ali ve Mümin Dedelerimiz, Refiye ve Afi ninelerimizin de ruhları şad olmuştur. Köyde bizi candan karşılayan, ikramlarda bulunan ve büyük yakınlık gösteren güzel insanlardan ayrılmak gerçekten zor oldu. Hediyeler verdiler, topluca yolcu ettiler. Birlikte güzel fotoğraflar çektirdik. Karşılıklı adres ve telefonlarımızı aldık. Tekrar ziyaret etmek ümidiyle gözlerimiz yaşlı vedalaştık. Hüzünlü bir şekilde Kılkış’a döndük. Kılkış'ta "1913 Üç Gün Savaşları" anıtını gördük. Savaş Müzesi kapalı olduğu için gezemedik. Geceyi Kılkış’ta geçirdik. Çektiğimiz tüm fotoğrafları sitemizin FOTO GALERİ bölümünde, KILKIŞ Gezi Fotoğrafları ve PEYKOVA Gezi Fotoğrafları Başlığı altında görebilirsiniz. Bahadır Akkoyun. (8 Ağustos 2013) www.pikovamubadilleri.com
|
4334 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |