• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

1923 SELANİK KILKIŞ PİKOVA KÖYÜ MUBADİLLERİ

PEYKOVA (AGIOS MARKOS) dan KARAHALİL'e .....

1912 BALKAN HARBİ DEDEAĞAÇ ŞEHİDİ KOLAĞASI ALİ RIZA BEY

www.pikovamubadilleri.com

1912 BALKAN HARBİ, DEDEAĞAÇ ŞEHİDİ KOLAĞASI ALİ RIZA BEY. 

Kolağası Ali Rıza Bey; Kalemkar İbrahim Etem Efendi'nin oğlu olup lakabı Aşık Ali' dir. (Doğum Tarihi 1873, Şehadeti 19 Kasım 1912 / 6 Kasım 1328)

Bulgar / Makedon komitecileri tarafından Şehit edildiğinde Dedeağaç' ta Şark Şimendifer (Demiryolları) Komiseri (Selanik Hutut-u Hadidiye Serkomseri) olarak görev yapmakta idi.
Meclis-i Vükela Müzekeratına mahsus Zabıt Varakasında, Nafia Nezaretinin Muhasebe Dairesinin ve Maliye Nezaretinin yazılarında belirtildiği üzere Selanik Hutut-u Hadidiye Serkomseri olarak, 3500 Kuruş maaşla, Dedeağaç' ta görevlendirilmiştir.
Oğlu Etem Büyükbozkurt (1901 - 1935) annem Feruzan Akkoyun'un babasıdır. 1912 yılında Balkan Harbi esnasında Dedeağaç'ın Bulgar kuvvetleri tarafından işgal edilmesinden sonra şehirde bırakılan 150 mevcutlu Bulgar-Makedon Gönüllü Milislerince canice şehit edilmiştir.


Kolağası Ali Rıza Efendi'nin görev yaptığı Dedeağaç Tren İstasyonu.


Bu konuda, TANİN gazetesinde 3 Şubat 1913 tarihinde yayınlanan ve Tarihçi Sn. Baki Sarısakal tarafından kaleme alınan "Balkanlarda Bulgar Mezalimi" konulu yazıda ilgili kısım şu şekilde anlatılmaktadır: "Şark Şimendifer Komiseri Rıza Bey, 30 kadar Müslüman ile İtalyan Rahiplerinin idare eylemekte oldukları bir mektebe iltica eylemişti. Yerli Rumların mektepte İslamların mevcudiyetini haber vermeleri üzerine Bulgar eşkiyası mektebi sarmış ve İslamların teslimini talep eylemiştir. Rahipler bu talebe cevap vermemişler ise de Rıza Bey kendi yüzünden rahiplerin tazyik edilmelerine vicdanen razı olmayarak teslim olmuş ve suikastle katledilmiştir. Rıza Beyin naaşı da emsalleri gibi beş gün sokak ortasında kalmıştır."

Tarihçi Sn. Ahmet Maranki' nin "Balkan Mezalimi - Timaş Yayınları İstanbul 1993 sayfa:221" kitabında da Ali Rıza Beyin katli şu şekilde anlatılmaktadır:
"Mesela, Dedeağaç'ta Katolik Mektebinden çıkartılan Fransız Şimendifer Kumpanyası Komiseri Rıza Bey parası alındıktan sonra süngülenerek öldürülmüştür. Beş gün boyunca ortada kalan cesedin üstünde ne var ne yoksa alınmıştır".

(Açıklama: 1892’de açılan Selânik-İstanbul tren hattının 99 yıllık işletme imtiyazı bir Fransız şirketine aitti. 510 km uzunluğunda olan bu hattın kilometre garantisi 15.500 Frank’tı. Şirkete Dedeağaç, Serez ve Drama bölgelerinin vergisini toplama hakkı verilmişti. Şirket iki yılda 132.296 Sterlin
vergi toplamıştır.)


Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınlarından olan "Osmanlı Belgelerinde Batı Trakya" konulu çalışmada, "Dedeağaç'a giren Bulgar Komitecilerin Türklere yaptığı Zulümler" Başlığı altında görülen ve Saint Benoit Katolik Mektebi Rahibi Brinsnih'in 7 Ocak 1913 tarihinde Bab-ı Ali'ye gönderdiği mektup yukarıda anlatılanların doğruluğunu kanıtlamaktadır. Mektubun orjinal çevirisi aşağıda sunulmuştur:

Kitabın Adı: Osmanlı Belgelerinde Batı Trakya (İstanbul 2009)
Konu: Dedeağaç'a giren Bulgar Komitecilerin Türklere Yaptığı Zulümler.
Sayfa No: 50

DEDEAĞAÇ’A GİREN BULGAR KOMİTECİLERİN TÜRKLERE YAPTIĞI ZULÜMLER
2 Aralık 1912 günü Dedeağaç’a giren 150’yi aşkın Bulgar komitecinin şehirdeki Türkleri takip ve tahrike başladıkları, birçok kişiyi katlettikleri, gayrimüslim hanelerini bile Türklerin saklanmış olma ihtimaline karşı aradıkları, Katolik rahiplerine sığınan bazı Türkleri baskı yaparak kendilerine teslime mecbur ettikleri, istasyon civarındaki Türk mahallesinin tamamen yakıldığı, bu hadiseler gerçekleştikten sonra şehre giren Bulgar askerlerinin ise bazı ev, fırın ve resmî dairelere el koyup kentte asayişi sağlamaya çalıştıklarına dair Benoit rahiplerinden St. Brinsnih’in mektubu;

Bâb-ı Âlî Nezâret-i Hariciye Umûr-ı Siyasiye Müdüriyet-i Umumiyesi Tercüme Şubesi Numara 465

Dedeağaç’dan tarafımıza vuku bulan iş‘âra nazaran Teşrîn-i Sânî’nin on dokuzuncu günü akşamı Bulgar komitecilerinden yüz elli kişi tarih-i mezkûra kadar sükûn ve asayiş içinde bulunan şehr-i mezkûra pay-endâz-ı tecavüz olmuşlardır. Pek az mikdarda bulunan şehr-i mezkûr asâkir-i muhafazası Bulgar asâkir-i nizâmiyesinin vürûdlarına zâhib olarak şehri terk etmiş olduklarından komiteciler Türkleri takibe ve harekât-ı tahrikkârâne icrasına tasaddî etmişlerdir. Mikdar-ı maktûlîn tamamıyla bilinemiyor ise da pek çok olduğu zannediliyor. Komiteciler aileler nezdine giderek onlara iltica etmiş olan Türkleri cebren taleb etmişlerdir. Türklerden bazılarını nezdlerinde ihfâ eylemiş olan Katolik rahibleri komitecilerin tazyikât ve vahşiyâneleri üzerine bunları teslim etmeğe mecbur olmuşlardır. Bununla da iktifâ etmeyen komiteciler rahiblerin hânesine duhûl ederek hânenin her tarafını altüst etmişler ve rahiblere aid olan yüz aded Osmanlı lirasını ahz u gasb etmişlerdir. İstasyon civarında kâin Türk mahallesi ihrâk edilmiş sokaklarında günlerce tüfenk sesinden başka bir şey işidilmemişdir. Nihayet Bulgar asâkir-i nizâmiyesi vürûd ederek kendilerine mesken ittihâz etmek için hususî hânelere cebren dühul ve fırınları işgal etmişler emâkin-i resmiyeyi dahi zabt ile mehmâ-emken huzur ve asayişi iadeye çalışmışlardır.

25 Kânûn-ı Evvel sene 1328 / [7 Ocak 1913]  
Saint Benoit rahiblerinden Brinsnih

Tarafımdan İngilizce aslından tercüme edilerek bu sitenin DOSYALAR bölümünde sunulmuş bulunan ve mezalimin görgü tanıklarının ifadelerini içeren "The Carnegie Endowment for International Peace Commission Washington DC: The Endowment 1914" raporun konu ile ilgili kısımları aşağıda görüldüğü üzere aynen şöyledir;

No:9.  TEĞMEN R. WADHAM FISHER (Makedonya Lejyonu, 5.nci Taburundan İngiliz Gönüllüsü)

Teğmen Fisher DEDEAĞAÇ’ ta  yapılan katliamla ilgili açıklamalarda bulundu; “ Kasaba dışında, Lejyon ile Cafer Paşa Kuvvetleri arasında şiddetli  bir muharebe cereyan etti;  Bizim kıtalarımızın Beyaz bayrak asan Türk köylerine karşı harekat yapması yasaklanmıştı. Gümülcine yakınlarında, Bulgarlara Türkler tarafından zulüm yapıldığı konusundaki raporlar askerlerimizi  çok kışkırtmıştı. Gün boyu devam eden şiddetli  muharebeler sonucunda, akşam saat 9:00 a doğru Dedeağaç’a girdik. Cafer Paşa’ yı geri çekilmeye mecbur ettik. Sokaklarda hala mermiler vızıldıyordu fakat yerli Rumlar gelerek Türk mevzilerinin yerlerini bize gösterdiler. Yerli Rumlar bir katliamdan korktuklarından, kendi kurtuluşları için bizim gelişimizden memnun oldular. Benim kendi gözlemime göre kimse bir zarar görmemişti. Gece saat 11:00 de kasabadan çekilme ve 25 km uzaktaki bir köye yürüme emri aldık. Ya emir kendilerine ulaşmadığı ya da yürüyecek mecalleri kalmadığı için emre itaat etmeyen 150 kadar asker Dedeağaç’ ta kaldı. Bunların içinde bir subay yoktu ve bunlara Vidin’ li bir müteahhit olan Stefan Boichev kumanda etmeye başladı. Sonraları, bir Yunanlı Rahip, Stefan Boichev’in, düzenin sağlanması konusunda iyi hizmetlerde bulunduğunu söylemiştir. 19 Kasım tarihinde,  Yerli Yunanlılar ve askerler birlikte kasabada  yağmaya başladılar. Şüphesiz bir kısım Türk bu esnada öldürüldü. Bu aşırılıkların burada hiçbir subay bulunmaması nedeniyle meydana geldiği kesindir.”

No:10. BORIS MONCHEV, Dedeağaç Bulgar Belediye Başkanı.

Bu tanık, Teğmen Fisher’ in ifadesini doğrulamakta ve katliamda en fazla 20 Türkün hayatını kaybettiğini ve kasabada meydana gelen karışıklıkları  buradaki yerli Ermeni hamalların çıkardığı konusunda israr etmektedir. Kasabada 8000 Türk yaşamaktaydı,

(Sayfa 281) erkeklerin çoğu silahlıydı ve bunlar kasaba dışında sabah 7:00 den akşam 9:00 a kadar cereyan eden çarpışmalara katılmıştı. Bu geceden sonra, düzeni korumak için bir Yunan Rahip ve kendisininde dahil olduğu bir komisyon teşkil edilerek gereken her şeyin  yapıldığı ifade edildi.  Makedonyalı 142 gönüllü asker de emirlerine uydu.  6 Gün sonra, 25 Kasım tarihinde Bulgar ordusu şehre geri döndü ve düzen tam olarak tesis edildi.

Demiryolları Hattının Türk Komisyoneri  Ali Rıza Beyin öldürülmesi ile ilgili meşhur hadise, kendisinin tutuklu olarak bulunduğu okulda bir Makedonyalı Gönüllünün tüfeğini  elinden almaya teşebbüs etmesi sonucunda, bu asker tarafından öldürülmüş olmasıyla açıklanabilir.

İkinci Balkan Harbinin arefesinde, kasabada Yunan evlerinde yapılan aramalarda, 27 adet Tüfek ve haberleşme kanıtı mektuplar ile ayrıca rahibin makamında tüfekler bulundu. Bunun sonucunda kasabanın huzuru için, 50 adet Yunanlı elebaşı tutuklanarak Bulgaristana gönderildi. Bunların bir kısmının rüşvet ödedikten sonra serbest bırakıldıkları aşikardır. Düzenli bir yönetimden yoksun olan kasabada 22 Temmuzdan bu yana pek çok soygun meydana gelmiş olup önceden, kasabanın düzeni açısından daima sıkıntı yaratmış olan Ermeni hammalların kasabadan gönderilmesi konunda alınan tedbir sonucu düzen sağlanmıştır.

(Yukarıda görülen ifadeler de olayın doğruluğunu kanıtlamakta ancak İfadeyi verenin Dedeağaç'ın Bulgar Belediye Başkanı olduğu düşünülürse ifadenin Kolağası Ali Rıza Beyi hunharca katleden Bulgar komitecileri kayırdığı ve hadiseden dolayı şehirde bulunan Ermeni hamalları ve Yunanlıları suçladığı, dolayısıyla taraflı olduğu aşikardır).

Bilal N. Şimşir (Emekli Büyükelçi ve tarihçi-yazar) "Balkan Savaşında Rumeli Türkleri" (Bilgi Yayınevi Nisan 2017) kitabında, 185 ve 186 ncı sayfalarında Kolağası ali Rıza Bey'in şehadetini anlatmaktadır. Bilal Şimşir, Balkan Harbinde Türklere yapılan işkence, gasp ve öldürme olaylarını bizzat tanıkların yeminli ifadelerine dayanarak hazırlanan raporları dış dünyaya duyurmak üzere İstanbul'da kurulmuş bulunan "Balkan Mezalimi Neşr-i Vesaik Cemiyet'inin" yayınlarını incelemiştir. Bu yayınlar, Fransızca olarak, "Les Atrocités des Coalisés Balkanicques" adı altında kitap olarak hazırlanmıştı.
İki No:lu rapor, s.8-12 Fransız Generali Baumann'ın resmi raporudur. (Fransız General Baumann, bu sırada Uluslararası Anlaşma gereği, Makedonya Jandarma Başmüfettişi olarak görevliydi)
Fransız Generali Baumann'ın Raporu: 19 Kasım 1912 salı günü, akşam saat 8:00 sularında, 150 Bulgar Komitacı (Reisleri Görgi Stefan / Georges Stéphane idi) ansızın Dedeağaç'a girdi. Fransızca eğitim veren bir okulları bulunan İtalyan Katolik rahipler otuz kadar Türk sığınmacıyı okula kabul etmişlerdi. Rumlar bunu ihbar etmişler. Komitacılar okula gelmiş ve sığınan Türklerin teslim edilmelerini istemiş, rahipler bunu reddetmişlerdir. Fakat ileri gelen Türklerden biri, Fransız Demiryolu Şirketinde Osmanlı Hükümeti Komiseri olan Rıza Bey (Kolağası) cesur rahiplerin bu konukseverliğinin büyük dertlere sebep olabileceğinden kaygılanarak zorbalara teslim olmuştur. Zorbalar onu alıp götürdüler ve İtalyan Okuluna 50 metre  mesafede süngülerine davranıp durduklarını gördüm. Bu genç adamdan paralarını vermesini ve evini onlara göstermesini istemişler. Yakından tanıdığım Rıza Bey, çok iyi eğitim görmüş bir delikanlıdır, fevkalade iyi bir ailenin çocuğudur, genç eşi ve çocuğu vardır. Herhalde ailesini tehlikeye atmamak düşüncesiyle bu eşkiyanın arzularına boyun eğmeyi reddetmiş olacak ki hemen oracıkta süngülendi. Zavallının yere çöküverdiğini ve eşkiyalardan birinin onun ayakkabılarını çıkarıp aldığını gördüm. Rıza Beyin cesedi beş gün, orada sokak ortasında kaldı, her gün onun bir şeylerini alıp götürdüler. Sonunda don-gömlekle kaldı. Eşkiyalar rahiplerin içinde 100 Lira bulunan para kasalarınıda alıp götürdüler. Tümgeneral Genev komutasındaki Bulgar Ordusu Dedeağaç'a gelince şehirde katliam sona ermiştir.

Tüm Makedonya ve Batı Trakya'da, Balkan Harbi esnasında Bulgarların yaptıkları katliamlar ne yazık ki yeteri kadar incelenememiş ve gerektiği gibi dünya kamuoyuna anlatılamamıştır. Balkan Harbinin hemen arkasından 1. Dünya Savaşının çıkması, Sarıkamış Bozgunu, 1915 Çanakkale savaşı ve arkasından 1918 Anadolu'nun işgali ve Kurtuluş Savaşımız boyunca verdiğimiz ölüm-kalım savaşı ve 1923 yılında başlayan Lozan Mübadelesi ile Yüzbinlerce Türk evladının Anadolu'ya iskanı ve yıllarca yaşanan ızdıraplar, göçler,  bu felaketi unutturmuştur.

Kolağası Ali Rıza Bey şehit edildiğinde, bir kızı ile iki oğlu vardı. Şehit olduktan sonra, Eşi Safiye Hanım ile çocukları Hüsniye - İbrahim Etem ve Enver'e 168 kuruş maaş bağlanmıştır. Aile 1919 senesinde Trakya' nın Yunanistan tarafından işgal edilmesi üzerine Kırklareli' nden (KIRKKİLİSE) İstanbul Samatya'ya gelmiştir. 1920 yılında işgal ve savaş nedeniyle maaşları kesilmiş ancak 1922 senesinde 42 kuruş zamla yeniden maaş bağlanmıştır. Aile Milli Mücadelenin kazanılmasından sonra tekrar Kırklareli'ne dönmüştür. Benim Büyükbabam, 1901 doğumlu İbrahim  Etem Büyükbozkurt 1935 yılında vefat etmiştir. Eşi (Anneannem) Zeynep Hanım ile evliliklerinden Teyzem Nurigan Hanım (1927) ve Annem Feruzan Hanım (1929) dünyaya gelmişlerdir. Aile fertleri İstanbul ve Kırklareli'ne yerleşerek yaşamlarını sürdürmüşlerdir.  

Teşekkür: Değerli çalışması ve üstün gayretleri ile Ali Rıza Bey hakkında yukarıdaki bilgi ve belgelerin açığa çıkarılmasını sağlayan Ablamız Füsun Akkoyun'a (Pappas) ve Büyük Dedemiz Ali Rıza Beyin yukarıda görülen tek fotoğrafını yıllarca muhafaza ederek bize veren, değerli Yengemiz (Önal Bozkurt'un eşi) Aslı Bozkurt'a,  Büyük Babası Ali Rıza Bey hakkında, büyüklerinin naklettiği olayları çocukluğundan bu güne kadar unutmayarak hafızasında saklayan ve bizlere aktaran annem Feruzan (Bozkurt) Akkoyun'a  sonsuz minnet ve teşekkürlerimizi sunarız.

www.pikovamubadilleri.com  için  Bahadır Akkoyun tarafından hazırlanmıştır. 12 Eylül 2015


1912 BALKAN HARBİ, DEDEAĞAÇ ŞEHİDİ, SELANİK HUTUT-U HADİDİYE (DEMİRYOLLARI) SERKOMSERİ  KOLAĞASI ALİ RIZA BEY.
SİCİL NO: AO635787  






  
4179 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın